Trapped traducir turco
7,876 traducción paralela
I trapped all of us inside it.
Onun içine hepimizi ben sıkıştırdım.
She was trapped.
Sıkışmıştı.
He's trapped!
Pusuya düştü!
Wives and daughters trapped in little boxes stacked side by side in neat little rows with monsters in there torturing them year after year.
Eşler ve çocuklarküçük kutulara sıkıştırılıp, yıllarca onlara işkence eden canavarlar bir arada yaşıyorlar.
I don't want to get trapped with that, I can't bear it, OK?
Böyle kıskaca alınmak istemiyorum. Çekemem, tamam mı?
Shakhti, he trapped between love and money
Shakhti, o aşk ve para arasında sıkışıp kalmış durumda
You're trapped here.
Burada tutsak kaldın.
And then we're trapped in here, so sad and angry and things just have gotten...
Sonra da burda mahsur kaldık, bütün olanlar için çok üzgün ve kızgınım.
- We're trapped.
- Gidecek yerimiz yok.
You trapped me inside it.
Beni içine hapsettin.
All employees are accounted for, but Scooter and Brad are trapped on the roof.
Tüm personelin durumu iyi ama Scooter'la Brad çatıda kaldı.
He's trapped in the bowels of this place.
Bu yerin bağırsaklarında hapsoldu.
He's probably gonna set fire to the building with us trapped inside, smoke us out.
Muhtemelen binayı ateşe verip bizi ortaya çıkaracak.
The city is sealed. We're trapped.
Kapana kısıldık.
Well, we can't just sit here trapped on the canal.
Burada kanalda hapsolmuş halde bekleyemeyiz.
That would mean that for a year, Jane was trapped in her body, listening to other people's lives, their stories, totally unable to respond.
Bu da demektir ki Jane tam bir yıI boyunca, hiç bir tepki veremeden, diğer insanların hayat hikayelerini dinledi.
Those poor boys must be terrified, Trapped by violent men, Not knowing if they're going to die.
O zavallı çocuklar dehşet içinde olmalılar, vahşi adamlar tarafından rehin alındılar, yaşayıp yaşamayacaklarını bile bilmiyorlar.
I feel so trapped in here sometimes.
Bazen burada kapana kısılmışım gibi hissediyorum.
We had Alex trapped, but then Michael showed up and they escaped.
Alex'i tuzağa düşürmüştük ama Michael ortaya çıktı ve kaçtılar.
Spencer, Sara was trapped for over two years.
Spencer, Sara iki yıl kapalı tutuldu.
So do you think that it's possible or could there be a chance that there was another girl that was trapped down there?
O yüzden sence aşağıya kapatılmış başka bir kız olabilir mi?
I think that everyone that was trapped in that place escaped, Spencer.
Oraya kapatılmış herkes kurtarıldı, Spencer.
She's still trapped in a nightmare.
Hayatı hala bir kabus.
And that night, she was supposed to keep Mona busy while I trapped the girls.
Ve o gece, Mona'yı meşgul tutacaktı. ... kızları tuzağa düşürdüğüm zaman.
This experimental battle armor formed around me, and I'm trapped in here.
Bu deneysel savaş zırhı beni kapladı ve içinde sıkışıp kaldım.
Ultron trapped in a jar?
Ultron bir kavanoza mı hapsoldu?
Really? It feels as if we're trapped in some witch's curse for all eternity.
Bir lanetin içinde sonsuza kadar kapana kısılmışım gibi hissediyorum.
The thing is, I'd like to be trapped and, well, I'd better just say it.
Tuzağa düşmüş olmak isterim aslında... Hatta... Neyse direkt söyleyeyim.
Mayday, mayday, I'm trapped on the second floor.
İmdat! 2. katta sıkıştım.
Where he was when Severide got trapped.
- Severide sıkıştığında neredeydi?
Fine, I'm grateful to be trapped in a cheap motel room that smells like urine and insecticide with you two, while I starve, headed back to face a murder charge for a crime I did not commit.
Güzel, minnettarım beni bu ucuz otel odasına tıktınız. Çiş kokan bu odada ikinizle beraber ilaçlanmayı bekliyorum. Açlıktan ölürken, başım işlemediğim bir cinayet suçuyla yeteri kadar belaya girmişken burada oturuyorum.
Joe Sena, father of trapped cop Alex Sena and Julia Sena, on that boat.
Joe Sena. Mahsur kalan polis Alex Sena ve teknede mahsur kalan Julia Sena'nın babası.
- That fog has us trapped here?
- Sis bizi buraya mı hapsetti?
Scared people trying to run realize they're trapped...
Korkup kaçmaya çalışan insanlar burada mahsur kaldıklarını anlar.
I'm a freak now, trapped in a town full of them.
Evet. Bir ucube oldum ve ucubelerle dolu bir kasabada kapana kısılmış durumdayım.
We're all trapped in Haven...
Hepimiz Haven'da mahsur kaldık.
We're trapped.
Kapana kısıldık.
To find out, she places him in the arena with a trapped black capped rat that he's never met before.
Bunu öğrenmek için beyaz fareyi daha önce görmediği siyahlı farenin yanına koyuyor.
- Her husband's still trapped in the car.
- Kocası hala arabanın içinde.
Gem hates feeling trapped, so I'm not sure a resort's really our kind...
Gem zorlamadan nefret eder, yazlık bir mekanın bizim tarzımız...
It would only be desperate if you were trapped in this marriage with Anna, and completely in love with the woman across the street.
Anna ile o evliliğe takılıp kalman ve karşı komşuna aşık olman asıl çaresizlik olurdu.
There's no point staying in something if it's bad, if you're trapped.
Birine tutsak olup böyle kötü bir hayat yaşamanın hiç gereği yok.
He's trapped, he's desperate.
Kapana kısıldı, çaresiz durumda.
Buddha, old boy, you trapped me for 500 years, wasn't that enough?
Ru Lai, seni yaşlı gerzek! Ben 500 yıl boyunca sizin tarafınızdan burada hapsedildim. Bu yeterli değil mi?
Otherwise I feel like I'm gonna trapped here.
Aksi halde kendimi burada kapana kısılmış gibi hissediyorum.
You thought Simmons was trapped inside the monolith, but every instrument scan showed the stone was solid all the way through.
Simmons'ın Monolit'in içinde kapalı kaldığını sandın. Ama bütün taramalar taşın katı olduğunu gösterdi.
I am the son she left behind, the one he trapped here with him... .. until finally..... after years of searching... .. his father's debt to me will be paid, his soul released..... and I will go home.
Arkasında bıraktığı oğluyum, onunla burada kapana kısılan biri en sonuna kadar yıllarca süren aramanın sonunda babasının bana ödeyeceği borcu var, ruhu serbest bırakıldı ve eve gideceğim.
It'll be good for the hotels and bars if they get trapped
Burada sıkışıp kalırlarsa oteller ve barlar için iyi olur.
Aren't they trapped because of the weather?
Havadan dolayı tıkalı kalmadılar mı?
[cheering ] [ alarm blares ] [ female dispatcher] truck 81, squad 3, ambulance 61, Battalion 25, person trapped.
Kamyon 81, Manga 3, Ambulans 61 Tabur 25, asılı kalmış bir kişi.
By the time the night was through, they gave me all the furs they trapped that season in exchange for two dull axes and a moth-eaten blanket.
Akşam olduğunda o sezon yaptıkları... . ... tüm kürkleri bana..