English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ T ] / Treetops

Treetops traducir turco

94 traducción paralela
A well-bred English girl living in the treetops...
Soylu bir İngiliz kızı, ağaç tepelerinde...
You should reach a clearing when the sun is at the treetops.
Güneş ağaçların tepesine vardığında açıklığa ulaşırsınız.
♪ W here the treetops glisten ♪
"Ağaç tepelerinde parlayan"
Where the treetops glisten.
Ağaç tepelerinin parladığı yerde.
♪ W here the treetops glisten ♪
"Ağaç tepelerinin parladığı yerde"
♪ W here the treetops glisten ♪
Orada ağaç tepeleri ışıldar
Did you feel an electric spark from your head right down to your toes... that swept over you like a hurricane and threw you to the ground... but you bounced up again and floated over the treetops?
Seni tepeden tırnağa geçen ve bir fırtına gibi savurup sonra da fırlatıp atan ama senin tekrardan zıplayıp ağaç tepesine konmanı sağlayan o kıvılcımı hissettin mi?
It brings the sky right down to the treetops.
Gökyüzünü ağaçların tepesinden aşağı getiriyor.
Look! Those treetops there. They do not bend with the wind.
Bak, şuradaki ağacın üst dalları rüzgarda bükülmüyor.
We'll put you up in the little pavilion... where you'll be sleeping practically in the treetops.
Sizi küçük köşke yerleştireceğiz... böylece ağaç tepesinde uyuyabileceksiniz.
Sudden crosswind hit us, swept us over the treetops... ... scattered us all over the place.
Ani bir rüzgar bizi sürükleyip dört bir yana dağıttı.
Muldoon and MacDanial, in those choppers fly low over the treetops and hope to draw V. C. Gunfire.
Muldoon ve MacDanial, şu helikopterlerde ağaçların üstünden alçaktan uçuyorlar ve ümit ediyorum ki Vietkongla beraberliği yakalayacağız.
There'll be pork in the treetops come morning!
Gün ışıdığında o kavak dallarında balıkların koktuğunu göreceksin!
The weather was sitting right on the treetops, and we couldn't pick up any of their moving troops from the air.
Sis ağaçların tepesinden kalkmıyordu ve onları havadan bombalayamıyorduk.
But there was then, as there is now, a regular traffic between the treetops.
Ama şimdi olduğu gibi o zamanlarda da ağaç tepeleri arasında bir trafik vardı.
Just as I hit the treetops, I discovered the meaning of life.
Ağaçlara çarptığımda hayatın anlamını çözdüm.
- A giant spider from the treetops.
Büyük bir yonca örümceği.
We are coming cocked for treetops.
Ağaç seviyesinde, atışa hazır durumda geliyoruz.
Riding at 150 knots through the treetops... is like having your ass strapped to the nose of a bullet.
Ağaç tepelerinin arasından 150 deniz mili hızıyla uçmak... bir merminin ucuna bağlanmış kıça sahip olmak gibidir.
... There are over 28000 species of plants that actually live out their entire lives up here in the treetops.
Aslında tüm yaşamlarını burada, ağaç tepelerinde devam ettiren 28,000'in üzerinde tür var.
You always managed to sit at a desk where you could watch... the movements ofthe treetops, the birds and the clouds.
Ağaçların tepelerinin, kuşların ve bulutların hareketlerini... seyredebileceğin bir sıraya otururdun hep.
Everybody likes Denny's. - Where those treetops
Herkes burayı sever.
The air currents beneath my wings the exhilaration of soaring above the treetops.
Kanatlarımın altındaki hava akıntısı,... ağaç tepelerinin üzerinde süzülmenin keyfi.
Except, even if you climb to the treetops... it's impossible to catch the candy floss.
Ağaçların tepelerine tırmansan bile pamuk helvasını yakalamak imkansızdı.
As I hit the treetops I discovered the meaning of life.
Ağaçlara çarptığımda hayatın anlamını çözdüm.
You can see every star in the sky through the treetops.
Her yıldızı, gökyüzünü görebilirdin.
A stray Fokker came over the treetops... and dropped an incendiary on the mess tent.
Ağaçların üzerinden bir top geldi ve çadırın üzerine düştü.
Where the treetops glisten
Ağaçların parladığı
I was reading about a Trappist monastery in the Amazon that they somehow built into the treetops.
Amazon'da Trappist manastırı varmış. Ağaçların tepesindeymiş.
In Vietnam we used to fly night sorties ten feet above the treetops.
Ağaçların üç metre tepesinden.
... so they exploded in the treetops. The soldiers got shrapnel...
Şarapnellerden sadece askerler değil ağaçlar da nasibini aldı.
The verdant treetops.
Yemyeşil ağaçlar.
Clambering about in the treetops is a perilous business.
Ağaç tepelerine tırmanmak tehlikeli bir iştir.
We'll come in through the treetops. Only 20 minutes.
Havadan saldırırız ve sadece 20 dakika kalırız.
The good news is this bug lives in Central American forest treetops, so I get a ride in a crane.
İyi haber ise, bu böcek sadece Orta Amerika ormanlarının ağaç tepelerinde yaşar, bu yüzden, bir kreyne bindim.
They live in colonies at the base of trees but mainly feed on flowers and nectar high up in the treetops.
Ağaçların dibinde kolonilerde yaşarlar ancak, çoğunlukla ağaç tepelerindeki çiçeklerle ve nektarlarla beslenirler.
- We're too close to the treetops.
- Ağaç tepelerine çok yaklaştık.
- I don't care about the treetops!
- Ağaçların tepeleri umurumda değil!
There's another way of getting around in the treetops.
Ağaçların tepelerinde dolaşmanın bir başka yolu daha vardır.
Few other hunting animals can match a fossa for speed through the treetops, and few can descend head-first like this.
Çok az avcı hayvan, ağaçların tepesinde fosanın hızına ulaşabilir çok azı onun gibi baş aşağı inebilir.
Really good for you is like singing from the treetops.
Desenize çifte kumrular gibisiniz.
Her beautifully patterned fur is like her cloak of invisibility, but one creature in the treetops always sees through her disguise.
Mükemmel güzellikteki kürkü görünmezliğini sağlayan bir pelerin, Fakat ağaçların üzerinde olan bir canlı onu gizlense de görebilir.
The young bear has only a limited time to enjoy himself up in the treetops.
Bu ise balık yetiştiriciliği ya da kültür balıkçılığı. Şimdiden muazzam miktarlarda balık üretiliyor.
They can't see us through the treetops.
Ağaç tepelerinden bizi göremezler.
Chittering monkey, in the spring he climbs treetops, and thinks himself tall.
Geveze maymun ilkbaharda ağaçların tepelerine tırmanır ve kendini uzun boylu sanır.
And if you live in the treetops there's perhaps no better way of staking your claim to a territory, than this.
Ve ağaç tepesinde yaşıyorsanız bir bölgede hak iddia etmenin, bundan iyi yolu yoktur denebilir.
Male gliding leaf frogs leap from the treetops.
Erkek yaprak kurbağası ağaç tepelerinden atlıyor.
In the treetops, the broad leaves rapidly expand to their full size to make the most of summer while it lasts.
Ağaçların tepesindeyse geniş yapraklar hızla büyüyüp serpilir ve sona erene dek, yazdan doyasıya faydalanır.
The prehistoric shape of these trees is rightly famous but few have ever witnessed the baobab's real magic for that happens at night and high in the treetops.
Bu ağaçların tarih öncesi biçimi haklı bir üne sahiptir. Ama çok az insan baobabın gerçek sihrine tanık olmuştur. Çünkü bu, geceleri ve ağacın yüksek zirvesinde gerçekleşir.
Mom is in her nest high in the treetops, and it's her job to lead the way.
İğne yapraklıların aksine yaprakları yenilebilir.
* Where the treetops glisten * And children listen
Oturmalısın. Hey.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]