Tool traducir turco
3,109 traducción paralela
Got in a fight with my mom She is such a tool.
Annemle kavga ettik. Çok aptalca davranıyor.
Loyalty is a tool to get people to do things they don't wanna do.
Sadakat insanların yapmak istemediği şeyleri yapmalarını sağlayan bir araçtır.
As much of a tool now as when he was famous, I see.
Ünlü olduğu kadar da büyük pislikmiş anlaşılan.
But when you open the album and take it out from its sleeve, you would see that they have scratched that particular song with a sharp tool to make sure that it would not go out on air.
Ama albümü açıp kapaktan çıkardığınız zaman,... söz konusu parçanın, ortaya çıkmamasından emin olmak için keskin bir araçla çizildiğini görebilirsiniz.
I'm going to look like a tool.
Tam bir aptal gibi görünecektim.
I feel like such a tool.
Kendimi aptal gibi hissediyorum.
I heard that guy's a real tool.
O çocuğun tam bir hödük olduğunu duymuştum.
I wouldn't even call him a tool.
Ben ona hödük bile demem.
Actually, "tool" is a perfectly good word.
'Hödük'çok iyi kalıyor bunların yanında.
I think the last time we talked, you told me what a tool I was?
Sanırım en son konuşmamızda bana hödük demiştin?
" discovered red spots on his tool.
"... aletinde kırmızı noktalar keşfeder.
That guy is a tool.
O adam kazmanın teki.
- to their own charity event? - I heard that guy is a real tool.
Tam bir hödük olduğunu duymuştum.
I think the last time we talked, you told me what a tool I was?
Sanırım, son konuşmamızda... Bana hödük demiştin?
That's a little hard to do when you're always being such a tool bag.
Sen böyle havalarda gezerken biraz zor oldu herhalde.
Bounce your scan over to the doctors omni-tool.
sor bakalım ona mı aitmiş.
So appearances can tool you.
Ama kof değilim, değil mi? Demek ki dış görünüş aldattırabilir.
Someone cased it beforehand, knew kind of tool she needed, and hid it there for her.
Biri önceden kontrol etmiş. Ne tür alet gerektiğini öğrenip oraya saklamış.
Fool, tool. See? I did it, too.
Aptal şapşal, ben de yaptım al.
A tool.
Bir araç.
Let's find this tool.
Hadi şu aracı bulalım.
Not a gigantic tool.
Kocaman bir hödük olmayan.
We also found gardening shears with blood on them, that matches the tool marks on Seville, Jr.'s finger.
Ayrıca Seville Jr.'ın parmağındaki alet izleriyle eşleşen ve üstünde kan olan bahçe makası bulduk.
But... The imagination is a powerful tool of self-torture.
Hayal gücü, insanın kendi kendine yapacağı en büyük işkence aleti sanırım.
No... No, I'm gonna have to tool up.
Bir bakalım ne varmış...
Quite an effective tool of mass murder you've created.
Oldukça etkili bir toplu katliam silahı yaratmışsın.
This tool is,
Bu araç,
I'm actually not breaking any laws, by using this tool against my own computer at 127.0.0.1, which is a non-routeable address, but of course if I were to attack one of those other bigger sites out there,
Aslında şu an hiç bir kanunu çiğnemiyorum kendi bilgisayarıma karşı kullandığım için 127.0.0.1 ip adresiyle, ki bu yönlendirilebilir bir adres değil. Ama tabi büyük sitelere saldırsaydım, ciddi bir şekilde kanunları çiğnemiştim.
Those who wanna use Anonymous as a tool for good in some sense rather than just do what we were used to do, which is to screw with video games.
Moralfag'ler Anonymous'u eskisi gibi sadece oyunlarla dalga geçmek için değil bundanda öte iyi şeyler yapmak için kullanmak istiyorlardı.
Cyber protest, virtual sit-ins, however you wanna look at it, DDoS is a tool that is, it's like driving a finished nail in with a sledgehammer.
Siber protestolar, sanal oturma eylemleri, nasıl bakmak isterseniz bakın, DDoS, bir balyozu bitmiş parmaklarla kullanmak gibi.
Your husband is a just tool to create momentum
Kocan ivme kazandırmak için bir değnek sadece.
Well, based on the tool marks on the mummy's skull, the killer's weapon of choice was a hammer.
Mumyanın kafatasındaki izlere bakılırsa katilin cinayet için seçtiği alet çekiçmiş.
Any idea what tool may have been used?
Hangi aletin kullanılmış olduğuna dair bir fikrin var mı?
Well, I had some time to kill, so I thought I'd drop by with that tool your wife needed.
Boş vaktim vardı. Ben de karının istediği aletle uğrayayım dedim.
Well, it looks to be an extremely wide, V-shaped wound track, meaning whatever did this, is some sort of wide-angle tool that comes to a sharp point.
Çok geniş, V şeklinde bir yaralanma görünüyor yani buna neden olan şey ucu keskin olan geniş açılı bir alet.
The mind is a very powerful tool.
Akıl çok güçlü bir araçtır.
You know what kind of tool he could have used?
Ne tür bir alet kullanmış olabileceğini biliyor musun?
Can you bring me, like, a bunch of Phillips head screwdrivers and, like, a Crescent wrench and, like, other tool things?
Bana Phillips kafalıklı torna vidaları, ay şeklindeki anahtarları ve diğer aletleri getirebilir misin?
The circus tool?
Sirk aracı mı?
There's tool markings. And a drilled hole.
Alet izleri ve oyuklar var.
It was all a marketing tool, so he could sell yachts and fatten his bank account.
Her şey yatlarını satıp banka hesabını şişirebilmek için satış stratejisiydi.
it is but a tool to obtain what our heart desires and keep it from harm's way.
Gelin görün ki bu, yüreğimizden geçen arzuları gerçekleştirmemizi ve onlara zarar gelmemesini sağlamakta kullanılan araçlardan birisi.
Just call when you find out the tool truck's next stop.
Pekâlâ, tamam. Aracın bir sonraki durağını öğrendiğinde beni ara.
- The weapon. It was a fishing blade on one of those multi-tool knives.
Cinayet silahı, şu çok amaçlı balıkçı bıçaklarından biriydi.
- May I see the multi-tool on your belt?
Kemerine taktığın çok amaçlı bıçağı görebilir miyim? Tabii.
Wh- - so, you're saying that Anja was killed by some old farm tool?
Yani, diyorsun ki Anja, eski bir tarım aletiyle mi öldürüldü?
Ah... tool run.
Ah... Doğaçlama...
Tool run. Both :
Doğaçlama.
Tool run.
Doğaçlama.
New tool belt, huh?
- Şu şıkır şıkır aletlere bakın!
Trenching tool.
Kazma aletleri.