Ushered traducir turco
47 traducción paralela
And in Europe, Rousseau's idea ofhappiness... ushered in the French Revolution.
Avrupa'da Rousseau'nun mutluluk fikri Fransız Devrimi'nin müjdecisi oldu.
The young woman took his hand and ushered him upstairs
Genç kadın onun elini tutmuş ve onu üst kata götürmüş.
They're ushered into the penalty box where theyjoin Wu and they're still going wild.
Penaltı odasında Ken Wu'nun yanındalar ve hala çıldırıyorlar
She held the door open, curtseyed, then ushered her in.
Kapıyı açtı... Sonra onu içeri aldı,
I'm being ushered out.
Ben öncü oluyorum.
No one in our nation's capital could deny that the satellite... has ushered in a grim new chapter in the Cold War.
Ülkemizde hiç kimse bu uydunun soğuk savaşya yeni bir dönem açtığını yalanlayamaz.
People who kill reverends'wives aren't exactly ushered to the front of the line in Heaven.
Papazın karısını öldüren kişi Cennet'ten içeriye girebilecek biri değildir.
So what if he's the man whose masterly touch ushered me into womanhood?
Onun ustaca dokunuşuyla kadınlığa geçtiysem ne olmuş?
I ushered you into this world.
Seni bu dünyaya ben getirdim.
"The heartfelt cry of Albertina Sobandla ushered in the Truth and Reconciliation hearings today."
"Albertina Sobandla'nun iç parçalayıcı ağlaması bugünkü Gerçek ve Barış toplantısına damgasını vurdu."
They'll be ushered into their new profession, as slaves.
Yeni işlerine yerleştirilecekler, köle olarak.
After losing to Reagan, Carter comes back here to speak... at a Jefferson-Jackson dinner or something... and Dominic is ushered up to him.
Reagan'a kaybettikten sonra, Carter buraya gelmiş. Jefferson-Jackson'da akşam yemeği gibi bir şey varmış. Dominic oturacağı yeri göstermiş.
It's about time somebody ushered Jack out of the house.
Birisinin Jack'i evden dışarı çıkarmasının zamanı geldi.
I'd like to see the man Ushered out of this world With the proper respect.
onu bu dünyadan gereken saygıyla uğurlanırken görmek isterim.
You kept it in the landing zone, and when the chopper went down, you ushered five P.O.W.S into safety.
İndiği yerde tuttun ve helikopter düştüğünde... beş savaş esirini güvenle kolladın.
And upon being ushered into the royal presence chamber, you will make three reverences, like so :
Ve odaya yönlendirilişinizden itibaren, şu şekilde üç kez, reverans yapacaksınız :
Much like the story of the Virgin Mary and Jesus, the story of Huangdi told of an earthling woman who would give birth to him- - the legendary first emperor of China who ushered in a time of great change.
Çok hikayesi gibi Meryem ve İsa, Huangdi hikayesi bir anlattı verecek dünyalı kadın Ona doğum
The steam-powered printing press ushered in a new age of cheap, mass-produced books creating a hunger for knowledge right across society.
Buhar gücüyle çalışan matbaa, ucuz ve seri üretim kitapların çağını başlatarak toplumda bilgi açlığı yarattı.
Sawyer ushered his friends into Dharma society.
Sawyer arkadaşlarının Dharma toplumuna katılmasını sağladı.
I merely ushered them toward redemption.
Ben sadece kurtuluşa yönlendirdim onları.
Well, can we also pretend that your new cousin wasn't ushered into life by my hood ornament?
Nasıl oldu o olay? Ufak bir insan çıkıverdi ortaya.
He ushered the funds through the city council with no public hearings, and he put my hand on the spigot.
Sessiz sedasız şehir meclisinden ödeneğin çıkması için öncü oldu ve kimsenin öğrenmemesi görevini de bana verdi.
Too gentle a word for how he was ushered from this life.
Bu dünyadan nasıl gittiğini düşünürsek bu fazla kibar oldu.
Theo ushered me in, where inside, on his knees, was my father.
Theo bana eşlik etti içeride, dizlerinin üstünde babam vardı.
I've been ushered back and told I'm getting a medal tomorrow.
Geri getirildim ve yarın bir madalya alacağım söylendi.
You and Mr. Thompson will be ushered to the front in the first pew on the aisle.
Siz ve Bay Thompson içeri girip ilk sıraya oturacaksınız.
And for the Russians, the Bolshevik revolution ushered in a terrible age of mass famine, civil war, slave labour camps and terror.
Ruslar'a gelince Bolşevik Devrimi büyük bir kıtlığın, iç savaşın, esir çalışma kamplarının ve terörün olduğu korkunç bir çağın habercisi oldu.
I asked if she liked it. I had my clothes on when I ushered people in.
İnsanları getirdiğimde giyiniktim.
And as surely as stability returned, junior year ushered in a new era of experimentation...
Ve her şey rayına otururken üçüncü sene, çeşitli deneyimlerle dolu yeni bir devrin başlangıcıydı.
Richard, you were ushered out of here last night like a common criminal.
- Richard! Dün buraya dönmüş olmalıydın.
And ushered us to safety.
Bizi güvenli bir yere götürdün.
And then you're gonna be ushered off into some rest home, where you have to wake up in the mornings, and figure out what the hell to do in between meals.
Sonra da bir huzurevine kapatılacaksın. Sabahları uyandığında yemek saatleri arasında ne yapacağını düşüneceksin...
French monarchy ushered in their time.
Louis dönemi Fransa'nın mutlak monarşi dönemidir.
Shooter ushered Marvel right into the fast-growing direct market and into the next decade.
Sadece yeni çizgi roman sayıları değil aynı zamanda eski ve koleksiyon sayıları da satıyorlardı. Shooter Marvel'ı en hızlı büyüyenler pazarında bir sonraki on yıla taşıdı.
Franklin Delano Roosevelt ushered in an era of hope and progress when he proposed the New Deal, and at the time his reforms were considered radical.
Franklin Delano Roosevelt Yeni Düzen'i sunduğunda yeni bir umut ve ilerleme çağı açtı ve o dönemde reformları radikal olarak görüldü.
Later this afternoon, I will visit FDR's memorial to pay my respects to the man who ushered in Social Security 80 years ago.
Bu öğleden sonra, Roosevelt anıtını ziyaret edip, seksen yıl önce Sosyal Güvenlik Kanunu'nu getiren adama saygılarımı sunacağım.
After all, it was HE who ushered magic back into our country!
Nihayetinde bu büyüyü ülkeye geri getiren o!
So the dawn- - the dawn of the atomic age being ushered in by a Jewish cardshark whose family crash-landed - on the American shores less than 50 years ago. - You shouldn't be down here.
Yani şafak- - atom çağının şafağını ailesi Amerika kıyılarına zorunlu iniş yapalı 50 yıl olmamış bir Yahudi kumarbaz müjdeliyor.
Thanks to the Apple of Eden, the known world shall be ushered into a new age.
Âdem Elması sayesinde bilinen dünya, yeni bir çağa girecek.
His brother, who led the rebellion... ushered in a new era of ruthless warfare.
isyancıları led Kardeşi... acı savaşın yeni bir çığır yarattı.
No, I just ushered in the future.
Hayır, geleceği müjdeledim.
This final errand will be the catalyzing event precipitating a new era on Earth, akin to the meteor that felled the dinosaurs and ushered in the Ice Age.
Bu son iş dünyada yeni bir çağın başladığının habercisi olacak. Tıpkı düşen meteorların dinozorların sonunu getirip, buzul çağına yol açması gibi.
They clustered us together, and ushered us out.
Bizi bir araya topladılar ve dışarı kadar eşlik ettiler.
The problem that was ushered in by Marcus Aurelius when instead of doing what his predecessors had done, and adopting a person who was qualified by temperament, and upbringing, and training to serve as Emperor, instead wanted his son to succeed him.
Marcus Aurelius'un ortaya koyduğu sorun kendinden öncekiler gibi mizacı ve yetiştiriliş tarzıyla göreve uyan kişiyi imparatorluk için eğitip ardından onu imparator yapmak yerine başa oğlunun geçmesini istemeseydi.
These are the three medical miracles that ushered us into the modern age.
Bunlar bizi modern çağa ulaştıran üç mucize.
And yet if I died tomorrow, I would be remembered as the man who ushered in the nuclear age.
Ama yarın ölürsem nükleer çağı başlatan adam olarak hatırlanacağım.
Kids get their candy. They are ushered out.
Çocuklara şekerleri verilip, dışarı kadar eşlik edilecek.