Unsaid traducir turco
205 traducción paralela
Some truths are best left unsaid.
- Bazı gerçekler söylenmese iyidir.
There were so many unsaid things I'd forgotten to tell Bogey... and now I would never tell him.
Bogey'e anlatmayı unuttuğum bir sürü şey vardı... ve artık asla anlatamayacaktım.
I felt there was something unsaid.
Dile getirmediğimiz şeyler vardı.
And for some other reasons best left unsaid.
Diğer nedenler söylenmese daha iyi.
Seem to leave things unsaid and unspoken.
Bazı şeyleri hiç konuşmuyoruz, hiç söylemiyoruz.
There is too much unsaid within me that I cannot say.
Söyleyemeyeceğim çok fazla söylenmemiş var içimde.
There is much unsaid within you too.
Senin içinde de çok söylenmemiş var.
With so much left unsaid within you it must be a relief to break and tear things.
İçinde söylenmeden kalan çok şey kırıp döktüklerin için bir ferahlama olmalı.
So that if, by some misadventure, the words were left unsaid, the marriage would not be consecrated.
- Böylece, - Bazı talihsizlikler yüzünden, verilen sözler tutulmazsa - Bu evlilik onaylanmayacaktır.
- I believe that some things must not be left unsaid.
- Bazı şeylerin gizli kalmaması gerektiğine inanırım.
A word is what's unsaid. And you?
- Kelime suskun kalandır.
But there are a lot ofthings unsaid, as well.
Ama söylenmeyen pek çok şey de var.
- The worst things go unsaid?
- Söylenemeyen şeyler?
Things can be said in the first person which were unsaid before.
Birinci şahıstan daha önce bahsedilmediği söylenebilir.
I took the measure of the unbearable vanity of the West, that has never ceased to privilege being over non-being, what is spoken to what is left unsaid.
Bati'nin görünürde olana tahammül edilmez düskünlügünün ölçüsünü aldim ; var olmayandansa var olana... söylenmemis olandansa söylenmis olana ayricalik taniyan, hiç vazgeçmeden...
Some things are better left unsaid.
Bazı şeyler söylenmese daha iyi olur.
Some things are better left unsaid.
Bazı şeyler söylenmemeli.
All better left unsaid, Grace.
Bazı şeyler söylenmeden kalmalıdır.
And now that he's gone, I realise that... nothing should be left unsaid... even between people who don't say things easily.
Ve şimdi gittiğinde, anlıyorum ki... her şey söylenmeli... kolaylıkla söyleyemeyen kişiler arasında bile.
Some things are better left unsaid
Bazı şeylerin söylenmemesi daha iyidir.
Nothing should be left unsaid We've got to tell each other everything I'll never lie to you again
Bundan sonra her zaman her şeyi sana anlatacağım. Yalan söylemeyeceğim.
"So much goes unsaid and I have the feeling that these people... " the quiet one in particular, want something from me.
Söylenmeyen çok şey var, bu insanların özellikle de sessiz olanın benden bir şey istediğini sanıyorum.
Well, now, I think some things are best left unsaid.
Sanırım bazı şeylerin söylenmemiş kalması en iyisi.
I will hide it away with all the things left unsaid and undone... between us. "
Aramızda söylenmeden ve yapılmadan yarım bırakılan şeylerle birlikte saklayacağım.
- Well, sometimes some things, big things, should remain un... unsaid, like between two people...
Bazen önemli şeyler anlatılmaz. İki kişinin arasında- -
Some things are best left unsaid.
Bazı şeyler söylenmeden güzeldir.
- though I may wish it unsaid the next moment.
- Belki de söylediğime pişman olacağım.
Emma... I must tell you what you will not ask, though I may wish it unsaid the next moment.
Emma... senin sormayacağını sana söylemek zorundayım, gerçi sonra söylememiş olmayı dileyebilirim.
When you told her how that made you feel, was there anything you left unsaid?
Ne hissettiğini anlattığında söylenmemiş şey kaldı mı?
Some things are better left unsaid.
- Bazı şeyler söylenmese daha iyi olur.
There are so many undone things in my life, so many things unsaid...
Hayatım boyunca yapmadığım, Söylemediğim o kadar çok şey var ki...
I didn't leave everything unsaid with the girls... the way Mummy did with us.
Annemizin bize davrandığı gibi... kızları olan bitenden habersiz bırakmadım.
" The highest truth on the subject remains unsaid probably cannot be said.
" Konu hakkındaki en büyük gerçeklik söylenmedi ve herhalde söylenemez de.
So I don't judge a book by its cover, I never look before I leap, I know that some things are better left unsaid... and that worrying is the devil's favorite pastime.
Bu yüzden asla bir kitabı kapağına göre değerlendirmem, atlamadan asla bakmam, bazı şeyleri kendine saklamanın daha iyi olduğunu ve endişe etmenin, şeytanın en sevdiği meşgale olduğunu bilirim.
Some things are better left unsaid.
Bazı şeylerin söylenmemiş olması daha iyidir.
Rifat Bee, my first love remains unsaid.
Rifat Bee, ilk aşkım karşılıksız kaldı. ilk aşkım karşılıksız kaldı.
Some things are better left unsaid.
Bazı şeylerin söylenmemesi daha iyidir.
It goes without saying, but the law shouldn't require it to go unsaid.
Bunu söylememem gerekir biliyorum ama yasalar bizden bunu istemiyor.
I wanted it alito be unsaid,
Her şeyin olmasını ben istedim.
Sometimes the important things go unsaid.
Bazen önemli şeyler, söylenmeden kalır.
So much that I've left unsaid for reasons I hope one day you'll understand.
Sana söylemediğim çok şey var. Bir gün bunun nedenini anlayacağını umuyorum.
So much that I've left unsaid, for reasons I hope one day you'll understand.
Sana söylemediğim çok şey var. Bir gün bunun nedenini anlayacağını umuyorum.
So much that I've left unsaid for reasons
Sana söylemediğim çok şey var.
Danny, this ain't no time to leave things unsaid.
Danny söylenmesi gereken şeyleri ertelemenin sırası değil.
That's one detail best left unsaid.
En iyisi bu detaydan hiç bahsetmemek.
Eddie preferred to leave things unsaid and went back to grazing in greener pastures.
Eddie konuşmamayı tercih etti ve daha da yeşil çayırlarda otlanmaya koyuldu.
These are all non - verbal cues to the sub-conscious... to the unsaid.
Bunlar bilinç altına giden sözlü olmayan ipuçları, söylenmeyenlere.
And leave things unsaid.
Hem bazı şeyleri konuşmadık...
It's the question that goes unsaid.
Bu konu hiç konuşulmadı.
Here's the biggest unsaid thing of all :
İşte, en önemli söylenmemiş şey :
- There are things better left unsaid.
- Bazı şeyleri konuşmamak daha iyi.