Untied traducir turco
245 traducción paralela
When Lohmann has untied all the knots, then you may sweep up as much as you like.
Lohmann tüm düğümleri çözdüğü zaman, işte o zaman istediğin gibi süpürebilirsin.
Quickly I untied the rope.
Hemen ipi çözmüştüm.
Quickly I untied the rope.
İpi çöz!
Get that worthless dog untied, Jody.
Şu uyuz köpeği getir, Jody.
I suppose you would like to be untied.
Herhalde bağlarının çözülmesini istiyorsundur.
So you really want your hands untied.
Ellerini çözmemi gerçekten istiyor musun?
Just being with you, it's untied a lot of knots.
Seninle olmak, bir sürü düğümü çözdü.
Well. he can keep falling off till he breaks every bone in his body and he still ain't gonna get his hands untied.
Vücudundaki bütün kemikleri kırılıncaya kadar ona dikkat et ve ellerini yine de çözmeye kalkışma.
You sure it's okay to leave him untied?
Onu bağlamamız gerekmez miydi?
He will never be untied now.
Asla çözülmeyecek.
I must've left the boat untied. It's gone.
Botu bağlayamadan bırakmak zorunda kaldım.Gitti.
I mean, our partnership is untied.
Ortaklığımız bitti yani.
Oh, your shoelaces is untied.
Ayakkabı bağcıkların da çözülmüş.
Get those men untied.
Şu adamları çöz.
And Hristos Gikas untied the rope from the door it was tied to.
Sonra Hristos Gikas kapıya bağlı ipi çözdü.
The unbeaten, untied, unethical wing-walking wonders of the world,
Kanat yürüyüşü dünyasının ayak basılmamış, görülmemiş, ahlak dışı mucizeleri,
What was she doing untied?
Serbest ne işi vardı?
Mr. Rivoli's right hand is untied.
Bay Rivoli'nin sağ eli çözüldü.
- Just get me untied.
- Çöz beni, oldu mu.
He says they untied the boat last night.
Geçen gece gemiyi serbest bırakmış.
He had a shoe untied, them tennis shoes on, you know.
Ayakkabılarını bağlamamıştı. Spor ayakkabılar.
One guy says to the other one, "Hey, your shoe's untied."
Biri diğerine :'Hey, ayakkabının bağı çözülmüş'demiş.
There's two guys, they're walking down the street... and one says to the other, "Your shoe's untied," and the other guy says, "I know that."
Yok, yürüyen iki kişiymiş. Biri diğerine demiş ki : 'Hey, ayakkabının bağı çözülmüş'.
McFly, your shoe's untied. Oh.
Ayakkabının bağı çözülmüş.
I sleep in Sundays. Oh, McFly, your shoe's untied!
Cumartesileri uyurum.
We'll have you untied in a moment.
Seni hemen çözeceğiz.
Got to get these people untied.
Bu adamları çözelim.
At least we don't go in for this shoe-lace-is-untied crap.
En azından pantolonunun fermuarı açık saçmalığını yapmıyoruz.
We just untied the knot.
Sadece düğümü çözdük.
l am wanting to speak to you with my tongue untied.
Seninle dilimde düğüm olmadan konuşmak istiyorum.
If you're untied, will you escape?
Eğer bağlamazsam kaçar mısın?
It was almost 9 before someone saw me and untied me.
Birisi beni görüp, çözdüğünde saat neredeyse dokuz olmuştu.
You look real sharp, but it's hard to steal second base with your shoe untied.
tabi o kadar kale geçtikten sonra ayakkabına bakmadın hiç.
Excuse us, dude but your shoes are untied.
Affedersin ahbap ama ayakkabının bağcığı çözülmüş.
Your shoelaces are untied.
Ayakkabının bağcığı çözülmüş.
Bottom of the ninth... oops, someone's tubes come untied... and out pops my half brother Sam.
Son sanş değerlendirilir ve upps, yarı kardeşim Sam çıkagelir.
You know, your shoelace is untied.
Farkında mısın, ayakkabı bağın çözülmüş.
- when he untied you?
- bir şey dedi mi?
- We didn't speak when he untied me.
- Beni çözdükten sonra konuşmadık bile.
Your shoe's untied.
Ayakkabı bağların çözülmüş.
# # Whoop. Shoe's untied.
Ayakkabım çözülmüş.
Did you shoot him before or after you untied him?
Onu çözdükten önce mi, sonra mı vurdun?
I said did you shoot him before or after you untied him?
Onu çözdükten önce mi, sonra mı vurdun dedim!
Hey, nudnik, your shoe's untied.
Hey baş belası, ayakkabının bağı çözülmüş.
The chains of the masses untied
Kitlelerin bağlantılarını kurmalıyız
I'm gonna go out on top, undefeated and untied.
Yenilmez olduğum noktada bırakacağım.
Hey, your shoe's untied.
Ayakkabının bağı çözülmüş.
Your shoelace is untied.
Ayakkabının bağı çözülmüş.
Do you remember what happened the last time this guy's hands were untied?
- Delirdin mi sen? En son elleri serbest olduğunda neler olduğunu hatırlamıyor musun?
I came up, I untied my legs slowly.
Doğrulup, ayağımdaki ipleri usulca çözdüm.
No... you see, the shoes weren't untied.
Şurada kılıfında yazıyor, orada yedi hafta kalmışsınız.