Upstage traducir turco
93 traducción paralela
Don't you upstage your mother, or I'll whale the tar out of you.
Sakın anneni gölgede bırakma, yoksa seni fena pataklarım.
Well, I wouldn't take any of that upstage malarkey from her!
Pekâlâ, onun bu kibir saçmalıklarını çekemeyeceğim.
Take him. - John Norman Howard managed... to upstage his Grammy Award-winning wife, Esther Hoffman.
- John Norman Howard Grammy kazanan karısı Esther Hoffman'ın sahnesini çaldı.
He's got to get to the upstage wall...
Gizli pencereden...
You get up and exit upstage centre.
Ayağa kalkıp sahnenin arkasına doğru çekileceksin.
True, but then I changed it to the upstage position.
Evet ama daha sonra geri safhaya değiştirmiştim.
Try a little kick with your upstage foot.
Arka ayağınla küçük bir tekme atmayı dene.
You should be upstage.
Sen sahnede olmalıydın.
We have found something worthwhile to upstage those fucking baby boomers.
Sonunda bizi adam yerine koymayanların yüzünü kızartacak bir şey bulduk.
You know, she's very frightened that my cast is going to upstage her at the wedding.
Alçımın, düğünde onun gelinliğine gölge düşüreceğinden korkuyordu.
It was a PR job... and I was apprehensive of her reaction to Mimi... who tended to upstage every other woman in sight.
Bu bir reklam meselesiydi ve ben etraftaki tüm kadınların içinde dikkatleri çeken Mimi'ye tepkisinden endişe ediyordum.
Upstage me, will ya?
Dikkati beni üzerimde topla, tamam mı?
I can't do that speech if she's going to be fidgeting around upstage!
O sahnenin ortasında böyle dolanıp dururken konuşmamı yapamam ki!
It'll go better next time if you make it through the doorway and not the upstage wall.
Bir dahaki sefere duvar yerine kapıdan çıkmayı denersen daha iyi olur.
Not far enough upstage... by two foot.
Sahneye çok yakın olmuş.
- Up left. Guys, upstage left...
Yukarda solda maymun kakası var.
That bitch Pebbles kept trying to upstage me.
O sürtük Çakıl bütün ilgiyi benden çalmak için didinip durmuştu.
And that bitch Dino kept trying to upstage me.
O sürtük Dino da beni gölgede bırakmak için didinip durmuştu.
We can upstage her.
Onu görmezden gelebiliriz.
Gentlemen upstage Ladies downstage
Baylar sahneye çıksın Bayanlar sahneden insin
Come upstage.
Sahneye gelin.
The honeymoon couple appear at the upstage right entrance travelling in a westerly direction towards Knightsbridge.
Balayı çifti sahnenin sağ ön girişinde belirir... Batıya, Knightsbridge'e doğru ilerliyorlardır.
But the last thing we want is to upstage you and Donny so we are not mentioning this outside this room.
Ama sizin düğününüze gölge düşürmek istemiyoruz. Bu yüzden sizden başkası bilmeyecek.
You raised both hands upstage.
Sahne arkasında iki elini de kaldırdın.
I'll squeeze my tiny ass up in this and upstage these bitches in here.
Popomu bunun içine sıkıŞtırıp... bütün karıIara hava atacağım. Beğendin mi?
I have a problem trying to upstage Victor Delgado.
Benim kibirli Victor Delgado ile problemim var. Hatırladın mı onu?
You can't upstage a hard-ass like Van Meter.
- Bu delilik. - Van Meter gibi bir adamla uğraşamazsın.
I DON'T WANT TO UPSTAGE CARRIE AT HER OWN WEDDING.
Kendi düğününde Carrie'yi ikinci plana atmak istemem.
Can anybody tell me what the difference between upstage and downstage is?
- Sahne arkası ve önü arasındaki farkı söyleyebilecek olan var mı?
Further upstage, way, way upstage.
Daha geriye. Daha arkadan, git.
The ferret didn't upstage me? The ferret underplayed it nicely.
Gelincik benden daha çok dikkat çekmedi, değil mi?
Be careful you two don't upstage the bride and groom.
Gelinle damattan daha iyi giyinmeyin sakın.
- No. I can't upstage Alec Baldwin.
- Alec Baldwin'in sahnesini çalamam.
Now she's gotta upstage me on my big night.
Şimdi de benim büyük gecemde beni hiçe sayıyor.
but with a different tie. What do you think? What, are you TRYING to upstage me?
Tabii başka bir kravatla.
What, are you TRYING to upstage me? ( Laughs ) I just want to look my best.
- Beni gölgede bırakmaya mı çalışıyorsun?
The rest of the days, you upstage me.
Ama diğer günlerde, Sen beni gölgede bırakırsın
She thinks you guys are going to upstage her talent show.
Onun gösterisini baltalayacağınızı düşünüyor.
-... as far upstage as possible.
... sahneden mümkün olduğunca uzağa götürün.
That stumpy troll is totally trying to upstage me!
O bodur dikkati üzerine toplamaya çalışıyor!
Threatening to upstage the Buddhists, the Hindus arrive, adding their own mix of colour and music.
Dikkatleri Budistlerden alıp kendi üzerlerine çeken Hindular da buraya gelir ve ortama kendi kültür ve müzikleriyle zenginlik katarlar.
It meant I couldn't look like a total zero, but I couldn't upstage her either.
Yani ne tam bir ezik gibi görünmeli ne de onu gölgede bırakmalıydım.
And upstage you? Never.
Arkanda kalmak için mi?
your mom sure knows how to upstage an announcement.
Annen yeni bir şeyin nasıl söyleneceğini iyi biliyor.
Call Rihana upstage.
Rihana'yı davet et.
Are you trying to upstage me, Mr. Porter?
Rolümü mü çalmaya çalışıyorsunuz Bay Porter?
Upstage, lads!
- Hemen hemen işin odur
I thought "upstage him."
Sahnede harika olan birini gördüm ve o an "rolünü çalabilirim" diye düşündüm.
00, 00 : 27 : 47 : 00, But director Rick King allows the architecture to upstage the action.
Fakat yönetmen Rick King, mimarinin aksiyonu gölgede bırakmasına izin veriyor.
- He was trying to upstage me.
Beni gölgede bırakmaya çalışıyordu.
Hey, you tryin'to upstage me, kid?
Hey, rolümü çalmaya mı çalışıyorsun?