Venues traducir turco
135 traducción paralela
The greenhouses, gardens, entertainment venues.
Seralar! Çiçek saksıları! Etkinlikler!
They're all A-one venues.
Hepsi de birinci sınıf yerler.
The last time Tap toured America, they were... booked into 10,000-seat arenas and 15,000-seat venues.
Tap'in son Amerika turnesinde 10 ve 15bin kapasitelik yerler... ayırmıştınız.
These venues have become boring like hell.
Buralar acayip sıkıcı yerler oldu.
But though we've played some of the finest venues in the world, there's always been a very special place for us.
O zamandan beri dünyanın en iyi gece kulüplerinden bazılarında çalmış olsak da, bizim için her zaman öncelikli olan bir yer vardı. Çok özel bir yer.
One can't be choosy about venues these days.
Artık, şu günlerde, mekanlar hakkında fazla titiz davranamam.
Specifically that you were... "seen in public venues with another female officer at a time and manner... as to suggest conduct unbecoming an officer."
Tam olarak, başka bir kadın memur ile görev dışı saatlerde ve kamuya açık yerlerde memuriyetinizi tehlikeye atan durumlarda görünmüşsünüz.
Why play such down-and-out venues?
Neden böyle sefil yerlerde çalıyorsunuz?
Fifty venues booked so far.
Elli salon doldu bile.
Entertainment venues.
Eğlence mekanları.
These venues where people only reveal the piña colada sides of themselves.
Herkesin bambaşka kişilikler sergilediği sahte yerler.
- Vizcardi will be inhibited... an issue of venues.
- Vizcardi'nin önü, bazı yasal sorunlar... yüzünden tıkanmış durumda.
Julie has been scouting some venues... and I think we found one you're gonna be happy with.
Julie salon araştırıyordu ve sanırım memnun kalacağınız bir yer buldu.
Looked at a bunch of venues... and I think the best one for you is gonna be the Pasadena Civic Auditorium.
Bir sürü salon baktım ve bence size en uygun olanı Pasadena Belediye Salonu.
Already playing at several large venues this month, the band prepares for its biggest gig, Lolapalooblaza where they will open for Phil Collins.
Şu anda bir çok büyük mekanda parçaları çalınıyor. Grup en büyük performansları olacak olan Phil Collins'le... beraber çalacakları Lolapalooblaza'daki konsere hazırlanıyorlar.
I gotta find us some venues fast. I'll call you later.
Hızlı bir mahkeme bulmalıyım, sizi sonra ararım.
I'm off to rock a series of midlevel venues.
Onunla birlikte rock konserleri serisine çıkıyorum.
New York, Philly, D.C and head back down south, the Carolinas where you will find excellent barbecue and one of the greatest rock'n'roll venues ever.
New York, Philedelphia, Washington ve sonra tekrar güneye ineceğiz. Carolinas dünyanın en iyi barbeküleri ve Rock'n'Roll sahneleri oradadır.
I have a free trip to Europe a huge per diem and a chance to sing in all the best venues in the world
Çocuklar, daha büyük bir yere taşınıyoruz!
In the age of biology the politics is going to sort out between those who believe life first has intrinsic value and therefore we should choose technologies and commercial venues that honour the intrinsic value.
Biyoloji çağında politika yoluyla kozlar paylaşılacak bir tarafta yaşamın içsel bir değeri olduğuna inananlar ve bu yüzden teknolojilerin ve ticari kararların seçiminde bu içsel değere saygı duyulması gerektiğine...
I'm getting blackballed from even the smaller venues.
Küçük yerlerde bile kara listeye alındım.
Nightclubs were out and big venues like stadiums were in.
Stadyumlar gibi alanlar modaydı.
The village hall costs, all venues cost.
Köy salonu paralı, her şey paralı.
Last year, on my tour of blood, I decided to avoid the big venues and play the small, trendy clubs.
Geçen yıl, kan turnesindeydim. Bu sefer büyük salonlara uğramamaya ve küçük berbat klüplerde çalmaya karar vermiştim.
Different chefs, different venues.
Farklı şefler, farklı mekanlar.
You promised Mama less traveling and bigger venues.
Anneme söz vermiştin : Daha az seyahat ve daha büyük yerler
Venues must be booked. You need publicity, transportation, money.
Salonlar ayırtılmalı, reklam, ulaşım, para lazım.
But I wanted to drop off this map of Tijuana with some of my favorite entertainment venues.
Ama bu Tijuana haritasını size vermek istedim İçinde benim favori eğlence yerlerim işaretli.
Have you got that list of speaking venues?
Konuşmaların yapılacağı toplantı yerlerinin listesi sende mi?
She only does private venues.
Hayır. Sadece özel gösterimler yapar.
They do night clubs, music venues.
Pavyona çıkıyorlar, gazinoya çıkıyorlar düğünlere çıkıyorlar.
may be conducted in anyand all government-owned "and operated venues, not excluding those which might themselves be targets in a terrorist attack."
"... hedef olabilecek tamamen devlete ait... "... bir yerde katılımcı grupla birlikte yapılabileceği yazıyor.
Darling Live- - Four Sports Stadiums, Three Arenas And Nine Concert Venues.
Darling Live- - Dört Spor Stadyumu üç gösteri sahnesi, ve dokuz konser salonu.
Worked a lot of the same venues, had a lot of friends in common.
Bir çok kez aynı yerde çalıştılar, Bir çok ortak ardaşları oldu.
Shut down a few of our venues.
Mekânlarımızdan bir kaçını kapattı.
I'm not... Venues and stuff. It's not me.
yapamam... gösteriler ve o tarz şeyler. bana göre değil.
Can we change venues?
Yerimizi değişebilir miyiz?
OK, well, if you're free a bit later on, we'll start by looking at some venues for upto 200.
Peki, o halde müsaitseniz, 200 kişilik birkaç yer bakalım.
I have looked at 12 venues, I have lost eight deposits and I've seen Angela naked zero times.
Şu ana kadar 12 yere baktım. Sekizine depozito ödedim. Ve Angela'yı hala çıplak göremedim.
The best venues!
En iyi takımla!
Boy, I love to come to these venues before the show, but I'm afraid I'm gonna have to get back to the hotel because my press relations attache has flown in for a rendezvous from the borough of Manhattan.
Gösteriden önce salonu gezmek isterdim ama maalesef otele dönmem gerekiyor. Çünkü, basın ve halkla ilişkiler danışmanım bugün bir toplantı için Manhattan'dan buraya gelecek.
And she's checking out party venues.
Bir de, parti mekanlarına bakıyor.
Four pools of four teams, each playing in nine different venues around the country.
Dörder takımlık dört grup oluşturuluyor her biri ülkenin dokuz farklı müsabaka alanında oynuyor.
Yo, Shawn, no disrespect, man, he's fighting for real money in real venues.
Hey, Shawn, saygısızlık olmasın ama, bu adam gerçek yerlerde gerçek para için dövüşür.
Death-metal enthusiasts prefer morbid, horrorcentric venues for performance.
Death Metal meraklıları ; gösteri için korku merkezli yerleri tercih ederler.
The problem was Crusher's style was too brutal for the national venues.
Crusher'ın fazlasıyla acımasız stili ulusal dövüşler için sorun yarattı.
And of course I would love to play some bigger venues...
Tabii ki daha büyük yerlerde çıkmak isterim. Wembley stadyumu, Red Rocks...
Austin worked for me at different venues across the country and from what you said earlier, it now seems obvious he was going off dealing drugs on the side.
Austin benim için değişik partilerde görev alırdı ve sizin de söylediğiniz gibi, şu an görülüyor ki ayrıca uyuşturucu da satıyormuş.
I know this is probablynot what you'rein the mood for, but, uh, rebecca and I are gonnalook at wedding venues today.
Biliyorum havanda değilsin ama, Rebecca ve ben bugün düğün için yer bakmaya gideceğiz.
I decided to avoid the big venues and play the small, trendy clubs.
Küçük ve berbat salonlarda çalacaktım.
So, I'll call you with a list of venues.
Geziniz onaylanmıştır. Seni ararım.