Townshend traducir turco
87 traducción paralela
The new Townshend Taxes are worse than the old Stamp Act.
Yeni Townshend Vergileri eski Damga Yasası'ndan daha kötü.
Your bill of sale, sealed with the Lord Townshend's stamps affixed.
Satış faturanız, Lord Townshend'in damgasıyla mühürlenmiş.
Pete Townshend.
Pete Townshend.
Maybe Pete Townshend, but that's okay.
Pete Townshend hariç, ama önemli değil.
I said, "Well, not if I'm gonna be Pete Townshend."
Ben de onu dinlemezdim. Ben de "Pete Townshend gibi olacaksam, çekilmem" derdim.
I'm like pete townshend, man.
Ben Pete Townshend gibiyim.
Pete townshend's Really been inspiring me as a songwriter.
Pete Townshend söz yazarlığımda bana çok ilham veriyor.
I'm pete townshend!
Ben Pete Townshend'im!
All right, townshend! whoo!
Pekala Townshend!
By May 1915, a British division, under Major-General Sir Charles Townshend, was advancing up the Tigris through Iraq, then part of the Ottoman Empire.
Mayıs 1915'de Tümgeneral Sir Charles Townshend komutasındaki İngiliz tümeni Osmanlı İmparatorluğu toprağı olan Irak'ta Dicle'ye doğru ilerliyordu.
Townshend was optimistic they'd all be rescued within days.
Townshend birkaç gün içinde hepsinin kurtarılacağı konusunda iyimserdi.
Hundreds of British soldiers died, trying to save Townshend's garrison.
Townshends'in garnizonunu savunmaya çalışırken yüzlerce İngiliz askeri öldü.
General Townshend has issued a communiqué to us.
General Townshend resmi bir bildiri yayınladı.
General Townshend offered to me one million English pounds for the freedom of the English Army.
General Townshend, İngiliz ordusunun serbest bırakılması için 1 milyon ingiliz poundu önerdi.
Finally on the 29th of April 1916, after 146 days of siege, Townshend surrendered.
Nihayet 29 Nisan 1916'da kuşatmanın 146. gününde Townshend teslim oldu.
Townshend sailed off to a comfortable captivity in Constantinople.
Townshend, İstanbul'daki konforlu esaretine doğru yola çıktı.
I see you're on the nephrology service with Doctor Townshend this month.
Duyduğuma göre bu hafta, Doctor Townshend ile birlikte, nefroloji servisindeymişsin.
Doctor Townshend is like the anti-Kelso.
Doctor Townshend, anti-Kelso gibidir.
Sir, Dr Townshend was telling me you have some great stories about the hospital.
Efendim, Dr. Townshend'in dediğine göre hastane hakkında harika hikâyeleriniz varmış.
This sucks, but as bad as I feel, Dr Townshend feels even worse for making me do the procedure.
Bu berbat bir şey, ben ne kadar kötü hissetsem de, Dr. Townshend prosedürü bana yaptırdığı için daha berbat hissediyordur.
And secondly, I feel I made that mistake because Dr Townshend forced me to perform a procedure that is unsafe and outdated.
İkincisi, hata yaptım çünkü Dr. Townshend beni eski ve tehlikeli bir prosedür yapmaya zorladı.
I wanna go deaf, like Pete Townshend.
Pete Townshend gibi sağır olmak istiyorum.
For your information, Pete Townshend, at one point, almost quit The Who, and if he had, he would have ended up in this group, thus making it Dave Dee, Dozy, Beaky, Mick, Tich, and Pete.
Bilgin olsun diye söylüyorum. Pete Townshend The Who grubundan ayrılıp bu gruba katılcaktı ki bu da grubun adını Dave Dee, Dozy, Beaky, Mick, Tich ve Pete yapacaktı.
Pete Townshend, at one point, almost quit The Who, and if he had, he would have ended up in this group thus making it Dave Dee, Dozy, Beaky, Mitch, Tich and Pete.
Pete Townshend, bir keresinde The Who'dan ayrılıp bu gruba geçecekti. Kendilerine Dave Dee, Dozy, Beaky, Mick, Tich ve Pete adını vereceklerdi.
TOWNSHEND : Towards the end of the war, everything was secret.
Savaşın sonuna doğru her şey bir sırdı.
One was, "Speer's been captured," and the other was, "It's a boy, Mr. Townshend."
Birinde "Speer yakalandı" yazıyormuş, diğerinde de, "Oğlunuz oldu Bay Townshend."
TOWNSHEND : He made his own first bass with his own hands, you know.
İlk bas gitarını kendi elleriyle yapmıştı.
TOWNSHEND : When I first met Roger, he was one of the most powerful, charismatic and, literally, powerful men I'd ever come across.
Roger'la tanıştığımda, karşılaştığım en güçlü, karizmatik ve kelimenin tam anlamıyla güçlü biri olduğunu düşündüm.
TOWNSHEND : He clearly had tremendous esteem issue problems.
Kesinlikle çok büyük kişilik sorunları vardı.
TOWNSHEND : Gustav Metzger came to my college to do lectures.
Gustav Metzger ders vermek üzere bizim üniversiteye geldi.
And you could see that Townshend as a writer had a huge potential.
Townshend'in yazar olarak büyük bir potansiyeli olduğunu görebiliyordunuz.
TOWNSHEND : Roger's got a story about the stutter.
Roger'ın kekelemeyle ilgili bir öyküsü var.
TOWNSHEND : We're talking about very, very early days here.
Çok erken bir dönemden bahsediyoruz burada.
TOWNSHEND : You know, it used to feel to me that the band was doomed.
Bana sanki grup lanetlenmiş gibi gelirdi.
TOWNSHEND : Roger talks now very romantically about those days, like it was some kind of magic.
Roger şimdi o günlerden romantik bir şekilde bahsediyor, sanki bir sihirmiş gibi.
You know, once I get used to sort of... TOWNSHEND :
Yani bir kere alışınca...
He's only late TOWNSHEND :
Kocan biraz gecikti işte
TOWNSHEND : Jimi was out of his brain on acid and wouldn't discuss who would go on first.
Jimi'nin aldığı asit yüzünden aklı başında değildi ve konuşmuyordu.
TOWNSHEND : We made the house stand up and roar and scream and shout.
Salon ayağa kalktı, gürlemeye, bağırıp çağırmaya başladılar.
TOWNSHEND : After Monterey Pop, I became very disturbed about acid.
Monterey Pop Festivali'nden sonra asit beni çok rahatsız etmeye başladı.
And he gave me a book called The God-Man, about this guy called Meher Baba. TOWNSHEND :
Meher Baba'nın Hayatı ve Eseri Öğretisinin Yorumuyla Birlikte
TOWNSHEND : To the sincere seeker after truth, experimentation with drugs may well open doors, but continued use will lead to madness, death and insanity.
Samimi bir hakikat arayıcısı için uyuşturucuyla deneyler yapmak bazı kapıları açabilir, ama sürekli uyuşturucu kullanımı deliliğe, ölüme ve bunamaya götürür.
TOWNSHEND : We had all these fucking lies we grew up with.
Hepimiz bir sürü kahrolası yalanla büyüdük.
TOWNSHEND : Roger suddenly decided that he would be Tommy.
Roger birdenbire Tommy olmaya karar verdi.
TOWNSHEND : Roger suddenly became this different kind of singer.
Roger birdenbire çok farklı bir şarkıcı oluverdi.
TOWNSHEND : Roger became Tommy, became this figure, then it equalized.
Roger artık Tommy oldu, bu karaktere dönüştü, sonra her şey eşitlendi.
TOWNSHEND : What happened on Quadrophenia was is that I had absolute control, and everybody involved in it was like my puppet.
Quadrophenia'da olan şey şuydu, ben mutlak kontrole sahiptim ve gösterideki diğerleri benim kuklam gibiydi.
TOWNSHEND : Keith and John together were a dangerous double act.
Keith ve John birlikte tehlikeli bir çifte gösteri yapıyorlardı.
TOWNSHEND : I met John at Acton County Grammar School.
John'la Acton İlçesi Gramer Okulu'nda tanıştım.
TOWNSHEND :
John Entwistle Amerika'da plak çıkaran,
TOWNSHEND :
Bir süre uzaklaştım ve şunu düşündüm :