Treason traducir turco
2,033 traducción paralela
Jor-El you stand before the ruling council charged with treason.
Jor-El. Şu anda Konsey'in karşısında vatana ihanet suçu ile bulunuyorsun.
The punishment for treason is death.
Vatana ihanetin cezası ölümdür.
Fraud, theft, high treason.
Hile, hırsızlık, vatana ihanet.
Only a mad man hears the truth as treason.
Sadece deli bir adam bunu vatana ihanet olarak sayar.
The next person to insult Queen Catrina will be charged with treason and beheaded according to the laws of the land.
Kraliçe Catrina'ya hakaret edecek bir sonraki kişi vatana ihanetten yargılanacak ve kanunlar dâhilinde boynu vurulacak.
I risk being accused of high treason.
Vatana ihanetle suçlanma tehlikem var.
Three members have accused you of treason
Parlamento grubundan üç üye senin hain olduğunu söylemiş.
Special Branch will investigate if he has committed acts of treason
Vatana ihanette bulunmuş mudur Özel Birim tarafından soruşturulacaktır.
Then I find you guilty of treason.
Ben de seni vatana ihanetten suçlu buluyorum.
I'll be arresting you for treason.
Vatana ihanetten tutuklusunuz.
A nation can survive its fools, and even the ambitious. But it cannot survive treason from within.
Bir ulus hatalara ve hırslara sahip olsa bile yaşayabilir ama kendi içinde bir ihanet varsa yaşayamaz
I would shoot them for treason.
Vatan hainliğinden öldürülmelerini istiyorum.
The accused has committed high treason against the Coven.
Zanlı topluma karşı ağır ihanet suçu işlemiştir.
NEGATIVITY IS TREASON.
Olumsuz düşünen haindir.
With my treason, I took vengeance upon you, her, and myself....
İhanetimle ; senden, Lena'dan ve kendimden intikamımı almıştım.
Millicent Pebmarsh, I am Leftenant Race of the Royal Navy and I am arresting you under suspicion of high treason.
Millicent Pebmarsh, ben Kraliyet Donanmasından Teğmen Race. Sizi vatana ihanet kuşkusuyla tutukluyorum.
I am taking you into custody on the charge of treason.
Vatana ihanet suçu ile sizi göz altına alıyorum.
This doesn't become, you know... treason. Or whatever they're gonna call it when this thing is through.
Bu, bir ihanet olacağından değil veya bu iş ilerledikçe adına her ne diyeceklerse.
The admiral is charged with treason, desertion, giving aid and comfort to the enemy, and gross dereliction of duty.
Amiral, vatan hainliği halkını terk etmek düşmana yardım ve yataklık etmek ve görevi ihmalkârlıktan suçlanıyor.
You are charged with treason... by who?
Vatan hainliği ile suçlanıyorsunuz... Kimin tarafından?
We wanna try Boomer for treason.
Boomer'ı ihanetten yargılamak istiyoruz.
You will all be charged with treason.
Hepiniz vatana ihanetle suçlanacaksınız.
and had been jailed for eight years for involving in Detective Dee's treason.
Dedektif Dee'nin ihanet davasına karıştığım için sekiz sene hapis yattım.
Treason?
İhanet ha?
A dork like you in treason?
Senin gibi bir ahmak ihanete bulaşsın ha?
8 years ago, Dee opposed your regency and was jailed for treason.
8 sene evvel, Dee saltanat naipliğinize karşı çıktı ve vatan hainliği suçuyla hapsedildi.
Years ago when I opposed your regency, I had already been accused of treason.
Yıllar evvel saltanat vekilliğinize karşı geldiğimde zaten vatana ihanetle suçlanmıştım.
As a Christian know only too well what treason is.
Bir Hristiyan olarak ihanetin ne demek olduğunu bilirsin.
- That is treason!
- Bu ihanettir.
-... border dangerously close to treason.
-... sayılabilecek durumdaydı. - Yani?
Disobeying orders is treason, soldier.
Emirlere karşı gelmek ihanettir asker.
You're considering treason!
Ihanet düşünüyorsanız!
( Reinhold ) original thinking of Karl equated to treason.
Karl'ın planı açıkça ihanetti.
Fourth to kill those who commit treason
Dördüncüsü, ihanet suçu işleyenler için.
In it is solid proof of his treason
İçinde ihanetinin sağlam bir kanıtı var.
Jinyiwei Qing long is on arrest for treason
Jinyiwei Qinglong vatan hainliğinden aranıyor.
I want you to know, Tarin, that I don't believe you are guilty of treason.
Tarin, bilmeni istiyorum ki ihanet ettiğine inanmak istemiyorum.
The charge is treason, it carries the death penalty... and so help me God, I'll throw the switch myself.
İhanetle suçlanacaksın. Cezası idam olacak ve yemin ederim ki, ipini ben çekeceğim.
You will beg forgiveness for your treason, and you will renounce the peace agreement.
Hainliğinin affedilmesi için yalvaracaksın ve barış anlaşmasını fes edeceksin.
The time has come for this criminal to pay for his treason.
Yaptığı hainliğin hesabını verme zamanı geldi.
Desecration of the blood or treason against your regent?
Kana saygısızlık ve krala ihanet ha?
You realize, of course, you're committing treason throwing your queen under the bus as you are.
Fark etmiş olacaksınız ki kraliçenizi kurban ederek ihanet suçu işlemiş oluyorsunuz.
How dare you speak such treason!
Ne cüretle böyle haince konuşursun?
That Rebecca girl she had this whole litany of transgressions Blasphemy, sedition, treason
Neyse... şu Rebecca bir dizi günah işlemişti.
You have indeed proved your loyalty against your father's treason.
Babanın ihanetine rağmen ülkene bağlılığını kanıtladın.
Let me remind you, Prior Philip, this is a trial for murder, not treason.
- Asıl ben sana hatırlatayım Philip... - Bu dava cinayet davasıdır ihanet değil.
If he's revealing these codes, he's committing high treason.
Eğer bu kodları açığa çıkarıyorsa, vatana ihanetten yargılanacak.
Casey committed treason. And he's still refusing to talk.
Ve hâlâ konuşmuyor.
If we do this, and if we get caught, we're gonna be tried for treason, and you're gonna lose everything and you're never going to get a chance to be a real spy.
Bunu yaparken yakalanırsak biz de vatana ihanetten suçlanırız. Her şeyini kaybedersin ve gerçek bir ajan olma şansın kalmaz.
Impersonating two is an act of treason.
İki'yi taklit etme, bir hainlik hareketidir.
Evidence of treason.
İhanetin kanıtı.