Time is of the essence traducir turco
241 traducción paralela
Well, time is of the essence, Emma.
Zamanlama çok önemli Emma.
Since time is of the essence I recommend we pour gasoline into those drains and light it.
Dr. Medford, vakit önemli olduğuna göre... kanallara benzin döküp yakmayı öneriyorum.
After all, time is of the essence, isn't it?
Ne de olsa, zaman önemli, değil mi?
" Dear Sir, as I see in you a conscientious and honest man, and as I trust you implicitly, please allow me, as time is of the essence, to inform you of the following :
" Sayın Hâkim, sizi vicdanlı ve dürüst biri olarak gördüğümden ayrıca size güvenim tam olduğundan, izninizle daha fazla vakit kaybetmeden, şunu bilmenizi istiyorum :
Time is of the essence. Continue present course.
Zaman çok önemli.
But, as time is of the essence, I'll come back by plane... with a different identity, probably french.
Ama kaybedecek zaman olmadığı için, farklı bir kimlikte muhtemelen bir Fransız olarak, uçak ile döneceğim.
- Time is of the essence.
- Vakit, nakittir.
You don't realize, time is of the essence!
Farkında değilsin, Howard. Esas olan zaman!
They believe that if the horse is to survive the ordeal, time is of the essence.
Atın kurtulmasında zamanın çok önemli olduğunu ilettiler.
Have you forgotten time is of the essence?
Zamanın en önemli şey olduğunu unuttun mu?
Starfleet must feel time is of the essence.
Yıldızfilosu zamanın çok önemli olduğunu düşünüyor olmalı.
As you know, time is of the essence.
Bildiğiniz gibi, vaktimiz çok kısıtlı.
Your Majesty, time is of the essence.
Majesteleri, Gitme zamanı.
I know time is of the essence, Major... so I'll be brief.
Zamanın kısıtlı olduğunun farkındayım, Binbaşı, bu yüzden kısa tutacağım.
I'm here on business, and time is of the essence.
Buraya iş için geldim ve zamanım çok kısıtlı.
- Time is of the essence.
Bu zamanlar çok önemli.
He said time is of the essence.
Zamanın önemli olduğunu sanmıyorum.
Look, time is of the essence.
Bak, zaman çok önemli.
And time is of the essence.
Ve zaman kendi içinde cevherdir.
Unfortunately, Lewis and Clark have a two-week head start... so time is of the essence.
Ne yazık ki, Lewis ve Clark yola çıkalı 1 hafta oldu bu yüzden zaman çok önemli.
Time is of the essence.
Zamanımız çok az.
If I had weeks, or even days, maybe I could come up with an alternative, but time is of the essence and Moset's idea will work.
Haftalarım, hatta günlerim olsaydı, başka bir alternatif sunabilirdim, ama şu anda zaman çok önemli, ve en iyisi onun çalışmasına izin vermek.
Time is of the essence.
Prens Für, hiç zamanımız yok.
Time is of the essence.
Zaman en önemli şey.
Time is of the essence
Vakit bizim tarafımızdan tayin edilecek.
Time is of the essence.
Vakit nakittir.
And time is of the essence.
Ve işin özü zaman.
Now, since time is of the essence,... I developed a device that allows you... to absorb the whole of white culture... in mere seconds using subliminal imagery.
Zamanımız çok kısıtlı olduğundan, senin için tüm beyazların kültürünü birkaç saniyede içine çekmeni sağlayacak bir makine geliştirdim..
Time is of the essence.
Zaman çok önemli.
Time is of the essence.
Vakit az.
I must remind you that time is of the essence.
Zamanın önemini hatırlatmam gerek.
Time is of the essence, Mr Stanton.
Vakit çok önemli Bay Stanton.
Time is of the essence.
Vaktim az.
Time is of the essence too.
Zaman çok hakikatın.
The thing is... we are rapidly approaching crisis mode here with these grades, and time is of the essence.
Sorun şu... Bu notlarla hızla kriz durumuna doğru gidiyoruz. Ve zaman bizim için esastır.
And, as you say, time is of the essence.
Dediğiniz gibi vakit nakittir.
Sir Berek, I don't have to remind you that time is of the essence.
Sir Berek, çok az zamanımızın kaldığını hatırlatmama gerek yok.
I'm gonna get right to it, because time is of the essence here.
Hemen konuya gireceğim çünkü zaman hayatî önem taşıyor.
- Shall I tell her time is of the essence?
- Kendisine vakit önemlidir diyeyim mi?
Time is of the essence.
Zaman aleyhimize işliyor.
Time is of the essence!
- Ona keskin bir şey fırlat.
Of course you can see it but time is of the essence.
Tabi ki görebilirsiniz, ama zamanımız çok kısıtlı.
Unfortunately, time is of the essence.
Maalesef zaman problemimiz var.
Time is of the essence.
Zaman çok değerlidir...
Time is of the essence now.
Zaman şimdi çok önemli.
Remember time is of the essence.
Unutma esas olan zaman.
Time is of the essence.
Zaman çok kıymetli.
So I've been learning to see the world through the eyes of geologists, and the essence of that viewpoint is an understanding of time.
Bu nedenle, Dünya'ya jeologların gözleriyle bakmayı öğreniyorum ve bu bakış açısının temelinde zamanı anlamak yatıyor.
No, see, I don't have time to contact the high school alumni committee because time is of the essence...
Shamu ile ben müzayededen sonra bir içki dükkânına gidip piyango bileti aldık.
In these situations, time is always of the essence.
Bu gibi durumlarda, esas olan zamandır.
Time is of the essence.
Zaman çok değerli.