Truthfulness traducir turco
46 traducción paralela
You will please kiss the Bible in token of your truthfulness.
Doğru söylediğinin göstergesi olarak İncil'i öpmeni istiyorum.
Truthfulness.
Sadakat.
You realise that a life may depend upon the truthfulness of your evidence?
Bir hayatın, ifadenizin gerçekliğine bağlı olduğunun da farkındasınızdır?
Ma'am, only modesty restrains me from telling you that I am widely known for my truthfulness.
Uzun Amerikalı. Bayan, beni bunu size söylemekten ancak alçak gönüllülüğüm alıkoyabilir, açık sözlü biriyimdir.
" One perhaps whose truthfulness You doubt a bit
" Belki bazıları pek sadık değildir
"... cleanliness, abstinence, truthfulness, readiness...
" temizlik, irade, doğruluk, fedakarlıkta bulunmaya...
Then why not wait for actions if by them alone you can judge of the truthfulness of my heart?
Madem kim olduğumuzu sadece yaptıklarımız gösteriyor, beni yaptıklarımla yargılamak için sabredin.
How can I assure you of my truthfulness?
Güvenilirliğimiz konusunda sizi nasıl inandırabiliriz?
She's shown herself to be a pillar of truthfulness.
Kendisini dürüstlük abidesi olarak gösterdi.
But there is a truthfulness in your voice which assures me... that you'll keep my daughter happy.
Ama şu bir gerçek ki, sesin ikna edici. Bu da kızımı mutlu etmeye yetecektir.
Remember your truthfulness is important, Mr. Ginsberg and as a prospective federal employee, I will remind you to answer as honestly as possible.
Muhtemel bir Federal Büro çalışanı için doğruları söylemenin ne kadar önemli olduğunu unutmayın, Bay Ginsberg. Mümkün olduğu kadar dürüst cevap vermeniz gerektiğini hatırlatırım.
"Your trustworthiness, good character, and truthfulness."
"Ve de güvenilirliğin, iyi karakterin ve samimiyetin yüzünden"
Your people have a reputation for truthfulness.
Halkının doğrulukla ilgili bir şöhreti var.
Although, of course, in the Middle Ages and indeed when people were opposing atheism in the 17th century, it was insisted that the truthfulness of religion was what guaranteed good behaviour.
Üstelik, tabii ki, Orta Çağ'larda ve insanların 17. yüzyılda ateizm karşıtı olduğu zamanlarda dinin doğruluğunun iyi davranışları garanti ettiğinde ısrar ediliyordu.
Finally, truthfulness is to strike and defend without deception.
Sonuç olarak samimiyet, hile yapmadan vurmak ve kendini savunmaktır.
We want people to leave the transaction with Enron thinking that they've been dealt with in the highest possible way as far as integrity and truthfulness.
İnsanların Enron ile girdikleri ilişkide kendilerine olabilecek en dürüst şekilde davranıldığını hissetmelerini istiyoruz.
If you look for truthfulness You might just as well be blind
Açık yüreklilik arıyorsan eğer pekala kör de olabilirsin
We want people to leave the transaction with Enron thinking that they've been dealt with in the highest possible way as far as integrity and truthfulness.
İnsanların Enron ile girdikleri ilişkide. ... kendilerine olabilecek en dürüst. ... şekilde davranıldığını.
I trusted his love and truthfulness... and consented for the relationship.
Onun aşkına, doğruluğuna güvendim ve onu kabul ettim.
- Just gauging your truthfulness. Mary and I are friends, Mike, just like we've always been, that's all.
Sen bu 350 milyon dolar olayına iyice takıldın, değil mi?
Today, my mistress proves her truthfulness.
Bugün, kadınım samimiyetini kanıtladı.
I just need you to sign this form, swearing to the truthfulness of your statement.
Şu formu imzala, ifadenin doğru olduğuna dair.
We're just trying to set a baseline for Jind Allah's truthfulness.
Yalnızca Jind Allah'ın dürüstlüğünün sınırlarını görmemiz yeter.
I struggle between what I know is right in my own mind, and some warped truthfulness as seen through other people's eyes who have no heart, and can't see the difference anyway.
Kafamdaki gerçeklerle, kalpsiz ve farklılıktan zerre kadar anlamayan insanların gözündeki sahte samimiyet arasında sıkışıp kaldım.
A young prophet, bursting with wisdom and courage and truthfulness decides to enlighten the people.
Genç bir peygamber, bilgeliğiyle adeta patlayan yiğitliği ve dürüstlüğüyle insanları aydınlattığını düşünüyor..
Mr. Cromwell, please impart to the King my utter faithfulness, truthfulness, and loyalty to him.
Bay Cromwell, lütfen Kral'a olan inancımı, samimiyetimi ve sadakatimi bildirin.
Here's a rare moment of truthfulness.
Bu, nadir dürüstlük anlarından birisi.
You've read the statement and agree to provide testimony as to the truthfulness of the facts within this document?
İfadeyi okudun ve ifade vermeyi ve bu belgede yazanların doğruluğunu onaylıyor musun?
The truthfulness of this Whole operation. we still seek no wider war.
Savaşın daha fazla büyümesini istemiyoruz.
Oh, and he is not your only client with a truthfulness allergy.
Ve o sizin gerçeğe alerjisi olan tek müvekkiliniz değil.
So there's a layer of respect, admittedly, for your truthfulness, peppered with hate.
Yani itiraf etmeliyim ki, nefretle çeşnilendirilmiş samimiyetine borçlu olduğun bir saygı tabakası var ortada.
Statistically, micro-expressions are excellent baselines of truthfulness.
İstatistiksel olarak, küçük ifadeler Gerçeği söylediğinin Mükemmel temelidir.
- I'm moved that you share this truthfulness with me, Joseph.
Ben senin bu dürüstlüğünü paylaşmandan etkilendim Joseph.
♪ But if you look for truthfulness ♪
# Ama dürüstlük arıyorsan #
This report is being truthfulness.
Bu rapor ise gerçekleri yansıtıyor.
Your qualities, as army nurses, must include the following - gentleness, cleanliness, observation, order, truthfulness, obedience, courage, coolness and tact, wherever the army may send us.
Ordu hemşerilerinin kalitesini aşağıdakiler içermelidir. Nezaket, temizlik, gözlem emirler, doğru sözlülük, soğuk kanlık, cesaret. Lütfen tanrım.
A response that allows you to determine truthfulness?
Bu cevaplar, senin gerçek doğruluğa karar vermeni sağlayacak mı?
We can measure truthfulness over time using human observation, or we can measure it with technology.
İnsani gözlemlerimizi kullanarak dürüstlüğü tartabiliriz. Ya da bunu yapmak için teknolojiyi de kullanabiliriz.
But it better have veracity, truthfulness, and authenticity.
Ayrıca bu doğru, gerçek ve orijinal olsa iyi olur.
I'll be asking you questions, then observing you for truthfulness.
Size sorular soracağım, doğruluğunuzu gözlemleyeceğim.
I'd also ask you to take judicial note of Mr. McBride's reputation for truthfulness.
Ayrıca Bay McBride'ın dürüstlük konusundaki ününü de göz önüne almanızı istiyorum.
Truthfulness.
Doğruluk.
To know and not to know, to be conscious of complete truthfulness while telling carefully constructed lies. "
Hem bilmek hem de bilmemek, özenle uydurulmuş yalanlar söylerken katıksız gerçeğin bilincinde olmak. "
Real persimmon / Word "persimmon" "Your wife, suspecting the lack of truthfulness in your name, in your occupation and your facade, has written a note to another man which I've attached."
Gerçek hurma "hurma" dır. Eşin, samimiyetinin eksikliğinden şüpheleniyor. Senin adından, mesleğinden ve her şeyinden.
- Then it was time for truthfulness.
Sonra gerçekle yüzleşme vakti geldi.