English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ U ] / Unheard

Unheard traducir turco

421 traducción paralela
Until recently bread was almost unheard of here.
Ekmek yakın zamana kadar Las Hurdeslilere yabancıydı.
It's an unheard-of procedure!
Bu şekilde çalışılmaz!
But that's unheard of!
Ama bu işitilmemiş birşey!
By the mighty Valda, who will perform an unheard of feat... of supporting six men at the same time, unaided.
... güçlü Valda, aynı anda hiç yardımsız, altı adamı birden taşıyarak görülmemiş bir güç sergileyecek!
If I understand you correctly, and for the benefit of my family and students... the loathsome abominable crime... against his excellency, the Reich Protector... or more correctly, the unheard of... traitorous behavior of my countrymen... in failing wholeheartedly to fall in line with their "German" protectors... compels you to hold me hostage... together with others in whom, I presume, until the assassin is surrendered..
Eğer sizi doğru anladıysam ailemin ve öğrencilerimin iyiliği için... Reich Koruyucusuna karşı işlenen... bu mide bulandırıcı iğrenç suç... ya da daha doğrusu iş birliği yapmayan... Alman koruyucuyu tüm kalbiyle desteklemeyen... aynı duyguları paylaşmayan hain vatandaşlarım yüzünden... katil yakalanana kadar diğerleriyle birlikte... sanıyorum beni rehin tutacaksınız...
It's not unheard of in cases of egomania.
Egomanyak vakalarında duyulmamış bir şey değil.
But this is unheard of.
- Bu eşi görülmemiş bir şey.
Unheard of!
İşitilmedik birşey!
- This is really unheard of.
- Bu gerçekten görülmemiş bir şey.
That meteor is either very light, which is unheard of, or it's hollow.
Bu meteor ya çok hafif, ki böyle bir şey olamaz, ya da içi bos.
Not an unheard-of occurrence.
Duyulmamış bir şey değil.
Let the name of... Moses be unheard and unspoken, erased from the memory of men for all time.
Musa'nın adı... duyulmamış ve konuşulmamış olsun... insanların anısından silinsin... sonsuza dek.
There were cornflowers and gladioli everywhere, morning glories and day lilies born again from the ashes, with an extraordinary vitality unheard of in flowers before then.
Her yanda mavi kantaronlar, kuzgun kılıçları... ve o güne değin görülmemiş bir coşkunlukla... küllerin altından fışkıran... kahkaha çiçekleri, sabah sefaları.
Of course, but in these parts it's unheard of...
Elbette, ama bu bölgede bir erkeğin yukarı...
I don't condemn a friend unheard.
- Onu dinlemeden suçlayamam.
It's unheard of.
Duyulmamış şey.
A $ 50 raise is unheard of.
50 Dolar'lık bir artış görülmüş şey değil.
IT'S UTTERLY UNHEARD OF.
Bu tam anlamıyla hiç duyulmadı.
This is unheard-of.
- Bu duyulmamış bir şey.
Sixty clients a day is not unheard of on Saturdays or holidays
Örneğin, tatil günlerinde altmış müşteriye kadar ulaşanlar bile olur.
In Gleneyre? Unheard of.
Gleneyre'de mi?
Like most of my prayers, it went unheard.
Dualarımın çoğu gibi bu da kabul olmadı.
More precisely, special gloves that use anti-gravity and could result in unheard-of...
Tam olarak çekim gücünü etkisiz kılan bir çift eldivenle ilgilidir ve bunun eşsiz faydaları ola... - Nerede peki bu eldivenler? Onlar hâlâ birer hayal.
Unheard of.
Duyulmamış bir şey.
Unheard of.
Duyulmamış şey.
Shameful debaucheries, flagrant treacheries,... unheard of cruelties soon taught her vassals that nothing would guarantee them security against the remorseless fangs of this petty Caligula.
Yüz kızartıcı ahlaksızlıklar, alenen yapılan hainlikler açıklanamayacak kötülükler hizmetkarlarına, güvenlikten yoksun olduklarını ve bu dişi Caligula'nın yırtıcı pençelerinden asla kurtulamayacaklarını hatırlatıyordu.
To listen unseen and to watch unheard.
Görünmeden dinlemek, duyulmadan gözlemek.
Unheard of. Absurd.
Duyulmadık, saçma.
Unheard of!
Duyulmadık!
Unheard of!
Duyulmamış!
I'm going to have to put up with unheard of atrocities... in order to pump the information you need out of him.
Ondan gereken bilgiyi alabilmem için... Daha önce hiç duyulmamış bir zulümle karşılaşabilirim.
- This is unheard of.
- Bu duyulmamış bir şey.
A couple of cases in the US, but almost unheard of.
ABD'de bir iki dava olduysa da neredeyse duyulmadı.
- Unheard of. Unheard of.
- Duyulmuş, görülmüş şey değil.
That's unheard of!
Duyulmuş şey değil.
This is unheard of!
Duyulmuş şey değil.
It is unheard of!
Hiç beklemezdim.
Something unheard of is happening down there in Munich.
Münih'de hiç duyulmamış şeyler oluyor.
There lay they long, and many a song Was sung unheard by men or elves.
Oralarda uzun süre kaldılar ve söyledikleri şarkıların biri bile ne insanlar ne de elfler tarafından duyuldu.
" ln a world with no sound, their cries go unheard.
"Sesten azade bir dünyada, hıçkırıkları duyulmaz olur."
... and a hitherto unheard-of rate of successful kills close to 100 %.
... ve şimdiye dek duyulmadık % 100'e yakın isabet oranıyla.
Such an unheard-of incident... could speed them up.
Emsali duyulmamış böyle bir olay onları biraz hareketlendirir.
It's not unheard of for people to vanish while traveling, is it?
Yolda kaybolmak işitilmedik bir şey değil, öyle değil mi?
Two crushed disks, two temporal fractures... one major pneumothorax, perforated stomach... a hundred bouts with unheard-of tropical diseases... a shitload of arm and leg fractures... dyscrasia, dysentery, dyspepsia, dysuria... dysphoria!
İki disk ezilmesi, iki şakak kırığı.. bir büyük pneumothorax, mide delinmesi... duyulmadık tropik hastalıklara bağlı onlarca nöbet... bir sürü kol ve bacak kırığı... diskrazi, dizanteri, dispepsi, disüri... disfori!
This isn't something unheard of Colonel, two dead men shooting each other.
İki adamın birbirini vurup öldürmesi duyulmamış şey değil Albay.
A demolition derby with a car coming out without a scratch is unheard of. An absolute miracle.
Çarpışan araba yarışı bitti ve kazanan arabada tek çizik bile yok, ki bu mutlak bir mucize.
Nobody shoots chicken, that's unheard of!
Tavukların vurulduğu nerede görülmüş?
- As with Christmas Past we shall be invisible and unheard.
- Bu Noel geçene kadar görünmez ve duyulmaz olacağız.
There are some weeds, but the roses are unheard of.
Yabani otlar var fakat güllerden eser yok.
Well, it's the most unheard of thing I've ever heard of.
Bu, bugüne kadar duymuş olduğum, en duyulmadık şey.
Isn't this something! Unheard-of!
İşte bu hiç duyulmamış bir şey!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]