Turning traducir turco
12,023 traducción paralela
Mike, I need you to distract the guard by coming from the east, turning him around, so when we approach, while you're sucking his dick, we can get right past him.
Mike, doğudan gelip, güvenliği çevirip dikkatini dağıtman gerekiyor. Böylece biz yaklaşınca, sen onun sikini yalarken, hemen yanından geçebiliriz.
I would give you a taste, but I don't want you turning into a vampire, or something.
Sana bir parça verirdim ama vampire falan dönüşmeni istemiyorum.
Don't spare the hot sauce, and keep them turning.
Sosun tadına bakmayın ve onları sarmalamaya devam edin.
Glad you're getting in touch with your feelings, newbie, but we're turning right.
Duygularına güvenmiyor değilim ama çaylak buradan sağa dönüyoruz.
We turning it up now.
Şimdi de bunu ortaya çıkartıyoruz.
The Miller sells his soul to the devil for the secret of keeping his blades turning, wind or no wind.
Miller, rüzgar olsun ya da olmasın, değirmenlerinin dönmesinin sırrı karşılığında ruhunu şeytana satar.
Thanks for turning down all of those scholarships.
Bütün bursları reddettiğiniz için teşekkürler.
And this is not a time for turning back
Ve bu geri dönme zamanı değil
Heat crept through the jungle. Turning it yellow, then brown, then black.
Sıcaklık ormana baştanbaşa süzülüp sararttı sonra bozarttı, daha sonra kararttı.
No turning back now.
Artık geri dönüşü yok.
I'm turning in, you guys.
Ben yatıyorum, siz de yatın.
Why should I help you instead of turning'you in?
Sizi ele vermek yerine neden yardım edeyim?
You're always turning up where you are least wanted.
Her zaman istenmediğin yerde bitiveriyorsun.
It's about you turning into a fucking arsehole, mate!
Nereden bulaştırmak istiyorsun? Sen geç.
Are you talking about the whole head-turning thing? Come on!
Yoksa şu kafa döndürme olayı gibi şeyler mi?
After that... there's no turning back.
O olaydan sonra..... artık geri dönüş yoktu.
We're turning back towards La Guardia.
LaGuardia'ya dönüyoruz.
Ma, he's turning one.
Anne, bir yaşına basıyor.
We are turning back towards La Guardia.
LaGuardia'ya doğru dönüyoruz.
Immediately after the bird strike they are turning back for the airport.
Kuş çarpmasından hemen sonra havaalanına dönüyorlar.
But make no mistake, we risk turning London into another Fallujah.
Ama hataya yer yok. Londra'yı yeni bir Felluce'ye döndürme riskimiz de var.
Who's turning the keys?
Anahtarları kim çeviriyor?
I'm turning around.
Dönüyorum.
Our European air is not just turning cold, but also suffocating, and I'd like nothing better than to up sticks tomorrow.
Avrupa'da hava soğuktan donmuş fakat aynı zamanda boğucu, ve yarın tası tarağı toplayıp gitmekten başka birşey düşünemiyorum.
Look at me, I'm turning red.
Bana bakın, kızarıyorum.
No turning back now.
Geri dönüş yok.
- The crops are turning black. - What about the fish?
- Yengeçler kararıyor!
Their boat is turning into more boats!
Gemilerinden başka gemiler çıkmaya başladı!
You're turning? What are you doing?
- Dönüyor musun?
What kind of sad frigging dump is it turning into?
Nasıl bir somurtuk tiplere dönüştünüz bir anda ya?
You're turning it into a fucking tearoom.
Resmen kahvehaneye çevirdiniz mekanı.
- I'm turning it into a tearoom?
- Kahvehaneye mi çevirdim? Ben mi?
I mean, this... this is turning out better than I ever hoped it would be.
Yani, bu... Bu, umduğumdan daha iyi olacak.
Why is he turning here?
Neden dönüyor?
I tell you, if this country keeps turning its back on faith, there'll be nothing worth left saving.
Bu ülke inanca sırtını dönmeye devam ettikçe, kurtarılmaya değer bir şey kalmayacak.
It's bad business turning us away.
Bizi geri çevirmek işler için kötü olur.
Within a week, you'll be turning tricks.
Bir haftada kendini satmaya başlarsın.
- Keep turning with this one.
- O kürekle döndürmeye devam et.
Take the next turning on your right.
Sağdaki sonraki dönüşü yapın.
Edward R. Murrow is just turning in his grave.
Edward R. Murrow mezarını satıyor.
Hey, would you mind turning your lights off?
Sakıncası yoksa tepe lambalarını kapatabilir misin?
There's no turning back now, we have to press the attack.
Artık buradan dönüş yok, saldırıya geçmek zorundayız.
I'm turning this off.
Ben bunu kapatıyorum.
In other words, turning her daddy into a CIA informant.
Başka bir deyişle, babasını bir CIA muhbiri haline getiriyor.
Yeah, okay. I'm turning it on now.
Tamam, açıyorum şimdi.
♪ The lights are turning on
Işıklar henüz yanmamış
Son of a bitch is turning it around!
Şerefsiz öne geçiyor!
- She's turning left.
- Sola dönüyor.
She turning back is like the sun and the moon rising together.
Eğer Güneş ve Ay birleşirse ancak o zaman dönüp sana bakar.
What do you think about Walter turning 26, Owe?
Walter'ın 26 yaşına basmasına ne diyorsun?
It's turning into such a nice day.
Hava düzeliyor.