This isn't going to work traducir turco
162 traducción paralela
This isn't going to work.
İşe yaramayacak.
You realise this isn't going to work, don't you?
İşe yaramayacağını biliyorsunuz, değil mi?
Because this isn't going to work. Of course it isn't.
Çünkü bu işe yaramayacak.Tabi ki
This isn't going to work.
İşe yaramıyor.
This isn't going to work.
- Böyle olmayacak.
This isn't going to work.
Bu olmayacak.
You must really see this isn't going to work!
Bunun işe yaramayacağını cidden anlamalısınız! - Tak şunu.
Look, this isn't going to work.
İşe yarayamayacak.
Well I can see this isn't going to work. But that's all right... that's all right because I don't know what to do during a moment of silence either.
Evet, belli ki yapamayacağız ama sorun değil çünkü ben de bir dakikalık saygı duruşu esnasında ne yapılır bilmiyorum.
This isn't going to work.
Bu işe yaramayacak.
This isn't going to work, you know.
Bu işe yaramayacak.
Michael, this isn't going to work.
Michael, bu iş böyle yürümez.
This isn't going to work.
Bu ortaklık işi yürümeyecek.
This isn't going to work.
Böyle olmayacak. Oksijeni bırakın şimdi.
This isn't going to work, Eugene.
Bu böyle olmayacak, Eugene.
I'm afraid this isn't going to work out for you, Delenn.
Maalesef başaramayacaksın, Delenn.
This isn't going to work, Q.
Bu işe yaramayacak, Q.
This isn't going to work, is it?
İşe yaramayacak değil mi?
It's just that this isn't going to work out.
Sadece... yürümeyecek.
I'm telling you, this isn't going to work.
Sana söyledim. İşe yaramayacak.
This isn't going to work.
Bu işe yaramayacak
- Dad, this isn't going to work, okay?
- Baba, bu işe yaramıyor, tamam mı?
I'm telling you, this probably isn't going to work.
Sana söylüyorum, bu şey muhtemelen çalışmayacak.
- This isn't going to work.
Kaz :
- Ty... this just isn't going to work out.
- Ty... Bu iş yürümez.
This isn't going to work, is it?
Bu işe yaramayacak değil mi?
- This isn't going to work.
Bu böyle yürümez. Elbet yürür.
This isn't going to work.
Bu işle baş edemeyiz.
I was in a meeting talking about Boccolino mozzarella... and it hit me that this isn't going to work.
- Toplantıdaydım Boccolino mozzarella'dan bahsediyorduk. Sonra birden aklıma geldi. Bu iş olmayacak.
Eddie, this isn't going to work.
Eddie, bu iş yürümez.
I'm sorry, but this just isn't going to work.
Üzgünüm ama bu iş böyle gitmez.
He said, "This isn't going to work, Jackie."
"Bu yürümeyecek, Jackie." dedi.
This isn't going to work, Jackie.
Bu yürümeyecek, Jackie.
This... this isn't going to work.
Bu... bu işe yaramayacak.
This isn't going to work unless you open up, okay?
Eğer sen açılmazsan bu iş yürümez, tamam mı?
It's just that this isn't really going to work.
Bu gerçekten işe olmadığını sadece.
Dean, this whole friend thing with us isn't going to work if we're not honest with each other.
- Evet, sorun ne? - Dean birbirimize dürüst olmazsak bu arkadaşlık işi yürümez.
This isn't going to work.
Bu böyle olmayacak.
Mom, this isn't going to work, okay?
Anne, bu işe yarıyor tamam mı?
Boy, maybe this Lane-Luke team isn't going to work out. - Yeah.
- Bu Lane / Luke ekibi yürümeyebilir.
Otherwise, this isn't going to work out.
Yoksa, işler yolunda gitmez. Beni anlıyor musun?
- Ryan, this isn't going to work.
- Ryan, bu iş yürümüyor.
Morris, this isn't going to work.
Morris bu işe yaramayacak.
This isn't going to work, Feng. I can't do it.
Bir işe yaramaz Feng.
The first time I saw you I said, "This isn't going to work."
Seni ilk gördüğümde, "Bu iş olmaz" dedim.
I think you're looking for a reason this isn't going to work... because you can't handle happiness, and you like to suffer.
Bence ilişkini bozacak bir şey arıyorsun. Çünkü mutlu olmayı bilmiyorsun ve acı çekmeyi seviyorsun.
Oh, no. This isn't going to work.
Olamaz, bu böyle gitmez.
This isn't going to work, you gotta be honest with me.
İşe yaramayacak, bana dürüst olmalısın.
Mr. Griffin, this isn't going to work.
Bay Griffin, bu iş yürümeyecek.
Okay, this thing isn't going to work unless we can get someone inside the gallery... and in the exhibition room when the doors are locked.
Bu şey, kapılar kapandığında galerideki sergi odasına birisini sokmadıkça işe yaramayacak.
Look guys this isn't going to work.
Dinleyin, bu iş böyle yürümez.