Unerring traducir turco
19 traducción paralela
And yet despite the unerring accuracy of the information gathered from the documents German Intelligence refused to act upon it out of fear that Cicero might be a British plant.
Belgelerden elde edilen istihbaratın şaşmaz doğruluğuna rağmen Alman İstihbaratı, Çiçero'nun bir İngiliz ajanı olabileceği korkusuyla harekete geçmeye yanaşmıyordu.
- An unerring eye, sir.
- Gözleri keskin, efendim.
His factory perfected the radar device by which we could with unerring accuracy drop bombs on the...
Fabrikası savaşta bomba atmamıza olanak veren radarı mükemmelleştir...
As played in the Jersey Lily, it required boundless courage... unerring judgment, and soaring faith.
Jersey Lily'de olduğu gibi, oynamak için sınırsız cesaret şaşmaz bir muhakeme yeteneği ve yüce bir inanç gerekir.
This is show business and Buffalo Bill has an unerring sense of theatrical timing.
Bu şov dünyasının bir parçası. Buffalo Bill'in tiyatroya özgü mükemmel bir zamanlaması var.
And an unerring capacity for getting his shipmates into trouble?
Arkadaşlarının başlarını belaya sokar mıydı?
You've got an unerring instinct for the jugular.
Bunun için şaşmaz bir içgüdün var.
[Hanks] Voelker's bomb spotting was also exceptional, steady and unerring.
Voelker'in bomba izlemeleri olağanüstüydü, sabit ve hatasızdı.
I love his unerring sense of right and wrong.
Hiç şaşmayan doğru ve yanlış anlayışını seviyorum.
You have an unerring instinct.
Yanılmayan bir içgüdün var.
The task that Captain Craig has assumed will require fearless courage, extraordinary vigilance and an unerring selection of instrumentalities.
Yüzbaşı Craig'in üstlendiği görev katıksız cesaret, olağanüstü dikkat ve aracıların kusursuz olarak seçilmesini gerektirmektedir.
[l ndistinct radio chatter] ln the teeth of a storm, a pilot guides a 7-ton machine with unerring precision.
Bir pilot, fırtınaya rağmen yedi tonluk bir makineyi hatasız bir hassaslıkla yönetiyor.
Weeks of sustained eating have prepared her for the journey, an innate, unerring sense of direction tells her where to go, but nothing can prepare her for bad weather.
Haftalardır sürekli yemek onu bu zorlu macerası için hazırladı. Doğuştan kazandığı yanılmayan içgüdüsü ona nereye gideceğini söyler. Fakat kötü hava koşulları için yapabileceği pek bir şey yok.
Ah, you thought I was a fool for accepting Medios's offer, but I never doubted we'd succeed for we are men of pluck, of mettle and unerring courage.
Medios'un teklifini kabul ettiğim için akılsız olduğumu düşünmüştünüz ama ben başaracağımızdan hiç şüphe etmemiştim. Çünkü biz yiğit atılgan ve şaşmaz cesur erkekleriz.
It was unnerving... unerring courage.
Aşmazdı... Şaşmazdı.
I did mention that as His Majesty's mother, I have an unerring sense of what or who is best for my son, yes?
Kralın annesi olarak oğlum için en iyisi ne hissedebilirim değil mi?
You have an unerring nose for malfeasance.
- Hiçbir zaman. Suistimalin kokusunu hemen alırsın.
I have the unerring Word of God.
Tanrı'nın yanılmaz sözlerine göre konuşuyorum.
He goes by many different names in many different incarnations, but is unerring in his determination.
Birçok farklı isimle anılıyor. Birçok farklı bedenle biliniyor. Sadece kararlılığı şaşmaz.