Unanimous traducir turco
486 traducción paralela
Now that the verdict is unanimous, I'll notify the judge.
Madem ki, karar oybirliğiyle ; hükmü ilan edeceğim.
In her trial at the criminal court today, an unanimous jury found the actress Mary Baring guilty of the murder of Ellen Moore, wife of theatre director Moore, and sentenced her to the death penalty.
Ağır ceza mahkemesinin bugünkü duruşmasında, jürimiz oyuncu Marry Baring'i tiyatro yönetmeni Bay Moore'un eşi Ellen Moore'un öldürülmesinden oybirliğiyle suçlu bulmuş ve ölüm cezasına çarptırmıştır.
Wholeheartedly unanimous.
Gönülden oybirliğiyle.
" In the name of the people of France Alfred Dreyfus, captain of the 14th regiment of artillery having been found guilty of treason by unanimous vote of the court-martial is condemned to deportation for life.
" Fransa halkı adına Alfred Dreyfus, on dördüncü topçu alayı yüzbaşı askeri mahkeme tarafından, oy birliği ile vatana ihanetten suçlu bulunup hayat boyu sürgüne mahkum edilmiştir.
By unanimous vote, we now proclaim you King of Fools.
Oy birliği ile, seni Soytarı Kralı ilan ediyoruz.
Owing to the urgency of the deficiency bill, there's a unanimous agreement - - That no senator will speak for more than five minutes on any section.
Artırım hakkındaki tasarının önemi düşünülerek oybirliğiyle maddeler hakkında beş dakikadan fazla konuşulmamasına karar verilmiştir.
Well, that makes it unanimous.
O zaman aynı fikirdeyiz.
- The jury was unanimous.
- Jüri kararı oybirliğiyle aldı.
The identification seems to be unanimous and conclusive, Your Honor.
Teşhis oybirliğiyle ve kesin gibi görünüyor, Sayın Yargıç.
Then nature joined the conversation and suddenly there was unanimous agreement!
Sonra konuşmaya doğa da iştirak etti ve aniden herkesçe bir anlaşma sağlandı!
That's unanimous.
Herkes.
It's unanimous. I just finished telling her myself.
Ben de biraz önce ona bunu söyledim.
By unanimous consent, this committee has chosen you... for the Conservatoire Français.
Bu komite oybirliğiyle... Fransız Konservatuvarı'na sizi seçti.
Under the principle of self determination, the constitution proposed by the government, has been ratified by unanimous vote.
Hükumetin sunduğu anayasa kararlılık ilkesiyle işleyen uluslararası hukuk tarafından kabul edildi.
[Hare] ♪ If there are no objections, let it be unanimous
İtiraz yoksa oy birliği ile kabul edilsin.
That makes it almost unanimous.
Bu neredeyse oybirliği demek.
Unanimous!
Kabul edilmiştir!
A unanimous decision...
Oy birliği ile...
However you decide, your verdict must be unanimous.
Hangi kararı verirseniz verin, kararınızın hepinizin kararı olması lazım.
And I say that the winner by unanimous decision, and that's me is little Miss Betty Lou Fleckum Miss Arkansas Drum Majorette of 1957.
Ve oybirliği ile, ki bu sadece benim oyum oluyor kazanan genç Bayan Betty Lou Fleckum 1957 Bayan Arkansas Bando Güzeli.
We've taken a vote and it's unanimous. Cinzia stays.
Kapalı oylama yaptık ve Cinzia kalıyor.
And we are unanimous... virtually unanimous... that the gentleman in question be asked to leave before lunchtime tomorrow.
Ve söz konusu beyin yarın öğle yemeğinden önce otelden ayrılması gerektiğine oy birliğiyle karar verdik.
In their judgement, they must become of one mind, unanimous.
Varacakları yargıda, isimsiz, tek bir beyin haline gelmeleri gerek.
The verdict of the jury is unanimous. Bertram Cates is found guilty as charged.
Oy birliğiyle alınan jüri kararı ile Bertram Cates işlediği iddia edilen tüm suçlardan suçlu bulunmuştur.
- That's as unanimous as you can get.
- Gördüğün gibi herkes aynı fikirde.
- Is it unanimous, Mr. Evans?
- Siz de hemfikir misiniz Bay Evans?
- Unanimous.
- Hemfikir...
Unanimous government vote to give Grand Cordon of the Order of the Scarlet Cheetah to brave Captain Haddock.
Stop. " " Ayrıca, hükümetimiz, oy birliğiyle Kaptan Haddock'u Şeref Madalyası ile ödüllendirme kararı almıştır.
Congratulations, gentlemen. It's unanimous.
Tam ittifak, tebrikler, Baylar.
I shall report that the first vote was9 to 1 and that in a friendly spirit it was then decided to make the decision unanimous.
İlk oylamanın 9'a 1 olduğunu, daha sonra... dayanışma ruhu içinde kararın oybirliği ile... alındığını rapor edeceğim.
May I make it unanimous?
Ben de hem fikirim.
- Fellow officers.. who have due the liberation... handed down the unanimous verdict.
- Dava arkadaşlarım, subaylar.. Kurtuluştan sorumlu subaylar. ... oybirliği ile karar verdiler Suçlu..
The vote is unanimous.
Oybirliğiyle seçildi.
Sir, it's unanimous.
Efendim? Aynı fikirdeyiz.
Are we then unanimous in our evaluation, Professor Winterhalter?
Değerlendirmelerimizde oybirliğiyle hem fikir miyiz, Profesör Winterhalter?
Would you like to make it unanimous?
Sen de katılmak istemez misin?
No party was unanimous on the issue, all were split.
Hiç bir parti bu konuda aynı fikirde değil, bölünmüş durumdayız.
It looks like a unanimous majority.
Hemfikir bir çoğunluğa benziyor.
Which makes it unanimous.
Fikirler ortak.
Now it's unanimous.
Oy birliği sağlandı.
It was unanimous.
Oy birliğiyle karar verildi.
It must be unanimous.
Oy birliği olmak zorunda.
Well, now, Colonel Thomas, would you care to make this unanimous?
- Eee Albay Thomas, genel gidişata katılmak ister miydiniz?
The jury is unanimous.
Jüri aynı fikirde.
By an almost unanimous vote paintings in the national gallery voted to continue the strike that has emptied frames for the last week.
Ulusal Galeri tabloları bir haftadır çerçeveleri boşaltan grevi sürdürmeye oybirliğiyle karar verdi.
In support of the paintings. The vote was unanimous...
Karar oybirliğiyle alındı.
We must reach a unanimous decision.
Oy birliğiyle bir karar vermemiz gerek.
That our unanimous attitude Is one of lasting gratitude
Hepimizin hissettiği duygu Minnettarlık duygusu
Nothing unanimous, sir.
Ortak karara varamadık efendim.
I was told that all of the testimony was unanimous.
Söylendiğine göre, bütün ifadeler ortak görüşte imiş.
Unanimous decision, I'm afraid.
Maalesef oy birliğiyle kabul edildi.