English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ U ] / Unraveled

Unraveled traducir turco

92 traducción paralela
No, you can put through your road and you can fortify it, but if one white man kills one Indian, that road's gonna come unraveled in your face.
Hayır, yolunuzu yapın ve kalenizi de yapabilirsiniz, ama kızılderililer bir beyaz tarafından öldürülürse, yolunuzu başınıza geçirirler.
That mask and everything, frankly, I'm a little unraveled.
Şu maske ve her şey, içtenlikle itiraf edeyim, biraz çözüldüm.
I've slowly come unraveled, Judge.
Ağır ağır çözüldüm Yargıç.
According to informed sources, high officials in the Hughes empire... are not even now fully satisfied that the mystery is completely unraveled.
İlgili kaynaklardan alınan bilgilere göre, Hughes saltanatındaki üst yetkili kişiler de bu mesele üzerindeki gizemin tamamiyle aydınlandığını düşünmüyorlar.
You have unraveled the puzzle.
Bulmacayı çözdünüz.
History consists for the most part of a complex multitude of deeply interwoven threads biological, economic and social forces that are not so easily unraveled.
Tarih ; ekonomik, biyolojik ve sosyal güçler anlamında kolaylıkla öngörülemeyecek bir ihtimaller örgüsünün potansiyelini taşıyor.
I think you've unraveled.
Galiba açıldın.
- We unraveled in the face of the enemy!
- Düşman bizi ezdi geçti!
The whole world was that unraveled piece of fabric.
Sökülmüş kumaş parçası anlamlı geliyordu.
So after the proposal, I kind of unraveled.
Evlilik teklifinden sonra çözüldüm.
ALL THE MYSTERIES OF EVE WAITING TO BE UNRAVELED.
Havva Ana'nın esrarı açılmayı bekliyor.
Oh, poor Maurice. He's all unraveled. All unraveled- -
Oh, zavallı Maurice.
It has been unraveled in places.
Bazı kısımları sökülmüş.
I still haven't unraveled that tie yet
Kravatımın bağını hâlâ çözmedim.
He thought I was a specimen... a mystery that needed to be unraveled.
Bir numune olduğumu düşünüyordu... Çözülmesi gereken bir gizem olduğumu...
Every time I piece together a data block, ten more come unraveled.
Her zaman bir parça ile birlikte gelen bir veri bloğu, ondan fazla çözdü.
The mystery of what became of the creatures inside the spacecraft... has yet to be unraveled.
uzay gemisindeki yaratıklara ne olduğu gizemi hala çözülemedi.
I'don't care if history itself comes unraveled, I want to know why you're on my ship.
Hangi zamandan olduğun farketmez, neden gemimde olduğunu bilmek istiyorum.
You're talking about a war crimes trial which they attempted after the last war, and it completely unraveled.
Sen, önceki savaştan sonra denedikleri ve berbat olan bir savaş suçları mahkemesinden söz ediyorsun.
It all unraveled and then one thing happened after another.
Her şey çorap söküğü gibi gelişti, bir olay diğerini izledi. Tanrım.
- It unraveled on a nail.
- Bir çiviye takıldı.
President Regan told reporters the situation in Nicaragua had unraveled to such an extent that State Department considered...
Başkan Regan muhabirlere Nikaragua'daki durumun Devlet bakanlığının ciddiye aldığı mahiyette bir sona yaklaştığını ifade etti...
Grissom just unraveled it.
Grissom çözmüş.
But then we missed a weekend away together, and things kind of unraveled because of you.
Ama beraber geçireceğimiz bir hafta sonunu kaçırdık ve olan oldu senin yüzünden.
Do you realize that you've unraveled one of the biggest scientific mysteries of the last 100 years?
FArkındamısın acaba canım Bilim dünyasının son 100 yıldaki en önemli sırrını çözdün?
You know every time I find my house key, it feels like a mystery unraveled.
Evimin anahtarını her buluşumda bir gizem çözülmüş gibi hissederim.
I'm not really sure it should be unraveled, at least not by me.
Anlaşılması gerektiğinden emin değilim pek en azından benim tarafımdan.
But how could the bond between them have unraveled so badly?
Fakat anne ve kız nasıl bu noktaya geldiler?
USIDent has unraveled a conspiracy involving the trafficking of human fingers.
USIDent, insan parmağı ticaretini içeren bir komployu açığa çıkardı.
The glamorous Miss Edie Sedgwick unraveled her long white...
Göz kamaştıran Bayan Edie Sedgwick, gözler önüne serdiği uzun beyaz...
- Oh. - I tried to help, but she rather unraveled.
Yardım etmeye çalıştım, ama daha beter oldu.
Did we ever get my suit pants fixed after the cuff came unraveled at christmas?
Noel'de kol manşetleri sökülen takımımı tamire verdik mi?
WowI You really unraveled that little mystery, didn't you?
Bütün gizemi ortadan kaldırdın değil mi?
This film, is about how a small group of the most brilliant minds, unraveled our old cosey certainties about maths and the universe.
Bu film, en parlak beyinlerden oluşan küçücük bir grubun matematik ve evren çevresindeki "kesinlik" örtüsünü sökmeleriyle ilgilidir.
The almost religious belief, that there was a perfect logic, which governed a world of certainties, had unraveled itself.
Kesinlikler dünyasınca yönetilen mükemmel mantığın olduğuna dair neredeyse dini olan inanç tel tel dökülmüştü.
( SINGING ) Unraveled codes
Şifreleri çözdük
it'll come unraveled.
Bekleyin, sargı çözülecek.
The whole thing unraveled when the damn boat started leaking.
Tüm bunlar, kahrolası tekne su almaya başladığında ortaya çıktı.
But the bloody clothes he thought he incinerated got stuck in a chute and once they were found, everything unraveled.
Ama bacaya attığı kanlı giysilerin yandığını düşünmüştü. Hâlbuki onlar yolda sıkışmıştı. Bulunduklarında olay aydınlandı.
This is where Oogway unraveled the mysteries of harmony and focus.
Burası Ugvey'in uyum ve odaklanmanın sırlarını, ortaya çıkardığı yer.
My testicles unraveled down to the ground.
Testislerim yere saçıldı.
" Could have unraveled your, uh, PMI warrant big time.
PMI arama iznini engelleyebilirdi.
It's my fault... That matthew's life Unraveled.
Matthew'ın hayatının dağılması benim suçum.
The ribbon eel can come unraveled.
Kurdele Müren'inin çözülmesi gerekebilir.
Don would be dead before Saturday, but you've unraveled so that it does not happen, right?
Don would be dead before Saturday, but you've unraveled so that it does not happen, right?
As I wrote a line, words I was never aware of... unraveled like a thread of silk
Bir dize yazdım. Gerisi çorap söküğü gibi geldi.
The chaos and confusion of what transpired here last night is still being unraveled.
Dün gece burada yaşanan kaos ve karmaşaya neden olan şey gizemini hâlâ koruyor.
The band alone can be unraveled and used in case of emergencies.
Bilekliği çıkarılıp acil durumlarda kullanılabiliyor.
Please, reveal to me how you unraveled my clue.
Lütfen ipucumu nasıl anladığını açıkla bana.
Change any one of them, dial the parameters, and something will go wrong - - the planet will disappear, the sun will shut down, the DNA will come unraveled.
Bunlardan herhangi birini değiştirirsek, parametleriyle oynarsak bir şeyler ters gider gezegen kaybolur Güneş kapanır DNA sökülür.
Together, they unraveled the structure of human DNA in 1953.
1953'de beraber insan DNA'sının yapısını çözmüşlerdir.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]