Transition traducir turco
1,264 traducción paralela
There was Woody Guthrie, transition to Pete Seeger... who carried on Woody's tradition.
Woody Guthrie vardı, sonra Woody'nin geleneğini... devam ettiren Pete Seeger'a geçildi.
We are presently in the throes of a great transition in humankind's affairs.
Şu an insanoğlunun geçirdiği büyük değişimin sancılarını çekiyoruz.
So many mothers are having difficulty with this transition.
- Bir sürü anne bu uyum safhasında zorlanırlar.
Cruz, when you're in the game in transition, take that jumper you love.
Cruz, oyuna girdiğin zaman istediğin adamı tut.
But it is within your power to save many lives by facilitating the process of transition, by negotiating the terms of the surrender of Old Town.
Fakat bir çok hayat kurtarmak senin elinde. Bunu, eski kentin teslim edilmesine dair yapılacak anlaşmanın şartlarını belirleyerek yapabiliriz.
You're real feminine, you know, which is good for me... because that would be a simple sort of transition.
Gayet efeminensin. Bana gayet uygun. Çünkü bu bir çeşit geçiş olacak.
Nice transition, Dad.
Güzel geçiş, baba.
- I want to make sure the transition is smooth.
Sadece değişmenin düzgün bir şekilde yapılacağından emin olmak istiyorum.
- Our systems are in a transition state that require my constant attention. - For God's sake, Erin...
Allah aşkına, Erin...
- He said you're in a period of transition.
- Roberts böyle mi söyledi? - Bir tür geçiş döneminde olduğunu söyledi.
I had to go through the same transition.
Aynı dönüşümden ben de geçmek zorunda kalmıştım.
Try it after Rebecca. It's not as good a transition as going from Rebecca to Linda Marie.
- Rebecca'dan Linda Marie'ye geçmek kadar güzel olmaz.
You just made a completely seamless transition from anger to bargaining.
Öfkeyle pazarlık arasında sorunsuz bir geçiş yaptın.
I'll do whatever I can to ease the transition for whoever he chooses.
Kimi seçerse, sıkıntısını hafifletmek için elimden geleni yapacağım.
Just neighbors reaching out to neighbors, trying to help them transition.
Sadece komşunun komşusuna, yardım etmesi gibi.
Transition to what?
Ne yardımı?
Just a few compulsory guidelines to help people make the transition.
Geçiş sürecinde insanlara yardımcı olmak için birkaç zorunlu prensip
- David needs to push the transition meeting.
- David devir toplantısını erkene almak istiyor.
Well, we can tell the bosses we had our transition meeting.
Patronlara devir teslim törenini yaptığımızı söyleyebiliriz.
George and I are in transition mode.
George ile geçiş dönemindeyiz.
It should transition seamlessly.
Muntazam biçimde geçiş yapmalı.
In a few seconds, I'll be 1 8, so it's like a huge transition in a matter of seconds.
Birkaç saniye içinde, 18 olacağım, yani birkaç saniye içinde büyük bie değişim olacak.
A moment of transition symbolized by the arrival of a new member of the Auschwitz medical staff.
Bu safhaya geçişin simgesi Auschwitz tıbbi personeline katılan yeni bir üyenin kampa gelmesi olmuştur.
I'm on his service this week, and during this transition, he needed a little more help on the administrative side.
Bu hafta onun servisindeyim ve bu süre içerisinde yönetimle ilgili daha çok yardıma ihtiyacı var.
After they killed Manny, they thought the transition would go smooth, but they didn't bank on us.
Manny'i öldürdükten sonra işlerin yoluna gireceğini düşündüler. Ama bizi hesaba katmadılar.
It's a pivotal moment when she makes the transition from victim to heroine.
Kurbandan kahramana dönüştüğü çok önemli bir an.
Look, you transition across what's known as the Wheeler Boundary, all right?
Bak, Wheeler Boundary diye bilinen şeyden karşıya geçiyorsun, tamam mı?
- I'll show you a transition.
- Sana bir geçiş göstereyim.
- And the spin at the transition.
- Ve geçişteki dönüşle.
( mild laughter ) This week Tom Dobbs'presidential transition team briefed him on day-to-day activities in the Oval Office.
Bu hafta Tom Dobbs başkanlık konutundaki çalışanlarıyla tanışarak onlardan bilgiler aldı.
You guaranteed me a no-hassle transition.
Bana aksiliğin olmayacağına söz vermiştin.
Until we transition, we need everyone here functioning.
Değişime hazır olana kadar, buradaki her şeyin işlevsel kalmasına ihtiyacımız var.
Neither of us wants this transition to interfere with ongoing protocols, so let's just keep it between us, at least until this crisis plays out.
Ve, ikimizin de bu devam eden değişime müdahale etmek istemeyeceğini biliyorum. Bu yüzden aramızda kalsın. En azından bu kriz sona erene kadar.
She'd like the transition to go as smoothly as possible.
Geçişin olabildiğince yumuşak olmasını istedi.
So I decided a transition.
Ben de karar verdim.
Helena Peabody could've paid for my entire transition... what she pisses away in like a day!
Helena Peabody karşılayabilirdi her gün saçıyor o kadarını!
Miss Mancuso had access to the Montecito's financial records... even prior to the official transition between her regime and Mr. Brunson's.
Bayan Mancuso'nun finans kayıtlarına giriş yetkisi vardı. ... kendi yönetimi ile Bay Bronson'unki arasındaki resmi geçişten önce bile.
Tommy, whatever you need going forward for the general election, for the transition- -
Tommy, genel seçimlerde, geçiş süreci konusunda, neye ihtiyacın olursa- -
So, how can I help you with the transition?
Geçiş sürecinde size nasıl yardımcı olabilirim?
Ladies and gentlemen, I realise this is sudden, and this has been a very difficult day, but let's cooperate to make this transition as smooth as possible.
Beyler ve bayanlar, bunun ani olduğunun farkındayım... ve bugün zor bir gün oluyor. Ama bu geçişin mümkün olduğunca rahat olması için işbirliği yapalım.
The transition's been tough on everyone.
dönüşüm herkes için zor oldu.
It's a bit of a rough transition but we're getting through it.
CTU'nun İç Güvenlik'e geçişi zor oluyor ama hallediyoruz.
Your chosen track for transition is Ravel's Edam.
Değişim için seçilmiş parça, Ravel'in Bolero'su.
If we wait until peak oil to start making the transition, there will be very serious economic consequences. If we anticipated by 10 years there would be meaningful economic consequences.
Değişim için petrol fiyatlarının yükselmesini beklersek, bunun çok ciddi ekonomik sonuçları olacaktır. 10 yıl önce bile önlem alınsa, ciddi ekonomik sonuçlar doğacaktır.
We knew this wasn't going to be a seamless transition.
Bunun pürüzsüz bir geçiş olmayacağını biliyorduk.
You have to make the transition natural so she can feel comfortable about it.
Doğal bir geçiş evresi yapmalısın, böylece kız da kendini daha rahat hissedebilsin.
The reasoning was that during the next hurricane, if some of the national guard were actually hybrids themselves, that it might make the transition easier for the new people.
Bunun sebebi, bir sonraki kasırgada, güvenlik elemanlarından bir kısmını hibritlerden oluşturmak, ve yeni insanların değişimini onlar için kolaylaştırmaktı.
It was a peaceful transition. Drive!
Çok sakin bir nöbetti.
§ While others made the transition §
§ Diğerleri değişmeye başlamıştı bile §
What would it take to move forward, understanding that where he was at the time and where he is now is a great transition.
Önünüze bakmanız için ne olmalı daha? Eskiden olduğu kişiyle, şimdi olduğu kişi arasındaki değişimi görmelisiniz.
And so, having discovered the American superhero comic books, it was a fairly natural transition.
Bu yüzden, Amerikan süper kahraman çizgi romanlarını keşfettikten sonra oldukça doğal bir geçiş yaşadım.
trans 37
transformers 18
transport 55
translate 75
transcript 84
transfer 53
translation 146
translator 36
transform 20
transportation 42
transformers 18
transport 55
translate 75
transcript 84
transfer 53
translation 146
translator 36
transform 20
transportation 42