Tossed traducir turco
1,738 traducción paralela
'Cause back in the day you told his girl you were gonna rat him out, get his ass tossed in jail if he didn't pay up.
Neden? Çünkü kız arkadaşıyla konuştuğun gün, girdiği fare deliğinden çıkıp borcunu ödemezse, onu hapse attıracağını söyledin.
Bone fractures from the blast, baby got tossed around.
Patlamada, bebeğin etrafa saçılan kemik kırıkları.
I'VE ALWAYS HAD TO STAND BY, WATCH HER TOSSED AROUND AND HURT BY THINGS I DON'T UNDERSTAND,
Bilmediğim ve anlamadığım şeyler tarafından acı çekmesini hep izlemek ve çaresizce beklemek zorunda kaldım.
Eyewitness saw three guys load a duffel bag from the back of a van, tossed it in a dumpster.
Görgü tanığı minibüsünün ardındaki bir eşya torbasını çöpe atan üç adam görmüş.
You have an alibi for where you were after you got tossed out?
Dışarı atıldıktan sonra nerede olduğunu kanıtlayabilir misin?
Nothing unique about it, so we couldn't track down a specific manufacturer. Victim was tossed around pretty good.
- Kurban sıkı bir dayak yemişti.
He tossed 2000 litres overboard.
İki bin litreyi denize boşaltmış.
I come up with grade a intel on Oscar Prado and I get tossed of the case for being a little loud?
Oscar Prado'yla ilgili birinci sınıf bir bilgiyle geliyorum ve çenemi tutamadığım için davadan postalanıyor muyum?
Tossed my breezie's crib, too.
Sevgilimin yatağını da fırlatıp attılar.
We tossed your olive branch to the Mexicans.
Meksikalılara zeytin dalı uzattık.
Be even safer if you tossed Two-Man in and lose the key.
Two-Man'i içeri tıkıp anahtarı da kaybederseniz, gayet güvenli olur.
He tossed and turned all night.
Tüm gece dönüp duruyordu.
I'm sure you understand. Jared was chopped into pieces and tossed away into an industrial pool.
Jared, parçalara ayrılıp, endüstriyel bir havuza atılmış.
I bet it'll get tossed out.
Davanın reddedileceğine eminim.
When my room got tossed, I was hoping only Clyde and Bedbug had found out about me talking to the cops, but now that Jasper knew, I was wondering who else did.
Odam darmadağın edildiğinde polislerle konuştuğumu yalnızca Clyde ile Bedbug biliyor sanıyordum ama şimdi Jasper da biliyordu başka kimlerin bildiğini de merak ediyordum.
You tossed in a lit match and left your team to put out the fire.
Eğer bu işi beceremezsen takımı ateşe atarsın.
Well, SG-1 dialed the gate and tossed the device into the vortex of a forming wormhole.
SG-1 geçidi çevirip cihazı oluşmakta olan solucan deliğinin girdabına atmıştı.
Chuck tossed you uererhe bus.
Chuck seni otobüsten atmayı tercih etti.
You've been tossed.
Vakadan atıldınız.
She's tossed me a million times before.
Beni önceden de vakalardan milyonlarca kez azletmişti.
Girlfriend could've redressed him, tossed the shirt in the basket out of habit.
Kız arkadaşı onu soymuş gömleği de alışkanlıkla sepete atmış olabilir.
Well, imagine three children just got tossed off the roller coaster and tense up.
Üç çocuğun hız treninden uçtuğunu düşünüp geril o zaman.
Under 16 they get tossed back and forth.
16 yaşına kadar eğitim alması gerekiyor.
So, killed in the car and tossed on the curb.
Demek aracın içinde öldürüldü ve yol kenarına atıldı.
What did you do with it? Tossed it.
- Ne yaptın o parayı?
¶ slung, flung, tossed through ¶
¶ fırlatılmış, bir kenara atılmış ¶
They say the Caesar salad is tossed at your table by emperor penguins.
Kıyafet benim fikrimdi. Roger küçük Caitlin kılığındayken uçağa erken binebiliriz.
Must've got tossed around a bit.
Gercek sahibimizin kim olması gerektiği hakkında azıcık tartışıyorduk..
And, as protective trade-barriers are broken down, currencies tossed together and manipulated in floating markets and State economies overturned in favor of open competition in global capitalism, the empire expands.
Korumacı ticari bariyerlerin ortadan kalkmasıyla, para birimleri "sepet" halinde bir raya toplanıp hareketli pazarlarda işlenirken ekonomiler açık rekabet ve küresel kapitalizm adına alt üst edilirken, imparatorluk yayılmaktadır.
I was tossed into a bus with blacked-out windows and 20 people I wasn't allowed to speak to.
İçinde 20 kişinin olduğu, camları karartılmış bir otobüsün... içine tıkıldım ve konuşmama izin verilmemişti.
Tossed out of Choate, was he?
- Choate'den atılmıştı, değil mi?
You get beat up, you get tossed around, but, well, you're always standing there in the end.
Dayak yersin, hırpalanırsın ama hep hayatta kalırsın.
I tossed my roach.
Marihuananın izmaritini oraya attım.
Lina and Doon tied their hope to a rock... and tossed it down toward the city.
Lina ve Doon umutlarını bir kayaya bağladılar... ve onu şehre doğru attılar.
If we moved our vessel or planet close to the black hole at the edge of the event horizon. then tossed in all our nuclear waste...
Gezegenimizi, ufuk çizgisinin kenarındaki radyasyonu ve ışığı hapsedebilen kara deliğe taşıyacak olsaydık bütün nükleer atıklarımızdan kurtulmuş olurduk.
I tossed it.
Ben fırlattım.
Page-one editor made noises like it was gonna go out front and then he tossed it back to Metro before the double-dot.
Birinci sayfa editörü manşetin altında çıkacakmış gibi bir şeyler söylemişti ama ikinci editten önce Metro'ya geri yolladı.
We just got Coke and tossed salad and Marlboro Lights.
Sadece kola, karışık salata ve sigara var.
He tossed me up in the air and then caught me.
Beni alıp, havaya atıp tuttu. Alnımdan öptü.
Was that you who just tossed those guys?
O adamları oradan oraya fırlatan sen miydin?
You trying to get tossed into the nuthouse?
Tımarhaneye kapatılmak mı istiyorsun?
Des, if you're trying to get tossed out of service- -
Des, rapor alıp askerlikten yırtmaya çalışıyorsan...
No one's supposed to call me right now except Jacob, so I tossed it.
Hiç kimsenin beni şuan aramaması gerek Jacob hariç, o yüzden hattı attım.
We'd get tossed for telling.
Kurallarımız var.
They tossed Poppy like 20 feet in the air.
Poppy'i 20 feet havaya attilar.
It's nice to know that when I get tossed, you're gonna be there to catch me.
Batirdigim zamanlarda senin beni yakalamk için orada olacagini bilmek güzel.
Send these... homeless, tempest-tossed to me.
Bana gönderin ; evsiz, sahipsiz kalmışlarınızı.
He got tossed the ball. He was running with it.
Topla beraber koşmaya başladı.
We tossed out anything where the product was known or already on the market.
Piyasadaki mevcut ürünleri çıkardık.
There's no blood on them. Well, they could've showered, tossed their clothes.
Evet, ama duş alıp kanlı elbiselerini atmış olabilirler.
Someone tossed this out.
Bunu da helikopterden biri atti.