English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ T ] / Thrilling

Thrilling traducir turco

680 traducción paralela
It felt thrilling... and made her happy. But she said it was painful, too.
Kalbi titredi, mutlu oldu ve canı yandı.
It sounds... thrilling and a bit dangerous.
Çok heyecanlı ve tehlikeli olacak.
Isn't that thrilling!
Kalbim pır pır etti.
Yes. The 14 steps down and the unbroken seals were thrilling.
14 basamak ve kırılmamış mühürler ürperticiydi.
How thrilling.
Ne kadar heyecanlı!
It's thrilling, isn't it?
Baş döndürücü, değil mi?
- You're the first, and it's thrilling.
- Sen ilksin ve bu heyecan verici.
You mean we may have to... How thrilling.
Yani demek istediğin... ne kadar heyecanlı.
Darling, some thrilling news from Mrs MacGillicuddy.
Hayatım, Bayan MacGillicuddy'den harika haberler var.
It's a thrilling story and I listened to every word with great suspense.
Çok heyecanlı bir hikaye ve her kelimesini büyük bir heyecanla dinledim.
- I want to know what he thinks, how he ended up in the Casbah It must be thrilling!
- Bense kafasında nelerin olduğunu yolunun Kazbah'a nasıl düştüğünü bilmek isterim.
Thrilling me through
Tarifsiz heyecanlar yaşatan
- Thrilling me through
- Tarifsiz heyecanlar yaşatan
My, it certainly was a thrilling experience... as I'm sure you'll all agree... or do you, Mr. Bone?
Tanrım, kesinlikle heyecan verici bir deneyimdi eminim hepiniz bana katılıyorsunuzdur siz de katılıyor musunuz Bay Kemik?
It sounds so thrilling, darling, living way up North in New York.
Kulağa çok heyecan verici geliyor, canım, Kuzeyde New York'ta yaşamak.
Pauline, let's never lose this thrilling moment.
Pauline, bu ürpertici anı asla unutmayalım.
Flowers, mademoiselle. Just think. Isn't it thrilling?
Çiçekler matmazel, bir düşünün heyecan verici değil mi?
There's a thrilling article... on what's the matter with English cricket.
Heyecanlı bir makale var İngiliz kriketinin sorunları üzerine.
- Isn't it thrilling?
- Heyecanlı mısın?
The part about the bird is thrilling.
IKusla ilgili anlattiklarin inanilmaz.
That's the most thrilling compliment I ever got.
Şimdiye dek aldığım en heyecan verici iltifat.
- How very thrilling.
- Ne heyecan verici.
That's thrilling.
Heyecan verici.
How perfectly thrilling.
Ne kadar heyecanlı.
I don't know about its being thrilling, but it's quite a bomber.
O kadar heyecanlı mı bilmiyorum ama oldukça bombacı.
Isn't this thrilling?
Ne heyecan verici, değil mi?
- Oh, how thrilling.
- Ne heyecanlı.
- Oh, how thrilling.
- Ne heyecanlı. 4.
- Thrilling. I'll ring mother and get her OK.
Annemi arayıp izin isteyeceğim.
How thrilling.
Heyecan verici.
- He was thrilling with Bergman.
- Bergman'la son filmi çok heyecanlıydı..
Perfectly thrilling. I'm convinced that you must wait until you have the right actress for the part.
Rol için doğru aktrisi bulana kadar beklemen gerektiğine inanıyorum.
Thrilling.
Ne demezsin.
What other man on Earth would have had the courage... to send that brief, simple, thrilling command : " Don't retreat so much as a millimeter.
Dünya üstündeki başka hangi adam... şu basit, şaşırtıcı, kesin ve aptalca emri verecek kadar cesaretli olabilir ki?
It's so exciting and thrilling finally to arrive -
Sonunda gelmek çok güzel ve heyecan verici.
It's so thrilling to find you waiting for me.
Beni beklediğini görmek müthiş bir şey.
It looks so thrilling.
Heyecan verici olsa gerek.
Is something like this thrilling?
- Böyle bir şey heyecan verici mi?
Which brings us to tonight's thrilling shocker.
İşte bu bizi bu gecenin ürperten oyununa götürüyor.
It's thrilling!
Çok müthiş!
The pilots are now in position, and we're all set for the racehorse start of what should be another thrilling race around the pylon-marked course.
Pilotlar şu anda yerlerini aldı ve hepimiz bu yarış uçaklarının pilonlu rota etrafında başka bir heyecan dolu yarışa başlamalarına hazırız.
- How thrilling!
- Ne güzel!
Life is thrilling as can be
Heyecan verici hayat
Why, how thrilling.
Ne kadar muhteşem.
It's so thrilling.
Çok heyecanlı.
A girl thinks it's thrilling to sit in the same car with a young jailbird.
Kızlar genç bir hapishane kuşuyla aynı arabada bulunmayı heyecan verici bulurlar.
Thrilling, wasn't it, Carlo?
Nefes kesiciydi, değil mi Carlo?
How thrilling!
Ne heyecan verici!
Isn't that thrilling, darling?
Ne heyecan verici, değil mi?
Oh, it's thrilling.
Çok heyecan verici. Son derece heyecan verici.
How thrilling!
Ne heyecanlı.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]