Valet traducir turco
1,169 traducción paralela
Hm. And about this fellow Horbury, the valet,... he was out of the house by quarter past eight?
Peki ya şu Horbury, vale,... 8'i çeyrek geçe evden çıkmış mıydı?
- Try the valet parking.
- Otoparkı dene.
- Master Richie's valet.
- Efendi Richie'nin uşağıyım.
- oh, a valet?
- Aa, bir uşakmı?
They all saw the perp jump to this table... and then leaped up to this bar and did a somersault, and then over the valet, runs down the street and makes a left turn down the alley.
Hepsi failin bu masaya atladığını görmüş... sonra bu demire atlıyor ve parende atıyor, ve yamağın üstünden atlıyor, sokağın aşağısına koşuyor ve aşağıdaki yoldan sola dönüyor.
She took care of the dealers... pit bosses, floor managers... but, mostly, the valet parkers... the guys who could get you anything and take care of anything.
Krupiyeleri, parter şeflerini... yer görevlilerini görürdü. Ama en önemlisi araba park edenlerdi. Bu adamlar her şeyi temin edebilir, her şeyi halledebilirdi.
The valet parking job was such a money-maker... they had to pay off the hotel manager just to get the concession.
Araba park etme işi öyle kazançlıydı ki... işi alabilmek için otel yöneticisine para yedirmeleri gerekirdi.
-... valet parkers...
... araba park edenlerden...
Everywhere you go has valet.
Her yerde kahya bulunur.
Looking sad. " So I come down here, I valet park, and bongo, Cher Bono.
Sonra buraya gelirim, arabamı valeye veririm ve Cher Bono'ya dönerim.
See, I have money saved up from my valet parking job over the summer... and fortunately, that Cutlass's fender I crushed isn't gonna sue.
Anlıyor musun, yaz sonunda vale işinden para biriktirdim.. ve neyse ki, o tamponunu vurduğum Cutlass dava etmedi beni.
- lf they only had valet parking.
- Tabii bir de park görevlisi olsaydı.
Check out King Kong's "curvaliscious" valet Anytime. Listen up, wrestling fans.
King Kong un yardımcılar yardımcısı Her zaman'ı gördünüz mü?
But I assumed from your valet you're the kind of guy that liked girls.
Ama yardımcını görünce senin kızları seven biri olduğunu sanmıştım.
This is not valet parking!
Oraya öylece park edemezsin!
This is Harry Smithe and Christopher Dubois, your personal valet.
Bu Harry Smythe ve Christopher Dubois, özel uşağınız.
And you're no valet, either.
Uşakta değilsin.
It's not a valet, it's a protégé.
O bir uşak değil, çırak.
- They got valet parking tonight.
- Hizmetçinin park ettiği yer orada.
Would you send the valet to my room.
Odama birini gönderir misiniz?
Valet.
Bakar mısınız?
Someone called for a valet?
Birini çağırmış mıydınız?
Put it in the overnight valet and one of my interns will get it tomorrow.
Emanete bırakırsın, bizim çocuklardan biri yarın alır oradan.
So why don't you valet park your high horse, slick, - and take it easy on your buddy?
O yüzden burnunu kaf dağından indirip dostuna kibar davran.
So what does his valet do?
Uşağı ne yapıyor?
Pretty tough for a valet, this fella.
Bir uşak olarak sıkı biri bu herif.
Charles Parker is... a gentleman's valet.
Charles Parker.. zengin beylere eskortluk yapıyor.
Free valet parking?
Ücretsiz Garson otoparkı?
They treat you like a valet service, you know that?
Sana hizmetçi muamelesi yapıyorlar, bunun farkında mısın?
You gave your car to the valet like I asked?
Arabanı dediğim gibi park görevlisine verdin, değil mi?
Now when we get out of sight give me your valet ticket, I'll give you one.
Gözden uzaklaşınca park biletini bana ver. Ben de sana bir tane vereceğim.
When you're done, give the valet your ticket.
İşin bitince park görevlisine park biletini ver.
Valet.
Valet.
I'm just a hotel valet... please...
Ben sadece bir valeyim.
Why isn't that valet back with my Porsche?
Uşak neden Porsche'mi bu kadar geciktirdi?
I don't care if you are valet, well you are not going in my car!
Operaya gideceksen bana ne, benim arabamla gidemezsin!
Fred, he's the valet.
Fred, o bir vale.
I thought I saw him walking into the police station... as we drove up to the valet.
Onu polis merkezine girerken gördüm. Baloya gelirken.
I'll send my valet in the morning.
Sabah uşağımı gönderirim.
I am the valet of the Marquis de Lauzun.
Markiz de Lauzun'un uşağıyım.
- Officer's valet or gettin the fuck out ofthe Navy.
- Subayın hizmetçisi olmak ya da donanmadan atılmak. - Dinliyor musun, Carl?
- My ever-loyal valet. - [Chuckles]
Benim her zaman sadık uşağım.
If you'll just wait, I... I'm gonna go get the valet... the car... the car from the...
Sadece bekle, ben ben gidip uşaktan arabayı arabayı şey için...
A valet who joyrides.
Başkasının arabasıyla gezen bir vale.
Okay, so the valet guy said that this cool ride is mine, can you believe it?
Vale bana bu süper arabanın benim olduğunu söyledi, inanabiliyor musun?
Oh, Niles, to you, a sketchy neighborhood is when the cheese shop doesn't have valet parking.
Niles, senin için kenar mahalle, araba park etmesi için valleti olmayan peynircinin olduğu yerdir.
Did you see valet parking?
Biliyorum.
I'm the valet.
Ben valeyim!
The valet?
Balet mi?
The valet parking.
Araba park eden vale.
Valet key.
Otopark anahtarı. Masasındaydı.