Trail traducir turco
6,150 traducción paralela
Everyone's eyes should stay at a specific vector - - angle - - on either side of the trail.
Herkesin gözleri belirli bir vektör de kalmalı yani açıda. Yolun her iki tarafındaki.
I'm someone who's trying to start over, and then suddenly, you and Enzo show up, and now I have hunters on my trail and a brand-new vampire who wants to kill me and everyone else in her path,
Yeniden başlamaya çalışan biri oldum. Sonra birden sen ve Enzo geldiniz. Şimdi peşimdeki vampir avcılarının yanında beni ve önüne çıkan herkesi öldürmek isteyen yeni bir vampir var.
This, here, is Hannah's blood trail.
Hannah'ın kan izi burada.
We wanted to set up camp near Deer Stream trail head. Well, that's easy to miss. Can't seem to find it.
Kamp yerine gitmeye çalışıyoruz ama bir türlü bulamadık.
This trail of gore leads to here.
Kan izleri buraya çıkıyor.
We can't leave a trail.
İz bırakamayız.
You're a monster, a murderer, a trail of death wherever you go.
Sen bir canavar, bir katil gittiği her yere ölüm götüren birisin.
Look, if I look into Eric's murder and the trail leads back to Christopher Carlucci, so be it.
Eğer Eric'in katilini araştırmada olay yine Christopher Carlucci'ye dönerse, tamam.
So no money trail.
Yani izini sürecek para yok.
You were leaving a trail of bodies because you can't keep it together.
Kendine hakim olamadığın için ardında cesetler bırakıyorsun.
What's off in that direction? The summit trail in about 10 miles.
- 15 km sonra zirveye çıkan yol var.
That's the trail going to the apartment where we found him.
Onu bulduğumuz evi gösteriyor harita.
So, now, the killer wants to get us off his trail, so, he finds a patsy.
Yani, şimdi, katil istiyor onun peşini bizi almak için, yani, o bir yol bulur.
No shoe prints, no blood trail.
Kan izi ya da ayakkabı izi yok.
Oil trail could be very helpful.
Yağ izi çok yardımcı olabilir.
Trail of oil going off in this direction.
Yağ izi bu yöne doğru gidiyor.
Trying to replicate the blood trail?
Kan izlerini mi tekrarlamaya çalışıyorsun?
The blood trail was not made by a billiard ball.
Kan izini bilardo topu yapmamış.
You left a trail of blood in the driveway.
Yolda kan izleri bırakmışsın.
Other than the fake passport, There's no paper trail to follow on colin cavendish.
Sahte pasaport dışında Colin Cavendish'le ilgili elimizde bir şey yok.
I found a blood trail, and I think a victim may have wandered off.
Kan izleri buldum, sanırım yaralı bir yerlere sürüklemiş kendini.
I've got some associates who have created a trail which will strongly suggest that Mo is a cyber-terrorist I became aware of whilst working for, um... queen and country.
Bazi dostlarim iz olusturdular Mo'yu gostererek onerebilecek bir siber terorist benim bilgim disinda kralice ve ulke adina... calisan.
Don't suppose you got a giant boot We can drop on that snail trail.
Herhalde yanında şu salyangozu ezecek devasa bir bot yoktur.
Guy left a trail.
Adam iz bırakmış resmen.
Then please find the trail.
- Lütfen izini bulun o zaman.
We're sure the money trail will be wide and easy to follow.
Eminiz ki para trafiği geniş ve bulması kolay olacak.
Why not just drop the Phantom into our trail and let the Imperials chase after their tracker?
Neden Phantom'u kuyruğumuzdan atıp imparatorluğun onu takip etmesini beklemiyoruz ki?
The Inquisitor is on our trail, and as long as Ezra and I are on board the Ghost, we're jeopardizing Tseebo's escape.
Cezacı ensemizde ve ben ve Ezra Hayalet'te olduğumuz sürece Tseebo'nun kaçışını tehlikeye atıyoruz.
One time, someone left a trail of potato chips from my gym class to my locker.
Bir keresinde beden dersinde biri, sınıftan dolabıma kadar patates cipslerinden yol yapmıştı.
All right, Mike, hit the trail.
Hadi Mike, vur kementi.
The trail leads to the necropolis. A half a dozen or so made it inside.
- İzler mezarlığı gösteriyor, en az altı kişi içeri girmiş.
THERE IS A GALAXY CALLED SAGITTARIUS WHICH HAS LEFT A HUGE TRAIL OF STARS AROUND THE MILKY WAY
Sagittarius adında bir galaksi samanyolu etrafında yıldızlardan oluşan büyük bir iz bıraktı.
It'll be 16.3 miles across the trail.
Yolumuz sınır boyunca 16.3 mil olacak.
His body was discovered... This morning at 8 : 30 on this... This isolated logging trail.
Cesedi bu sabah... 8 : 30 civarında bu ıssız koşu alanında bulundu.
There's no paper trail.
Geçmiş kaydı yok.
They picked up his trail through credit card transactions, - but they lost it in Virginia.
Kredi kartı işlemlerinin izini bulmuşlardı ama Virginia'da kaybettiler.
Our trackers lost his trail in Virginia.
İzciler izini Virginia'da kaybetmişler.
Yeah, I've carried this one on several sections of the trail myself.
Evet, kendi yürüyüşlerimin birkaçında bunu kullanmıştım.
I see what you're thinking, but out on the trail, you're gonna thank me.
Şu an aklından geçenleri tahmin ediyorum, ama yürüyüşe çıktığında teşekkür edeceksin.
Bill, you know you can see the whole trail online in less than four minutes?
Bill, yürüyüş yapacağın yolları internet üzerinden 4 dakikada görebilirsin.
Hey, Doug told me about this Appalachian Trail deal of yours.
Doug bana şu Appalachian Patikası hakkındaki planlarından bahsetti.
Hey, you know, everyone thinks we're going to go onto that trail and quit after a week, like most people do.
Herkes bu patikaya çıktıktan bir hafta sonra birçok kişinin yaptığı gibi cayacağımızı düşünüyor.
He came off the Trail.
Patikadan geliyordu.
Well, they say the Appalachian Trail is like life.
Appalachian Patikası'nı hayata benzetirler.
Also, if I walked with someone else, I'd have to watch them make, you know, mistake after mistake after mistake, and I'd go crazy, and then I'd not be sane on the trail, you know?
Ayrıca biriyle yürüyeceğim zaman sürekli hata üstüne hata yapmalarını izlemek zorunda kalıyorum ve kafayı yiyorum, ve patikada aklım başımda olmuyor, anlıyor musunuz?
This is the trail.
Bu patika.
You want to drive the Appalachian Trail?
Appalachian Patikası'na arabayla mı gideceksin?
Pick up the trail a little further north.
Patikanın biraz daha kuzeyine gideceğiz.
You have no chance of finishing this trail.
Bu patikayı bitirme şansın yok.
As far as I'm concerned, we walked the Appalachian Trail.
Beni ilgilendiren asıl nokta, Appalachian Patikası'nda yürümemizdir.
There's always a trail.
Her zaman izi vardır.