English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ T ] / Tissues

Tissues traducir turco

571 traducción paralela
It's actually rather cushy and comfortable because there are still some tissues left in there.
Ayrıca bu mendil kutusu çok rahat.
What do I do? All the tissues are falling out.
Niye dışarı çıkıp duruyorlar?
But listen, Henry Frankenstein, while you were digging in your graves piecing together dead tissues,
Fakat beni dinle, Henry Frankenstein. Sen ölü dokularını birleştirdiğin cesetlerin mezarlarını kazarken ben, sevgili arkadaşım, malzemem için yaşamın kaynağına gittim.
The violence of the accident must have disturbed the tissues... and caused a traumatic tumor... a sort of growth that presses on the nerve centers.
Kazanın şiddeti dokulara zarar vermiş ve travmaya bağlı bir tümör oluşmuş. Sinir merkezlerine baskı yapan bir tümör.
Non, non. Tissues?
- Hayır hayır.
But in going from Metaluna to Earth, the tissues of our bodies would dwindle.
Metaluna'dan Dünya'ya gelirken de, vücudumuzdaki dokular küçülür.
Or at birth, he received some pitiable... physical injuries to the brain tissues.
Ya da doğuştan beyninde üzücü bir hasar oluşmasıdır.
Better have smelling salts ready, box of tissues and a nip of brandy.
Amonyak tozu da hazırlayabilirsin. Bir kutu mendil, bir kadeh de brendi.
But you should know... that before he injected the serum into that, it was but a mass of grafted tissues. Lifeless.
Serumu o şeye enjekte etmeden önce bir doku yığınından başka bir şey değildi.
But the tissues of my body would reject the tissues of another. Reject it as the foreign substance it is.
Ama benim dokularım, bir başkasınınkileri reddedecektir tıpkı yabancı bir maddeyi reddeder gibi.
This serum, injected into the bloodstream, affects the lymphoid tissues.
Kana enjekte edilen bu serum, lenfosit dokuları etkiliyor.
Yeah, we can graft scar and skin tissue that... Why we can even freeze areas of the skin, and sand away damaged skin tissues.
Yara ve deri dokularını oldukları yerden alabilir hatta derinin belirli bölgelerini dondurabiliriz hasarlı deri dokularından kurtulabiliriz.
And that same medicine that he's fed to me to activate my lymphoid tissues. Has he fed it to that?
Şu kullandığı ilaç lenfoid dokularımı harekete geçirmek için bana verdiği ilaç ona da verdi mi?
The lymphatic system drains off excess fluid from the tissues.
Lenf sistemi dokulardaki fazla sıvıyı dışarı çekip boşaltır.
Give the tissues time to pull together.
Uyum sağlamaları için dokulara zaman verin.
It is nothing like the astonishing tissues from Mr. Colbert's manufactories.
Hiçbirşey ince ipeğin dokunuşu gibi değildir. Mr. Colbert's fabrikarından.
There is considerable hemorrhage in these deep tissues and a number of surgical sutures are present about this area.
Bu dokularda oldukça kan kaybı var... ve bu bölgede de çok sayıda cerrahi müdahale izleri var.
But first we remove the damaged portions of the brain... and permit the implanted tissues... which have been chemically revitalized... to produce brain protein... at an accelerated and supernormal rate.
Fakat biz önce beynin hasar görmüş kısımlarını çıkararak hıızlandırılmış ve süpernormal orandaki beyin proteinini üretmek için kimyasal olarak canlandırılmış dokuların nakledilmesine izin veriyoruz.
The state charges that Dr. Zira and a corrupt surgeon named Galen experimented on this wounded animal, tampering with his brain and throat tissues, to produce a speaking monster.
Devlet, Dr Zira ve ahlaksız bir cerrah olan Galen'i bu yaralı hayvanın beyni ve boğazını kurcalayarak konuşan bir canavar yarattıkları için suçlamaktadır.
Our tissues definitely show a massive infection, Jim.
Dokularımız büyük bir enfeksiyonu gösteriyor, Jim.
The structure of the brain tissues in the central nervous system is distorting.
Merkezi sinir sistemindeki beyin dokusu yapısı bozuluyor.
I have stabbed, fought and clawed my way through tissues of the Church and State.
Devlet ve Kilise arasındaki kumaşı pençeledim, hançerledim.
You've cut off my arm! The tissues have closed.
Kolumu kesmişler!
Chromium, paper tissues hot water...
Krom, sargı bezi... sıcak su... Bu çok güzel.
This was... in the crown's tissue and pressing on the healthy tissues,
Kafa dokusundaydı ve sağlam dokuya baskı uyguluyordu.
Ladies and gentlemen, from what was once an inarticulate mass of lifeless tissues, may I now present a cultured, sophisticated man about town.
Bayanlar ve baylar..... mesdames et messieurs,..... Damen und Herren, önceden aciz bir cansız doku yığını olan şey şimdi karşınızda kültürlü, bilinçli bir salon adamı.
DESTRUCTION OF CERTAIN TISSUES.
Eğer onu bir kadın hastalıkları uzmanına götürürseniz eminim benim gördüğümü görürsünüz.
- Here, Professor, some tissues.
- Buyrun, Prosesör, mendil.
- These tissues can go to pathology.
- Bu dokular patolojiye gidebilir.
Tissues soaked with water suffocated him
Yüzüne ıslak kağıt yapıştırıldı!
Instead, the first millipedes developed a system of branching tubes within each segment, along which air diffuses to all parts of the body so the tissues can absorb oxygen directly.
Bunun yerine ilk kırkayaklar her katmanda dallanan tüpler boyunca tüm vücuda yayılan hava vasıtasıyla dokuların oksijeni doğrudan emmesini sağlayan sistemler geliştirdi.
What they do is they look for a heart with compatible tissues for transplanting.
Yaptıkları, nakil için uygun dokulu kalbi aramak.
I got tissues someplace.
Buralarda kağıt mendil olacaktı.
For one thing, the tissues of this little pup differ in a genetic way from those of its mother.
İlk olarak, yavrunun dokuları anneninkilerden genetik olarak farklıdır.
- Take the tissues out and let's go. - A few more minutes.
Yakandaki peçeteyi çıkar da gidelim.
And then they rushed me to the hospital and they just had to amputate,'cause my tissues and muscles was burnt bad.
O halde onlar beni acele ile hastaneye ve organımı kesmeye götürecekler, çünkü benim kaslarım ve dokularım kötü bir şekilde yandı.
I measure a saturation of nitrogen gas in the body tissues and fluids.
Vücut dokusunda ve sıvısında, yoğun nitrojen gazı ölçümlüyorum.
The tissues of hard muscles weaken like hoary oxen at the plough and no longer when night falls do two wings gleam behind me
Sert kasların dokuları zayıflıyor pulluktaki kırlaşmış öküz gibi ve artık gece düştüğünde arkamda iki kanat ışıldamıyor.
Dr. Alpert confirmed damage to his chest tissues as if he'd recently received a severe blow.
Doktor Alpert, göğsüne sert bir darbe aldığını ve göğüs kafesinin bu yüzden zarar gördüğünü onayladı.
Now the flaccid tissues under the eyes and forehead.
Sonra gözlerin ve alnın altındaki pörsümüş dokuları.
Imagine a sharp, pointy, calcified projectile ripping and knifing its way through your soft, tender, inflamed gum tissues.
Keskin, sivri, damağından yeni çıkan ve orayı yavaşça delen, yumuşak, iltihaplı dişeti dokuları hayal edin.
There's tissues by the bed.
Yatağın yanında mendil var.
Use some tissues.
Kâğıt mendil kullan.
Where are the tissues?
Mendiller nerede?
The phone! The phone! And Tissues!
Kasuga, telefonu ver, telefonu.
Tissues! Idiots.
Bir de kağıt mendilleri ver oradan!
Just don't get caught with tissues down your bra.
Benim gibi sutyeninin içinde mendille yakalanma sakın.
With all the compartments on your belt, you'd think there'd be one for tissues.
Kemerinizdeki o kadar bölme olmasına rağmen birinde bile mendil yok.
Their implants can synthesize any organic molecules their biological tissues require.
İmplantları dokuların ihtiyaç duyduğu her organik molekülü sentezleyebilir.
I have detected minute tetryon particle traces in their subdermal tissues.
Cilt altı dokularında eser seviyede.... tetryon parçacık izine rastladım.
At this very moment, the pink delicate tissues of my still-forming lungs may be shriveling into green chunks of mucus.
Şu an itibariyle hâlâ gelişmekte olan pembe narin akciğer hücrelerim yeşil renkli avuç dolusu balgamla kaplanıyor.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]