Uninhibited traducir turco
103 traducción paralela
Open, frank, uninhibited. That's what we encourage.
Açık sözlü, açık fikirli ve tabusuz olmalarına çalışıyoruz.
We look identical, unfortunately she's very skittish and uninhibited.
Tıpa tıp aynı görünüyoruz ne yazık ki. O çok yaramaz ve kendini hiç frenlemez.
I plan to sail for Northeast... to an uninhibited island
Kuzey doğuya doğru açılıp... ıssız bir adaya varmayı düşünüyorum
Natural, robust, open, carefree uninhibited, healthy.
Doğal, gürbüz, açık, kaygısız cana yakın, sağlıklı.
The point of this acting exercise is uninhibited body motion speech, sound.
Bu oyunculuk çalışmasının amacı dizginlenmeyen vücut hareketi konuşma yetisi, ses.
I mean, Lisa says that, uh, I-I've- - she's never seen me so relaxed and uninhibited in bed.
Seni yatakta hiç bu kadar rahat ve tasasız görmemiştim diyor Lisa.
Very uninhibited. Nothing sexier than a lapsed Catholic.
Kendini bırakmış bir Katolik'ten daha seksi bir şey yoktur.
I mean, it was just completely uninhibited.
Yani, tamamen kontrol dışıydı.
In these sessions, we want you to feel relaxed and uninhibited.
Bu oturumlarda sizin rahat ve özgür olmanızı istiyoruz.
I hear it's very uninhibited.
Orasının fazla serbest olduğunu duydum.
Passionate, uninhibited, even lustful.
Tutkulu, istekli, hatta açgözlü.
Totally uninhibited.
Tamamen girişken.
Completely uninhibited.
Tamamen özgür.
" Exciting, uninhibited woman seeks forward-thinking comrade.
" Heyecanlı, dışa dönük bir kadınım geleceğe dönük yoldaşlar arıyorum.
A perfect specimen that is totally uninhibited.
Bozulmamış, mükemmel bir örnek.
he's so untamed, so uninhibited.
O öylesine vahşi, öylesine kural tanımaz ki.
One of the most cherished ideas that we hold is the right to uninhibited debate and freedom of speech.
En değer verdiğimiz düşüncelerden biri yasaksız fikir belirtme ve konuşma özgürlüğüdür.
They're supposed to be very you know, uninhibited and free.
O bir müzisyen. Onların çok bilirsin, özgür ve engel tanımaz olmaları lazım.
On the contrary! Uninhibited drinking has made him quite coherent.
Bilakis aşırı içkiciliği onu tutarlı biri yaptı.
Trouble is, I get so uninhibited I pass out.
Sorunda bu ki, ben sınırı geçer ve oldukça dağıtırım.
perfect... uninhibited, guiltless.
kusursuz... hareketlerinde özgür, suçsuz.
Mike found himself very uninhibited.
Mike hiçbir şeyden çekinmediğini hissetmeye başladı.
- I didn't get tested to engage in uninhibited scrumping with you.
- Testi seninle sevişmeyi sağlama almak için yaptırmadım.
Progressive... uninhibited... experimental..
İlerleyen... özgür... deneysel...
You need to understand that Buddy Love is a representation... of the uninhibited, hedonistic id.
Şunu anlaman gerekiyor ki, Buddy Love bastırılamayan... hazcı altbenliği temsil ediyor.
He's so uninhibited...
Öylesine rahat ki...
We are uninhibited and freq? ciently posed for the c? maras.
- Kameralara utanmadan poz veriyorlar...
Hey, I read about this show in Teen Modern Maturity. They film passengers with cameras and catch them at their most uninhibited.
Bu program hakkında Modern Olgunluk dergisinde bir şeyler okumuştum yolcuları gizli kamerayla filme alarak, çoğunlukla yasaklı yönlerini ortaya çıkarıyor
Isn't Mommy fabulous and free-spirited and uninhibited?
Annem ne muhteşem, ne özgür ruhlu, ne girişken biri, değil mi?
A plastic surgeon giving his mistress implants... so that she can be more sexually uninhibited with him.
Bir plastik cerrah, cinsel yönden rahatlasın diye... metresine silikon takıyor.
Loud, uninhibited, Screaming, raunchy sex.
- Gürültülü, çekinmeden yapılan çığlık çığlığa, ahlaksızca bir seks.
In an uninhibited society, a 12-year-old would know most of the biology which I will have to give you in formal lectures.
Açık bir toplumda, 1 2 yaşında bir çocuk benim size resmi konuşmalarla aktaracağım biyolojinin çoğunu bilmek durumundadır.
Uninhibited and fascinating.
El değmemiş gibi ve seksi.
She's uninhibited, spontaneous, complicated.
Narin, doğal, karmaşık.
I mean, he's so uninhibited.
Yani, çok açıkfikirlidir.
Me and my girlfriend, Vanessa, we loved to get high and have spiritually passionate, uninhibited sex.
Ben ve kız arkadaşım Vanessa kafayı bulduktan sonra ruhani yönden tutkulu, özgürce seks yapmaya bayılırdık.
Nothing used to make me happier than getting high and having passionate, uninhibited sex.
Beni kafayı bulup tutkulu, özgürce seks yapmaktan daha mutlu eden bir şey yoktu.
For one thing, she's probably extremely uninhibited in bed.
Yatakta sınır tanımayacağı kesin bir kere.
She is so uninhibited.
İyice vurdumduymaz oldu.
I was never that uninhibited, that immodest.
Hiç vurdumduymaz olmadım ; bununki resmen arsızlık.
Heather, on the other hand... uninhibited and can beat him at mental chess.
Diğer taraftan Heather... çekingen değildi, ve onu zihinsel satrançta yenebiliyordu.
Anybody that claims to have a drinking problem has got to pick up a broad in a bar and bring her home and have drunken, uninhibited, naked bar sex.
Harbiden çok güzel. İçki sorunu olduğunu iddia eden kişi.. ... bardan hatun kaldırıp onu eve götürmeli ve sarhoş, sınırsız, çıplak bar seksi yapmalıdır.
And he was awesome, wild, uninhibited.
Üstelik harikaydı, vahşi, sınır tanımaz.
Inside the costume he felt free, uninhibited, alive.
Kostümün içinde kendisini özgür, sınırsız ve canlı hissediyordu.
- Uninhibited.
- Girişken mi?
Celebrating the individual spirit, unfettered, unchained, uninhibited. Flipping the finger at the greed and duplicity of the modern world.
Bireyin ruhunu kutsayan, serbest, zincirlerinden boşanmış, kısıtları yıkmış, modern dünyanın ikiyüzlülüğü ve açgözlülüğüne meydan okuyan
Uninhibited!
Özgürce davranması!
Olly, real name Olimpia, extroverted, uninhibited, a goofer, doesn't believe much in love yet.
Olly'nin gerçek adı Olimpia. Yani laubalili, faydacı ve ahmak! .
You might have thought that being uninhibited was freedom.
Haz peşinde olmayı özgürlük sanıyor, makul buluyorsunuz. Ama bu yanlış...
I want to dance, uninhibited
Ben dans etmek istiyorum. Rahatla
Yea, yea, yea! The militant, uninhibited bisexual moan.
Yasaksız savaşçı biseksüel inleme :