This isn't your problem traducir turco

This isn't your problem, Lina.

Bu senin sorunun değil Lina.

Isn't this your problem?

Sorunun bu mu?

And this whole business isn't your problem.

Ve bu tüm iş senin problemin olmaz.

Pardon me saying this, and I know I'm no one to talk... but the problem isn't with your contract.

Beni bağışla, bunu söylemek bana düşmez, biliyorum ama... sorun sözleşmende değil.

Ninety percent of the time if the gas isn't pumping, this is your problem.

Eğer benzin pompalanmazsa yüzde 90 senin hatandır.

JOSIE : This isn't your problem.

Bu sizin meseleniz değil.

I guess the only problem is this isn't your family is it?

Tek sorun, ailenin senin ailen olmaması. Hayır.

I appreciate the advice, but this isn't your problem.

Tavsiyeni takdir ediyorum ama bu senin sorunun değil.

This really isn't your problem.

Yok, bu sizinle ilgili değil.

This isn't your problem.

Bu senin sorunun değil.

This isn't your problem but your sister's.

Senin için sorun değil ama kız kardeşin için problem.

I had no problem when you were out there taking care of your black needs, but this guy isn't giving you anything that I can't.

Siyahi ihtiyaçlarını gidermeye çalışmanı sorun etmiyordum. Ama bu adam sana benim veremeyeceğim bir şey veremez.

I was hoping if we gave you space you'd realize this isn't the answer to your problem.

Seni rahat bırakırsak sorununun çözümünün bu olmadığını anlarsın sanmıştık.

Okay, you can hate me for saying this, but maybe your problem isn't so much with Haley as it is with Ellie, your returning birth mother?

Pekala, bunu söylediğim için benden nefret edebilirsin. Ama sorunun Haley'le değil de biyolojik annen Ellie'yle ilgili olabilir.

This isn't your problem!

Bu senin sorunun değil!

Danny, don't you think that this isn't your problem? Look, he saved my life.

Danny, bunun uygun olduğunu düşünüyor musun?

This really isn't your problem.

Bu sizin sorununuz değil.

Uh, just so you know not at this matters but, um, the baby isn't, you know, technically your blood.

Ah, problem olmayacağını biliyorum ama, Bebek teknik olarak sizin kanınızdan değil.

Actually, this isn't about you and your drinking problem.

Aslına bakarsan bu seninle ya da içki probleminle ilgili değil.

Look, this isn't your problem.

Bak, bu senin problemin değil.

I'm here now. This isn't your problem, you know. You don't have to deal with this.

Ben burada olduğuma göre bunlarla sen ilgilenmek zorunda değilsin artık.

This isn't your problem.

Senin problemin değil.

Isn't it possible that this tragedy had nothing to do with a steering wheel problem, but happened because your father was either too sleepy or too confused to react in time?

Bu trajediye acaba direksiyondaki problemin değilde, babanızın durumundan dolayı olaylara tepkiyi geç vermiş olması mümkün mü?

Whatever, this isn't your problem.

Her neyse, bu senin sorunun değil.

I appreciate your help, will, but this isn't your problem anymore.

Yardımını takdir ediyorum Will, ama bu artık sizin probleminiz değil.

I've spent $ 200,000 in this tower of termites... our problem isn't with your spending, it's your paying, but let's talk in private...

Bu kemirgen yuvasında 200,000 dolar harcadım ben. Sorunumuz harcamalarınız değil ödemeleriniz. Buyurun özel konuşalım.

- Amy, this isn't your problem.

- Amy, bu senin sorunun değil.

Told you he was going to be pissed. Back off, Merlyn. This isn't your problem.

Sana kızacak demiştim.

No! This isn't your personal problem.

Bu sadece senin problemin değil.

As nice as it is to see you, this isn't your problem.

Seni görmek çok hoş ama senin derdin değil.

Not in this situation Her problem isn't your pregnancy What is it then?

bu durumda hele onun sorunu hamile olman değil ne peki?

This isn't your problem.

Bu sizin probleminiz değil.

Moving your muscles isn't gonna remove this problem any more than it did when you left me in Charleston and went looking for Anne.

Kaslarını hareket ettirmek aynı beni bırakıp Charleston'a Anne'i aramaya gittiğinde olduğu gibi sorunumuzu öylece ortadan kaldırmayacak.

If we leave this alone, confirmation isn't your only problem.

- Böyle bırakırsan bu sadece senin sorunun olmayacak.

Isn't this your problem, too?

Bu sana da sorun olmuyor mu?

This isn't your problem, all right?

Bu senin sorunun değil, tamam mı?

You know, this isn't your problem, young lady.

Bu senin problemin değil hanımefendi.

I am done! This isn't even my problem, it's your problem.

Bu benim sorunum bile değil zaten, senin sorunun.

I'm really sorry, this isn't really your problem.

Özür dilerim. Bu sizin sorununuz değil.

What's going on here? This isn't your problem, commando.

- Seni ilgilendirmez, Rambo.

You know, this whole thing isn't just your problem anymore.

Biliyor musun, hepsi artık sadece senin problemin değil.