Upkeep traducir turco
134 traducción paralela
"I shall pay for her upkeep with gold which I will leave every month that she lives."
"Yaşadığı her ay bırakacağım altınlarla ödeyeceğim bakım masraflarını."
Two, she paid for my upkeep on her knees and on her back.
İkincisi, bakım masraflarımı dizlerinin üstünde ve sırt üstü çalışarak ödedi.
And you'll be fully responsible for its upkeep, boys.
Ve onun bakımından tamamen biz sorumlu olacağız, çocuklar.
And whoever doesn't fight in this army will contribute to its upkeep.
Ve bu orduda savaşmayan herkes onun ayakta durmasına katkıda bulunacak.
Meanwhile, taxes and cost of upkeep continue to climb, while the project remains a park, instead of a final resting place where our dear brothers may lie down at the end of a weary journey.
Bu arada, vergiler ve bakım giderleri artmağa devam ediyor, buna karşın proje park olarak kalıyor, yorucu bir yolculuk sonunda kardeşlerimizin yerleştirilebileceği bir dinlenme yeri olmaktan çıkıyor.
Yes, but think of the taxes and the upkeep.
Evet, fakat vergileri ve bakım giderlerini düşün.
To say nothing of the taxes and upkeep on the property.
Bırak emlak vergisi ve bakımını.
But I can't afford the upkeep, so I let rooms.
Ama masrafları karşılayamadığımdan odaları kiraya verdim.
Like block upkeep, special projects.
Mahalle bakımı, özel projeler gibi.
If I understand correctly, there's only us two altogether for the upkeep of this big villa.
Doğru anladıysam,.. ... bu kocaman villanın bakımıyla uğraşan sadece biz ikimiz varız.
For Thursdays with you you can continue the upkeep.
Perşembeleri seninle olmam karşılığı masrafları ödersin.
Gee, the upkeep alone must be...
Vay. Burayı sadece korumak...
Plus the upkeep on the cars.
Ve arabaların bakımı.
Perhaps he should begin contributing to his own upkeep somehow.
Belki de, bir şekilde kendi bakımına katkıda bulunmaya başlamalı.
The upkeep.
Geçim sıkıntısı işte.
To upkeep an army for 1000 days, to use it for an hour.
Günü geldiğinde kullanmak için beni iyileştirmediniz mi?
This one was dying until Mrs. Everson's brooch paid for its upkeep.
Burasıysa Bayan Everson'un broşu bakım masraflarını ödeyene kadar ölmek üzereydi.
- The upkeep is almost zero.
- Gideri neredeyse yok gibi.
Yeah, this is upkeep.
Evet, bu bakımdır.
It's too much upkeep.
Çok masrafı var.
Bob, sometimes them places are okay, but most of the time, them people are just in it for the check that the state sends for your upkeep.
Bob, onların bazı yönleri iyi, ama çoğu zaman onların asıl derdi devletin sana gönderdiği bakım masrafını kısmak.
The price of water... and upkeep has almost doubled.
Su fiyatları... ve bakım masrafları neredeyse ikiye katlandı.
We share all the upkeep and chores.
Bakım masraflarını ve ev işlerini paylaşırız.
There's an entire business devoted to the upkeep and management of pubic hair.
Kasık kıllarının bakımıyla ilgilenmek ve şekillendirmek başlı başına önemli bir iş.
The salary is 50 % of what is discounted from soldiers... the other 50 % is for upkeep.
Ücretinizin yarısı askerlerden toplananlar yarısı da bakım için size verilecek olan paradan oluşuyor.
Edith, I know that you and I... discussed the possibility of your staying on here... but as I said, with the taxes and the upkeep and all... it's just gonna be more practical for us if we sell the house.
Edith, seninle, burada kalmaya devam etme ihtimalini müzakere ettik, bunu biliyorum. Ama dediğim gibi, vergiler, bakım masrafları ve her şey... Evi satarsak bizim için çok daha pratik olacak.
Tony pays for her retirement home, for the upkeep on her car...
Bakım masraflarını Tony üstlendi, arabaya da o bakıyor...
I need to cover the new ticket guy's salary, so that's three more admissions a day. Cleanup crew for the bathroom, money to cover paint and upkeep, should average about four admissions, bringing the grand total to...
Gişecinin parasınıda çıkarmalıyım, o yüzden 3 kişi daha, tuvalet temizliçileri, boya bakımı için para, bu yüzden 4 kişi daha.
I pay for the upkeep, we train him together.
Onu birlikte eğitiriz.
It's not singing Mass that pays for the upkeep of this big house!
İlahi söylemekle, bu koca evin onarım masrafı ödenmez.
Taxpayers pay for his upkeep.
Mükellefler onun masrafları için vergi ödüyor.
Augustus is nearly maniacal about his upkeep.
Augustus kendisine bakmak konusunda deli gibidir.
I liked your coverage on the new funds approved... for upkeep on the Divinity Quadrangle.
Ben de İlahiyat Fakültesi'nin bakımı için onaylanan yeni kaynaklarla ilgili yazını beğendim.
But it needs a lot of upkeep.
Ama çok bakıma ihtiyacı var.
Before dying, Shanta entrusted the upkeep of Gita and Chikku to me.
Shanta ölmeden önce Gita ve Chikku'yu bana emanet etti.
The upkeep of his private jet is worth more than that.
Jet uçağının bakımı bile daha fazla tutar.
I found this letter inside mailed from Seattle with 300 bucks in it for the kids'upkeep.
Seattle'dan gönderilen bu mektubu ve çocukların gereksinimleri için 300 doları içerde buldum.
Such revenues to be used for dump upkeep
" Elde edilecek gelir, çöplüğün bakımı...
The upkeep is astronomical.
Bakım masrafları astronomik.
- It's upkeep.
- Buna bakım denir.
Miss Angeline wasn't exactly into repair and upkeep.
- Biraz. - Bayan Angeline pek tamirat yapmıyordu.
For the upkeep of the temple.
Tapınağın giderlerini karşılamak için.
The upkeep's on him.
Bakımı o yapsın.
And my understanding is the upkeep is quite minimal.
Anladığım kadarıyla bakım tutarı asgari düzeyde.
This property, its expenses, the taxes, the upkeep.
Bakımı masraflı. Top güllesi yüzünden zemin kırıldı.
Of course, it's gonna require a lot of upkeep.
Tabii bakımı gerek.
Actually, all wood that's outside requires upkeep except trees.
Aslında açık havada duran her türlü ahşaba bakım gerekiyor, ağaçlar hariç.
this flask contains minerals great for the skin and great for upkeep...
Daha öncede dediğim gibi içindeki mineraller deri için çok yararlı. Üstelik deriyi çok güzel beyazlatıyor.
Now, they're a lot more upkeep, but when you're on one of those, it's like you're part of something, you know?
Çok masraflı şeyler fakat ne zaman o tekneye binsen, kendini onun bir parçası gibi hissediyorsun, anlıyor musun?
Just in terms of the men that are up there now, my team, serving lunch and dinner and just generally doing upkeep.
- Diğerlerinde donanım yok mu? Ben sadece olanları söyledim Öğle yemeği akşam yemeği falan servisinde bulunuyorlar genelde
Upkeep?
Beyazlığı ne yapıyım ben?