English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ U ] / Unassailable

Unassailable traducir turco

58 traducción paralela
As always, sardonic and unassailable.
Ellerimin ve dizlerimin taşıyabildiği kadar çabuk ve gururla geldim.
Unassailable?
Ayrıca her zamanki gibi, alaycı ve zapt edilemez.
It wasn't to conquer destitution... but to conquer dignity... and make the Huns a united people, unassailable and invincible.
Amaç yoksulluğu değil bölünmüşlüğü yenmek ve Hun'ları saldırılamaz, yenilmez birleşik bir halk yapmaktı.
No, no, no... it's my unassailable right to be a bore.
Yo, yo, yo... Sıkıcı bir hayat sürmek benim kaderimde var.
The unassailable, living evidence.
İnkar edilemez, capcanlı kanıta.
And he thought of his wife as pure and unassailable.
Karısının da lekesiz ve el sürülmemiş olduğunu.
Unassailable.
Yüzde yüz hakiki.
My daughter's virginity is unassailable!
Kızımın bakireliği su götürmez.
It's an unassailable model.
Bu, karşı koyamayacakları bir sistem.
# Give'em an act that's unassailable
# Tartışmasız bir hareket çek onlara
But most of all, an unassailable spirit of loyalty, comradeship and mutual responsibility.
Ama en önemlisi sadakat, yoldaşlık ve karşılıklı sorumluluk duygularını geliştirir.
Your position in this firm is not unassailable.
Bu kurumdaki yerin sağlam değil.
As legal strategy your documentary approach has been unassailable.
Yasal strateji olarak ; sunduğun belgeler, kesinlik durumunda
A false peace with the murderers of your family, one that will end the moment Dylan leaves Ne'Holland, or an unassailable throne?
Şimdi ne olacak? Aileni öldürenlerle Dylan Ne'Holland'dan ayrıldığı an bitecek sahte bir barış mı yoksa taht üzerinde mutlak hakimiyet mi?
- -your position is unassailable. - -You ruffian!
Bu yaşlı haldeki...
It seems like Glen Nash made a point of choosing the most unassailable targets.
Görünüyor ki Glen Nash en saldırılamaz hedefleri seçmeyi düşünmüş.
We will have an unassailable advantage in men and resources.
Asker sayısı ve kaynak bakımından kuşku götürmez üstünlüğümüz olacak.
Time and again we've managed to save Earth and its allies from the most dire threats... situations in which we faced unassailable odds... almost certain defeat but we always managed to find a way to prevail in the end.
Defalarca Dünya'yı ve müttefiklerini en büyük tehlikelerden kurtardık. Aşılması neredeyse olanaksız zorluklarla, ölümle karşılaştığımız zamanlar oldu ama sonunda hep biz galip çıktık.
Kansas needs to be represented by someone of unassailable character who can restore the faith that Burke has tarnished.
Kansas'ın karakterinde leke olmayan biri tarafından temsil edilmeye ihtiyacı var. Ayrıca Burke'ün kararttığı şeyleri tekrardan temize çıkaracak birine.
That's your unassailable logic?
Senin şüphe götürmez mantığın bu mudur?
Her reasoning is unassailable.
Kanıtlarının doğruluğundan şüphe edilemez.
Absolutely unassailable.
- Doğruluğundan şüphe edilemez.
The logic is unassailable. We're not set up for critical care.
Burada yoğun bakım ayarlayamıyoruz.
I am the one constant, unassailable force against their chaos and you made them forget that.
Onların karmaşasının karşısındaki tek sabit, karşı konulmaz güç benim ve sen bunu unutturdun.
Well, it is an unassailable fact That, as a recreational activity, Mountain-climbing appeals chiefly to lunatics,
Dağ tırmanışı gibi yaratıcı aktiviteler riski seven deliler intahara meyilli insanlar ve İngilizlerin ilgisini çeker.
So the report is unassailable?
- Raporda bir açık yok o zaman.
Well, Pears and Yardley are unassailable.
Pears ve Yardley'in işleri tartışma götürmez.
I am known throughout Italy as a man whose word is unassailable.
Tüm İtalya'da sözünün doğruluğu tartışılmaz bir adam olarak tanınırım.
But this didn't dent the unassailable glamorous image of powder cocaine, which remained in massive demand.
Fakat bu hala büyük bir talep olan kokain tozunun büyüleyen imajını zedeleyemedi.
Dorota, while your reputation for loyalty is unassailable, you and I both know something is going on here.
Dorota, su götürmez sadakatinin ünüyle, ikimizde biliyoruz ki bir şeyler dönüyor.
There is unassailable forensic evidence of an intrusion vectored through the Princefield server into Ms. Walling's personal device.
Princefield sunucusundan Bayan Walling'in kişisel cihazına izinsiz giriş vektörü olan doğruluğu su götürmez adli bir kanıt buldum.
[Mimics gunshot] Okay, the appeal of men is unassailable.
Erkeklerin cazibesi olduğu su götürmez bir gerçek.
She needs to be unassailable.
İtiraz etmemesi gerek.
A witness whose word is unassailable.
Sözünün doğruluğundan kuşkulanılamaz bir şahide.
And he has created an unassailable architecture of forbidden knowledge.
Ve yasak bilgilerden oluşmuş, dokunulmaz bir mimarlık kurmuş durumda.
It'd be a perfect proof, unassailable.
Mükemmel bir kanıt olurdu. Şüphe götürmez.
But I knew I needed unassailable proof to bring it in.
Ama bu konuyu gündeme getirmek için elimde...
So the idea that you could choose to discard our arrangement, that I would demur in the face of your unassailable rhetoric, either you've overestimated yourself, sir, or you've underestimated me.
Sırf su götürmez hitabet kabiliyetinden ötürü anlaşmamızı yok saymana ses etmeyeceğini sandıysan ya kendinizi bir şey sanıyorsunuz demektir bayım. Ya da beni hafife almışsınızdır.
And themselves unassailable.
Kendilerine de dil uzatılmaz mı?
When it's built, the wall is unassailable.
Tamamlandıktan sonra da duvar yıkılamaz hale gelir.
So we understand one another, my position is unassailable.
Birbirimizi anladığımıza göre benim konumum şüphe götürmez.
Be... Unassailable.
Yıkılamaz ol.
According to my sources, the forensic evidence is unassailable.
Kaynaklarıma göre adli deliller şüpheye yer bırakmıyor.
Unassailable power's never to be trusted.
Zaptedilemez güce güvenilemez.
They must be unassailable, or who is the Pope supporting?
Doğruluğundan şüphe edilmemeli ya da Papa'nın desteğini almalı.
His security measures are rigorous and virtually unassailable.
Güvenlik önlemleri itinayla hazırlanmış ve neredeyse sızmak imkansız.
The truth must be unassailable.
Gerçek şüphe götürmez olmalıydı.
Now, in order to do that, we have to have unassailable leadership.
Bunu yapmak için de tartışmasız bir liderliğe sahip olmak zorundayız.
And they are unassailable.
Ve zaptedilemezler.
You must nurture their minds to grow into a Khan and a Queen of unassailable character.
Beyinlerini, han ve kraliçe olacak şekilde eğitmelisin.
So in the world,'tis furnished well with men, and men are flesh and blood, and apprehensive, yet in the number I do know but one, that unassailable holds on his rank, unshaked of motion,
Dünyamız da böyle. İnsan dolu dünyamız da. Hepsinin eti kemiği var, kanı var, canı var.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]