Towels traducir turco
2,112 traducción paralela
Behind the... look at these towels.
Tiyatronun arka...
Look at these towels.
Şu havlulara bak. Şu havlulara bir bak.
I come bearing paper towels.
Kagit havlu tasimaya geliyorum.
" How do you say fresh towels in farsi?
Farsça temiz havlu nasıl denir?
Why don't you go get some towels?
Neden biraz havlu almıyorsun?
On the hot tub are six, repeat six, white rolled-up terrycloth towels.
Küvette, 6 tekrar ediyorum 6 adet yuvarlanmış havlu var.
She came in to change the towels in his bathroom.
İçeri girip banyosundaki havluları değiştirecekti.
Decals, beach towels. whoa!
Günahkâr Azizler fincanı çıkartmalar, plaj havluları. Vay canına!
I'm gonna get some towels.
Havlu almaya gidiyorum.
Hey, we're out of towels and those shimmy things.
Havlumuz ve yıkama bezimiz kalmadı.
They're so much more sanitary than paper towels!
Kurutucu, kağıt havludan daha hijyenik.
50 cents off paper towels... that's a great coupon.
Ucuz kağıt havlu bu iyi bir kupon.
towels...
havlular...
I bet she screws on towels to keep the sheet clean.
Bahse girerim çarşaflarını temiz tutmak için havluların üzerinde düzüşüyordur.
I brought you some fresh towels, gail.
Sana temiz havlu getirdim, Gail.
Leonard's work is nearly as amazing as third graders growing lima beans in wet paper towels.
Leonard'ın çalışması, en az ilkokul 3. sınıftakilerin ıslak kâğıt havlunun içinde fasulye büyütmeleri kadar harika.
He's got Belby handing out towels in the loo.
Belby'ye de lavaboda havlu tutturuyor.
Oh, they got plenty of towels.
Bir sürü havlu var.
- Men who tip, men who do not tip, millionaires who don't wash their hands, heirs who steal towels, tycoons who pick their noses with their thumb, philanthropists who throw cigar butts on the floor, self-made men who spit in the sink.
bahşiş verenler, vermeyenler, ellerini yıkamayan milyonerler, havlu çalanlar, burunlarını karıştıran zengin herifler, sigaralarını yere atan hayırseverler, oraya buraya tükürenler.
And lots of towels, all right?
Bol bol da havlu getir, tamam mı?
She wanted to give me towels.
Bana havlu vermek istedi.
- You can never have enough paper towels.
- Kağıt havlunuz asla yetmez.
Clean towels?
Kendi temiz havlularına.
Get some towels!
Havlu getir!
Get clean towels!
Temiz havlu bul!
Okay, when I say action, you girls drop the towels and, uh, start washing each other.
Tamam, "motor" dediğimde, havluları bırakıp, birbirinizi yıkamaya başlayacaksınız.
Drop the towels.
Havluları bırakın.
Get me some towels or something.
Bana havlu gibi bir şey getirin.
Go get some more towels!
Daha fazla havlu getirin!
Well, because they give out those hand towels in first class.
Bize o first class havlularından verdiler.
Mel, we need some towels.
Mel, birkaç havluya ihtiyacımız var.
- Towels.
- Havlu.
- Helen, towels!
- Helen, havlu!
Towels!
Havlu!
Don't use anything at the hotels except the bed, the toilet and the towels.
Otelde yatak, tuvalet ve havlular hariç hiçbir şey kullanma.
Please, please, please, tell me there's a working shower in there with hot water and some fluffy towels.
Lütfen, lütfen bana orada çalışan bir duş olduğunu söyleyin sıcak suyu ve yumuşak havluları olan bir tane.
Wife, children, aunts loaded their things, blanket, towels...
Kadınlar, çocuklar battaniyelerine sarılacak...
There's no towels.
Burada hiç havlu yok.
Here are your towels.
İşte havluların.
Okay, we got the life jacket, towels, bathing suits, sunglasses, sunscreen.
Pekala, cankurtaran yeleği, havlu, güneş gözlüğü, güneş kremi aldık.
Now, change the towels and polish the good silverware, one by one.
- Hadi temiz havlular koy, gümüş takımları cilala.
I took the towels.
Temiz havlular.
"I took the towels."
"Temiz havlular."
Uh, towels are in this chest. Aspirin's in the bathroom.
Havlular bu sandıkta.
Do we need towels?
Havlu lazım olacak mı?
There's, uh, plenty of towels in the bathroom.
Banyoda birkaç havlu olacaktı.
And bring me some paper towels.
Bana da bir kağıt havlu getir.
Hot towels, sharp blade and a steady hand.
Ilık bir ten, keskin bir ustura ve sabit bir el.
Well, if you need towels or sheets or - - [electronic beeping ]... Or... Ice, Or anything - - anything at all... [ beeping continues]... Ring my bell for assistance.
Havlu, çarşaf buz ya da herhangi bir şey isterseniz zili çalmanız yeter.
Get her some towels.
Öyle durma geri zekalı!
I dry towels on it. - Oh, so it's like an endurance thing?
- Uzun sürmüyor o zaman?