Unbreakable traducir turco
304 traducción paralela
Hearts will never be practical until they can be made unbreakable.
Kalpler, kırılmaz yapılana dek, pratik değil.
With her it's unbreakable china dishes.
Kırılmaz porselenden olacak!
Instead, they will inspire us with an unbreakable determination to free ourselves and those who come after us from the tyranny and terror that threaten to strike us down.
Onlar bize ve bizden sonrakilere her türlü despotluk ve terör tehdidine karşı çıkma gücü verecek.
The glass in the window is unbreakable and the room is soundproof.
Pencere camı kırılamaz ve oda da ses geçirmez.
Unbreakable?
Eskimeyen mi?
I'd like to have faith, an unbreakable faith.
İnancımın olmasını seviyorum, kırılmaz bir inancımın...
UNBREAKABLE
KIRILMAZ
Unbreakable, sire.
Kırılmaz efendim.
Dan, our experts consider Rogosh unbreakable by any known means.
Uzmanlarımıza göre Rogosh'un yapacaklarını engellemek imkansız.
It's unbreakable. No one could open it.
Şifreyi kırmadan kimse açamaz.
I hate Nature this passionless spectator, this unbreakable iceberg-face that can bear everything this goads us to greater and greater acts.
Tabiat'tan nefret ediyorum ben nefret ediyorum o ruhsuz seyirciden, o her şeye dayanabilen ve asla yumuşamayan buzdağı suratlıdan. Gittikçe büyüyen eylemlere itiyor o bizi.
And this time my instrumentality is unbreakable.
Ve bu kez benim vasıtam kırılamaz.
Unbreakable trust broken to the tune of 300 thou.
Bozulmaz güven 300 bin için bozuldu.
I got an unbreakable date.
İptal edemeyeceğim bir randevum var.
Tubs, demijohns. Unbreakable plastic, wax insecticides, rat poison. Hello, Giacinto!
Yayık, damacana kırılmaz plastik, balmumu böcek ilacı, fare kapanı.
This glass door is unbreakable
Burdaki aynalar kırılmazdır
Unbreakable plastic, one of man's few durable inventions.
Şu sağlam plastik. İnsanın az sayıdaki istikrarlı icadından biri.
This is unbreakable glass, of course.
Bu kırılmaz bir cam elbette.
You must have heard that I bought the patent to fabricate that new type of unbreakable glass.
Yeni tip bir kırılmaz cam üretimi için patent aldığımı duymuşsundur.
Three weeks later, loaded with catalogs of unbreakable glasses, I arrived to San Petersburg.
Üç hafta sonra, kırılmaz camların kataloglarıyla birlikte, St. Petersburg'a vardım.
Excellency, I've come to show you this glass, which is unbreakable.
Ekselans, size bu kırılmaz bardağı göstermek için geldim.
I said this is an unbreakable glass that endures any impact.
Her türlü darbeye karşı dayanıklı kırılmaz cam dedim.
Unbreakable.
Kırılmaz.
The contract's legal, binding and completely unbreakable, even for you.
Anlaşma yasal, geçerli, ve asla bozulamaz cinsten senin için bile.
So now I have to build me a building... where there's washable walls, washable floors... and an unbreakable light.
Şimdi yıkanabilir duvarları yıkanabilir yerleri olan ve sürekli ışık alan bir ev inşa etmemi istiyorlar.
I mean unbreakable codes.
Ama kırılamayan şifreler.
Webster's defines it as "an agreement under the law which is unbreakable."
Webster sözlüğüne göre : "Yasaya göre yapılmış, kırılamaz bir anlaşma."
"Which is unbreakable"!
"Kırılmaz bir anlaşma."
Your bones should now be unbreakable.
Kemiklerin, artık, kırılamaz oldu.
It's unbreakable.
Çiğnenemez.
Your hands must form the unbreakable habit... of playing the notes, so that you can forget all about them... and let it come from here.
ellerin notaları çalan kırılamayacak bir alışkanlıktan şekillenmeli ve onlar hakkındaki herşeyi unutmalısın onları buradan getirmelisin.
- Unbreakable.
- Kırılmaz.
I asked for unbreakable one and I got these cups for babies.
Kırılmayanlarından isteyip bebekler için olanlardan aldım.
The room was secured, the gate was locked and the window unbreakable and... open.
Oda kilitliydi. Kapı kapalıydı. Cam da kırıImaz ve...
It's unbreakable and waterproof to 250 meters.
Kırılmaz ve 250 metreye kadar su geçirmez.
Now, I would never wanna dis your team mates in any way, shape or form, but you do realize that you smashed Wilt Chamberlain's unbreakable record... of 100 points in a single basketball game set in Hershey, Pennsylvania, years ago?
Şimdi, takım arkadaşlarını küçümsemek istemem fakat, Wilt Chamberlain'ın kırılamayan bir gecede 100 sayılık rekorunu... kırdığının farkındamısın?
Right now the unbreakable bond between a mother and daughter was about to be born.
Bu anlarda anne ve kizi arasindaki yikilmaz bag olusmak uzereydi
It is unbreakable!
Bu dayanılmaz!
I anchored it with the unbreakable diamond tether.
Kırılmaz kristal iple bağladım.
It's unbreakable.
Kırılmazdır.
Wait, I'll save us by cutting the unbreakable diamond filament.
Durun, kırılmaz elmas tel ipliği keserek bizi kurtaracağım.
Well, the Germans are supposed to think that Enigma's an unbreakable system... because it would take thousands of years to go through every setting... to find the one that turns the code back into the plain text.
Almanlar enigmanın kırılamayacak bir sistem olduğunu düşünebilirler... Çünkü her aşamayı geçmek ve kodu tekrar düz yazıya çevirmek binlerce yıl alabilir.
We must have something other than our fists, and bricks and our unbreakable will.
Yumruklarımız, tuğlalarımız ve bükülmez irademizin dışında bir şeylerimiz olmalı.
He's got unbreakable adamantium bones... razor-sharp retractable adamantium claws... he's got mutant healing powers.
Kırılmaz çelik kemiklere ve... jilet gibi keskin çelik pençeleri var... değişken şifa güçleri var.
Even we live by certain unbreakable codes of conduct.
Hatta uyulması gereken kesin kurallarımızda olsa.
"A heart will never be practical until it can be made unbreakable."
"Kırılmayacak biçimde yapılmamışsa, bir kalp, hiç kullanışlı değildir."
"For over 18 years, " driver Iggy Stenkowski, now retired, " has held what many considered to be an unbreakable record :
Emekli "Iggy" Stenkowski tam on sekiz yıldır birçoklarının kırılamaz gözüyle baktığı olağanüstü bir rekorun sahibi.
A marriage in front of the Fates makes the bond eternal and unbreakable.
Fates'lerin önünde olan bir evlilik, bağı ebedi ve kırılmaz kılar.
and unbreakable by gods or mortals.
Bu sonsuz olacaktır, Faniler veya tanrılar tarafından bozulmayacak.
He imprisoned me within an unbreakable crystal denying me a warrior's end.
Beni kırılamaz bir kristalin içine mahkum etti. Bir savaşçı olarak ölmemi engelledi.
One pane unbreakable glass,... one standard issue ring finger.
Kırılmaz bir pencere camı... Standart bir yüzük parmağını çıkarır.