Unforgettable traducir turco
329 traducción paralela
Unforgettable
Unutulmaz
I answered, "My unforgettable Villiam... -"
Ben de dedim ki, "Benim unutulmaz William'ım!"
I am unforgettable forever that you give me special kindness
Bana bahşettiğin bu iyiliği hiçbir zaman unutmayacağım.
I promise that this afternoon you'll see something extraordinary and unforgettable.
Size söz veriyorum bugün unutulmaz ve sıradışı şeyler göreceksiniz.
What is it I'm going to see that's so extraordinary and unforgettable?
Unutulmaz ve sıradışı göreceğim şey nedir?
There's something exciting and unforgettable about Jacqueline.
Jacqueline'de unutulmayacak, heyecan verici bir şey var.
Dear Margo, you were an unforgettable Peter Pan.
Sevgili Margo, unutulmaz bir Peter Pan'dın.
We'll spend a few unforgettable hours together.
Birlikte unutulmayacak saatler geçireceğiz.
" A sensitive, unforgettable portrait of a present-day Southern belle.
"Günümüz Güneyli bir dilberin unutulmaz portresi, duygusal birşey"
I was blinded by the memory of an unforgettable night in Paris.
Paris'te unutulmaz bir gecenin anısı ile gözlerim köroldu da.
Not the biggest action of the war and far from the last, but one in which a sweating, dirty, hopelessly outnumbered garrison, by its stubborn courage, won for itself an unforgettable place in the world's history of battles.
Belki savaşın en büyük muharebesi değildi, en büyüğü olmaktan uzaktı ama... Bir avuç kalmış garnizonla verilen kanlı, kirli ve umutsuz bir muharebeydi. İnatla verildi ve sonunda kazanıldı.
Each in its own way was unforgettable.
Her biri, farklı sebeplerden dolayı unutulmazdı.
If I was a writer, I'd send it to the "Reader's Digest" for one of those "Most Unforgettable Characters You've Ever Met".
Yazar olsaydım,'Tanıştığınız En Unutulmaz Karakterler'köşesine gönderirdim.
It was an unforgettable evening.
Unutulmaz bir akşamdı.
Unforgettable days, carefree, innocent!
Unutulmaz günler, tasasız, masum!
An unforgettable souvenir for a dollar!
Bir dolara unutulmaz bir hatıra!
One mad unforgettable night
Unutulmaz, çılgın bir gece
" In memory of three unforgettable nights aboard La Gabriella. Which is her yacht?
"La Gabirella'daki üç unutulmaz gecenin anısına." La Gabriella onun yatı oluyor.
- Unforgettable moments!
- Unutulmaz bir gece!
You can live unforgettable moments.
Unutulmaz anlar yaşayabilirsin.
Unforgettable.
Unutulmaz.
This evening should be unforgettable.
Bu akşam unutulmaz olmalı.
An unforgettable song of my childhood
Çocukluğumun unutulmaz bir şarkısı.
Alive, with such unforgettable memories
Unutulmaz anılarla yaşıyor.
Friends would meet here and we'd spend unforgettable hours.
Arkadaşlar burada tanışır ve unutulmaz saatler geçirirdik.
Unforgettable days!
Uunutulmaz günlerdi! Silahlar ve silahlılar.
Thank you for an unforgettable evening.
Bu unutulmaz akşam için teşekkürler.
An unforgettable name.
Unutulmaz bir isim.
That moronic scrawl is unforgettable.
O kargacık burgacık yazı unutulmazdır.
No, you, who tries to tame the unforgettable that might surprise us.
- Hayır, sen... Bizi boş anımızda yakalayabilecek o unutulmaz ötekini evcilleştirmeye çalışan biri olarak sen.
Tell the audience how you feel about this unforgettable moment in your life.
Bu ödülü bekliyor muydunuz? Bu unutulmaz bir an.
Kahless the Unforgettable, the Klingon who set the pattern for his planet's tyrannies.
Unutulmaz Kahless, gezegeninin zulmünün çerçevesini çizen Klingon.
An unforgettable sight.
Unutılmaz bir manzara.
The hard-fighting French 2nd Armored Division... under Major General Jacques Leclerc... gets an unforgettable welcome... as they enter their beloved Paris.
Fransızlar, 2'nci Zırhlı Alayı ve General Jacques Leclerc'e Paris'e girdiği andan itibaren hiç unutamayacakları bir karşılama düzenlediler.
We're just treading sands, not sighing for anything, except for you, my only and unforgettable Katerina Matveyevna.
Senin dışında hiçbir şeye hasret çekmeden çöl kumlarında yol alıyorum, benim biricik ve aklımdan hiç çıkmayan Katerina Matveyevnam.
Unforgettable!
Unutulmazdı.
Unforgettable, however, remains a jump from the lighthouse.
Deniz fenerinden atlamayı da unutmamak gerekir.
Unforgettable memories of her mother overwhelmed her with sadness yet her journey of vengeance was far from over.
Annesinin, unutulmaz hatırası, onu, intikam yolculuğunun tek bir günü bile yalnız bırakmıyordu.
My unforgettable,
Unutulmazım.
In the demand to live the historical time that it makes, the proletariat finds, the simple unforgettable center of its revolutionary project ; and each of its attempts, smashed until now, to execute this project... marks a possible point of departure... for new historical life.
Proletarya, ürettigi tarihsel zamani yasamayi talep ederek devrim planinin basit, unutulmaz özünü kesfeder ve önceden bos çikan bu plani her uygulama çabasi yeni bir tarihsel yasam için olasi bir hareket noktasini temsil eder.
This moment is always identical. But I will make it unforgettable.
Hep aynı olan bu anı sana unutulmaz kılacağım.
The sunrises were indescribable the crystal clarity of the Greek light unforgettable.
Gündoğumu tarifsiz,.. ... Yunan ışığının billur aydınlığı unutulmazdı.
Since our souls were saved together for Jesus'sake, God be with you, Sophie, little pale Edvard, Andreas and Inger and you, my kind, dear, unforgettable self-sacrificing husband.
İsa hatırına ruhlarımız birlikte korunduğu için Tanrı sizinle olsun, Sophie küçük solgun Edvard, Andreas ve Inger ve sen, benim nazik, sevgili, unutulmaz, fedakâr kocacığım.
It was an unforgettable evening.
Unutulmayacak bir gece oldu.
It was unforgettable!
Unutulmazdı!
What an unforgettable day!
Ne unutulmaz bir gündü!
Unforgettable.
Unutamayacaksınız.
It will be an unforgettable weekend.
Unutulmaz bir hafta sonu olacak Wilbur.
A prophetic day. Unforgettable.
Bugün ne gündü, asla unutulmayacak.
Unforgettable.
- Annemin durumu meçhul.
A fantastic vacation, unforgettable.
İnanılmaz.