Two pints traducir turco
107 traducción paralela
Two pints.
İki büyük bira.
Two rifles, two pints.
İki tüfek, bir litre.
She's been in town less than a week... and Gil Denby says she's bought two pints of peroxide.
Kasabaya geleli bir haftadan az oldu... Gil Denby diyor ki, kız iki şişe peroksit satın almış.
Almost two pints against rheum'. Disgusting!
Şifa niyetine bir litre bira. " Rezillik!
- Two pints, sir?
- İki kadeh mi?
two pints of cream?
2 şişe krema.
We'll have two pints of porter.
İki büyük bira alalım.
Two pints of wallop, please, love.
" İki büyük bira, canım.
Two pints.
Bir litre istesin.
- Wine? - Two pints of brown ale then, please.
- İki bardak kahverengi bira.
- Two pints.
- Bir litre.
- Two pints of lager, luv.
- İki bira aşkım.
It says here, "Two pints of water per person per day."
Burada yazdığına göre, "Kişi başına günlük bir litre su."
Two pints for me and my shipmate.
Bana ve gemiden arkadaşıma iki bira.
Two large gins, two pints of cider, ice in the cider.
İki büyük cin, iki koca bardak buzlu elma şarabı.
Two pints, please.
İki bardak, lütfen.
Havin'two pints in the Rock.
- The Rock'da iki bira içmek.
You're a mighty warrior, but you need to bring us... two pints for two poets.
Francie! İyi bir savaşçı olabilirsin ama bu iki şaire içecek bir şeyler getirmelisin.
They ended up giving me two pints of blood.
Sonunda bana 2 ünite kan vermişler.
We need two pints of O-negative in here stat. And put twenty crit in that line and open it up.
Hemen O-negatif kan getirin!
Two pints for us, and one for me old friend, Pig Finn.
Bir bardak da sevgili dostum Domuz Finn'e.
I've never seen a man drink two pints at the same time.
Bugüne dek aynı anda iki bardak içeni görmemiştim.
Mrs Millet... two pints.
Bayan Millet'e iki şişe.
Two pints.
İki şişe.
Two pints of milk.
İki şişe süt.
Two pints. Eh, two pints...
İki şişe, evet iki şişe.
two pints. There you go.
Buyrun, iki şişe.
Two pints and a packet of salted nuts for me.
2 bira ve tuzlu fıstık.
Two pints and a packet of salted nuts, please.
2 bira 1 pakette tuzlu fıstık, lütfen.
- Two pints of lager and a pint of Guinness.
İki büyük bira ve bir büyük Guinness.
Two pints of cider.
İki bardak şarap.
Two pints of stout, please, guvner!
İki fıçı bira lütfen, barmen!
- Two pints of stout, Brenda. - Be with you in a minute.
Bir dakika sonra oradayım.
I have it on good authority they feed Seabiscuit two pints of ice-cold beer before every race.
Her koşudan önce ata, iki litre bira verdiklerini güvenli kaynaklardan duydum.
Slap it on thick, no butter, two pints of Guinness. Right.
İki tane de Guinness. — Tamam.
Two pints, please.
İki tane lütfen.
- Get me two pints of transmission oil.
- Bana 1 / 4 galon vites yağı getir.
My first week on the float I got a bit of a kicking by kids who made off with a dozen eggs and two pints of semi-skimmed.
İlk haftamda biraz tekmelendim çocuklar tarafından, 1 2 yumurta falan
Two pints today?
Bugün 2 kilo mu?
No, I'll have two pints today, please, petal.
Hayır, bugün 2 kilo alacağım lütfen.
- Grab these last two pints.
- Son iki birayı kap.
Two pints, and a whisky and ginger.
İki bira, bir viski ve bir de zencefilli gazoz.
Two pints of that. "
İki yüz gram şundan "
Two pints of vomit in there this morning.
Bu sabah orda bir litre kusmuk vardı.
Two pints of bitter, please.
İki kadeh lütfen.
And two pints.
Ve iki de bira.
How much, you figure? I don't know- - two, three pints?
Emin değilim, 1,5-2 litre mi?
"Landlord, I'll have two foaming pints of your most homosexual beer, thank you."
"Efendim, en homoseksüel ve köpüklü birandan iki tane alabilir miyim, teşekkürler."
He will always be true to you because, after all why go out for milk when you got two tiny, empty pints at home?
Sana daima sadık kalacak, çünkü evde iki boş minik şişe varken neden sütü dışarıda arasın.
I don't want to alarm you, but every time that you... do it, it takes two full pints of blood to replace it.
Seni korkutmak istemiyorum ama onu her yapışında bir litre kan gerekiyor.
I don't know- - two, three pints?
Emin değilim, 1,5-2 litre mi?