Vasile traducir turco
88 traducción paralela
Vasile, would you go outside and keep watch?
Vasile, dışarı çıkıp nöbet tutar mısın?
Vasile lost his elder brother.
Vasile, abisini kaybetmiş.
I shall stay here with Vasile and wait.
Biz Vasile'yla burada kalıp bekleyeceğiz.
That was not Vasile.
O Vasile değildi.
- Stirba has killed Vasile... and sent his effigy to attack me.
- Stirba, Vasile'yı öldürdü ve suretini bana saldırttı.
And this belonged to Vasile.
Bu da, Vasile'ya ait.
... Cost half what Vasile brought back.
Vasile'in getirdikleri neredeyse yarı fiyatına.
Sydney, you're looking for Vasili Kabilov.
Sydney, Vasile Kabilov'u arıyorsun.
Vasile, phone!
Vasile, telefon!
Vasile, calm down, it'll work out, you'll see...
Vasile sakin ol, işe yarayacak, göreceksin...
Vasile, what the hell are you doing?
Vasile, ne haltlar karıştırıyorsun öyle?
I'll give him a wallop.
Verirsem bana da Vasile demesinler!
You're not the only one working here, Vasile.
Burada çalışan tek sen değilsin, Vasile.
Vasile, you didn't forget to do the fish.
Vasile, balığa gitmeyi unuttun.
Vasile, what's happening here?
Burada neler oluyor, Vasile?
Vasile Zolton, suspected Romanian crime syndicated boss... was one of the three men found dead... in the apartment of Henry and Carol Perkins.
Rumen suç karteli patronu zanlı Vasile Zolton Henry ve Carol Perkins'in dairesinde ölü ele geçirilen üç kişiden birisi.
The name is Vasile Rebegea. - Good aternoon.
- Merhaba, Bay Vasile.
Mr. Vasile, so you're saying you didn't see those four Professors?
Meydandaki dört öğretmeni görmediğinizi söylüyorsunuz, öyle mi? Bunu anlıyoruz yani?
I don't give a fuck!
- Sayın Vasile lütfen!
- Mr. Vasile, please!
- Lütfen. - Affedersiniz!
- No, I took the hellicopter! - Please.
- Sayın Vasile, biraz...
Mr. Vasile, Of course I walked.
- Tabii ki yürüyerek gittim.
Mr. Vasile, did you bring the Christmas tree along or did you take it home?
Ağacı eve mi götürdünüz, yoksa yanınızda mı getirdiniz?
Mr. Vasile says he was in that sentry box 8 minutes past noon, When the dictator left the Central Committee building,
Sayın Vasile saat 12 : 08'de Çavuşesku kaçtığı zaman nöbetçi kulübesinde olduğunu söyledi.
A fucking Communist! I believe Mr. Vasile raised an issue that could help us.
Sayın Vasile, bize yardımcı olabilecek bir konuya parmak bastı.
Meaning?
- Ne gibi mi. Mesela, Sayın Vasile seni hiç görmemiş.
Of course he'll say I wasn't there, after the beating he gave me. OK then...
Ya Vasile Rebegea?
What about Vasile rebegea's story?
- Çarşıdan döndü mü onu bile bilmiyoruz.
So what did they say, Vasile?
Ne dediler Vasile?
Vasile, see if you can receive Radio Free Europe.
Vasile, bak bakalım'Özgür Avrupa Radyosu'nu çekiyor mu.
Turn it up, Vasile.
Sesini aç Vasile.
OK, Vasile, sign off the air.
Vasile radyoyu kapat.
How about it, Vasile?
Ya sen Vasile?
Vasile, are those people saying anything on the radio?
Vasile telsizden bir haber var mı?
Vasile.
Vasile.
Stay here with Vasile and watch the car.
Sen Vasile ile burada kal, araca göz kulak olun.
Yes, it's Vasile.
Evet. Ben Vasile.
Dear Vasile, I've got something I wanna ask of you.
Sevgili Vasile, sana sormak istediğim birşey var.
Vasile, you're not gonna forget about that thing we discussed, ok?
Vasile, şu konuştuğumuz konuyu unutmayacaksın, tamam mı?
Doiaru's hand in hand with Vasile, the chief of Police. The cop.
Doiaru, Polis şefi Vasile ile el ele.
And tell Vasile to bring in the cops, too!
Ve Vasile'ye polisleri de çağırmasını söyle!
- Vasile, call your men.
- Vasile, adamlarını çağır.
Basil?
Vasile?
- Vasile, you guys stay out here.
- Vasile, siz burada bekleyin.
I had this cop, Vasile, with me, but he's dead.
Bir polis vardı yanımda, Vasile, ama o öldü.
Vasile?
Vasile?
Vasile!
Vasile!
- Vasile!
- Vasile!
Who are we speaking to?
- Vasile Rebegea.
Mr. Vasile.
İyi akşamlar.
Well, Mr. Vasile said you weren't there.
Nasıl olduğunu size anlatacağım, tamam mı?