Toner traducir turco
149 traducción paralela
- See you in the hydro toner.
- Hidro toner'de görüşürüz.
I'll bring some in tomorrow with the toner.
Yarın losyonla birlikte biraz getiririm. Bu hafta indirim var.
Now, I have a toner here than can produce that same rosy glow without the pain.
Burada acı hissetmeden aynı pembe pırıltıyı verecek bir toniğim var.
The Margaret Chow chin wrap the Rosewood paddle fanny toner and the Tommy Lee Jones crater spackle.
Margaret Chow çene sargısı. Rosewood kıça şaplak renklendiricisi. Ve Tommy Lee Jones krater macunu.
Plum essence eye toner the albacore and mayonnaise pore rejuvenator and the Famous Amos facial disk.
Erik özlü göz toniği. Tuna balıklı ve mayonezli gözenek açıcı. Ve ünlü amos yüz diski.
Actually, they can lift an impression using toner and a sheet of Mylar.
Manyetik toner ve polyester tabakaları kullanarak mükemmel bir baskı alabilirler.
An electrostatic device is applied to the specimen. It shows the impression by drawing the toner from the indentations to the Mylar surface.
Elektrostatik bir cihazla bu numune kaplanabilir ve polyester yüzeydeki çıkıklar tonerle çizilerek çıktısı alınabilir.
Do you have copying machines, toner, legal pads, supplies, an assistant?
Fotokopi makinen, kartuşun, blok-notun, diğer gereçlerin ve bir sekreterin var mı?
The Profile Toner is a wonderful, affordable easily used alternative to undergoing facelift surgery.
Profile Toner, yüz gerdirme operasyonlarının hem ucuz, hem güzel, hem de kolay bir yoludur.
The Profile Toner is great for any age and body type even for those hereditary conditions you've given up on.
Profile Toner, her yaşa ve vücuda uygundur hatta, bıktığınız kalıtsal durumlarda bile.
Check the stocks of paper, toner levels and plotter inks.
Kâğıt stoklarını, toner seviyelerini ve plotter mürekkeplerini kontrol et.
You read from the script and try to sell as much toner as you can.
Verdiğimiz dosyaları okuyacaksın ve satabildiğin kadar toner satacaksın.
I'd like to talk about your toner needs.
Sizinle toner ihtiyaçlarınız hakkında konuşacaktım.
They always say they don't need toner.
Her zaman tonere ihtiyaçları olmadığını söylerler.
So I think you're ready to sell toner.
Sanırım toner satmaya hazırsın.
What is toner?
Toner ne?
I'd like to talk to you about your toner needs.
Sizinle toner ihtiyaçlarınız hakkında konuşacaktım.
I don't need any toner.
Tonere ihtiyacım yok.
I hear what you're saying, but at our prices, everyone needs toner.
Ne demek istediğinizi anlıyorum ama bu fiyatlarla herkes toner alır.
I don't need any toner because I'm gonna kill myself.
Tonere ihtiyacım yok çünkü intihar edeceğim.
Is that because you're out of toner?
Toneriniz bittiği için mi?
Okay, so no toner today.
Bugünlük toner yok.
The lady who sells toner?
Toner satan hanım mı?
I thought it was toner.
Toner için aradığını sanıyordum.
This isn't even my regular job.
Toner satmak benim asıl işim bile değil.
I would love to beat her with a toner cartridge.
Yazıcı kartuşuyla o kızı seve seve dövebilirim.
Your dad must sell a lot of toner.
Baban çok toner satıyor olmalı.
- Toner.
- Toner.
Nobody replaces the toner!
Kimse Toner'ın yerini alamaz.
Your dispersing clerk, Petty Officer Toner, she left the Navy too – they pass her over?
Paradan sorumlu diğer subay Astsubay Toner da donanmadan çıkmış. Onu da mı gönderdiler?
Petty Officer Toner was a hottie, if you know what I mean.
Astsubay Toner çok seksiydi. Anlarsın ya? - Evet.
Something going on between you and Petty Officer Toner, Agent Owens?
Astsubay Toner'la aranızda bir şeyler mi vardı Ajan Owens? - Hayır.
Erin Toner is livin'large.
Erin Toner rahat yaşıyor.
Erin Toner was telling the truth.
Erin Toner doğru söylemiş.
Unless Martinez or Toner admits Schilz had nothing to do with the robbery, there's no way to exonerate him.
Martinez veya Toner. Schilz'in soygunla ilgisi olmadığını itiraf etmedikçe, onu temize çıkarmak imkansız.
Go back to PA and bring Erin Toner in.
Kate, Pennsylvania'ya gidip Erin Toner'ı getir.
Living on nothing but toner fluid.
Tonerle besleniyor.
A toner made exclusively for commercial copy machines.
Özellikle ticari fotokopi makinelerinde kullanılan bir toner.
Black plastic trash bags with toner powder.
Siyah plastik poşet içinde toner tozu.
- Those cases of toner come in yet?
- Bu domates kolileri geldi mi?
Toner cartridges now?
Toner kartuşları şimdi mi?
I never said you could do that. All you have to do is say it.
... ve size artık yazıcı kartuşu ve toner de satabildiğimiz için çok mutluyum.
Well, our copy boy's very striking, but he often has toner on his fingers.
Burada getir-götür işlerine bakan çocuk oldukça çekici ama parmakları genelde mürekkepli oluyor.
There's envelopes stacked to the ceiling, bottles of copier toner, boxes of rubber bands, paper, file folders.
Burada tavana kadar yığılı zarflar fotokopi toner şişeleri, ve lastik bant kutuları var. Bitti.
The copier fluid you drank contains about 90 % methanol, which is very poisonous, and you took more than enough to kill yourself.
İçtiğin fotokopi toner sıvısı yüzde 90 oranında oldukça zehirli metil alkol içeriyor ve kendini öldürmeye yetecek miktardan çok daha fazlasını içtin.
His heart went nuts before he got stuck in that storage cell and chugged a toner martini.
Onun kalbi depoya gidip toner martini içmeden çok daha önce çıldırmıştı.
- Copy machine toner.
- Fotokopi makinesinin toneri.
- It's the toner.
- Bozuk gelmiş.
You locate Petty Officer Toner?
- Astsubay Toner'ı buldun mu?
Miss Toner!
Bayan Toner?
I can call you back to the Navy, Petty Officer Toner.
Sizi donanmaya geri çağırabilirim Astsubay Toner.