Veri traducir turco
4,946 traducción paralela
But whoever he is, he didn't come up on any database.
Ama her kimse, hiçbir veri tabanında çıkmadı.
Well, listen, we got database hits on a couple of the other vics in the photos, all New York missings.
New York'ta kaybolan herkesin, fotoğraflardaki mağdurların veri tabanı var.
I ran Shelly Walker through every database we have access to.
Elimizde olan bütün veri tabanlarında Shelly Walker'ı arattım.
- Only a DNA profile which was useless 20 years ago before they had a database to run it against.
- İsim var mı? Ellerinde sadece 20 yıl öncesine ait DNA tanımı var... ama o dönemde bunu karşılaştırabilecek bir veri tabanları yokmuş. Oysa bugün...
When the data is overloaded and temporarily freezes, we locate the frequency that get recovered first.
Veri aşırı yüklendiğinde geçici olarak donuyor ilk önce onu bulup düzeltelim.
When he didn't pop in CODIS, I expanded the search to military databases.
Sistemde çıkmayınca askeri veri bankalarında arattım.
But just to be safe, I've dispatched Kitty to run the braggarts'names through the NYPD database.
Ama emin olmak için Kitty'ye palavracıların adlarını NYPD veri tabanında araştırtıyorum.
The man's fingerprints are on file, just not in any law enforcement database.
Adamın parmak izi var ama kolluk kuvvetleri veri tabanında değil.
Data Recovery Store
Veri Kurtarma Merkezi
The military has a vast database.
Ordunun geniş bir veri tabanı var.
It's gonna take a few more hours to see if our alleged CDC doctor has her DNA on file with the government.
O yüzden sözde HKM doktorumuzun DNA'sının devletin veri tabanında olup olmadığını görmek için birkaç saat daha bekleyeceğiz.
Prints didn't get a match on AFIS.
Veri tabanında eşleşme bulamadık.
We ran her prints from the crime scene, but nothing came up in the database.
Olay mahalindeki parmak izlerini incelettik ama veri tabanında hiçbir şey çıkmadı.
We got hit on a photo in the missing persons database.
Kayıp insanlar veri tabanında görüntüdeki kişi ile eşleşme bulduk.
We ran it through our database, and we got a hit.
Veri tabanımızda arattık ve bir eşleşme bulduk.
Tory said there's not enough here to run facial recognition.
Tory, yüz taraması yapmak için yeterli veri olmadığını söyledi.
Hacking servers using on-site data lines is risky and unusual, but...
Veri bulunduran sunuculara saldırmak riskli ve alışılmadık bir şeydir.
Data transmission back through the Wormhole is rudimentary.
Solucan deliğinden veri aktarımı çok ilkel düzeyde.
- And we can't get anything from it?
- Ondan veri alamıyor muyuz?
But such complicated data to a child?
Bu kadar karmaşık veri bir çocuğa yollanır mı?
Feeding data.
Veri iletiliyor.
Our entire database.
Bütün veri tabanımız.
Nobody in our database matches your prints.
Veri tabanımızda parmak iziniz yok.
It's already possible to transport quantum information from one location to another.
İki nokta arasında kuantum veri aktarımı halihazırda mevcut.
Right now, there are supercomputers that can transport Quantum information through space.
Günümüzde, süper bilgisayarlar... kuantum veri aktarımı yapıyor.
He set fire to your data servers before he left.
Ayrılmadan önce veri sunucularını yaktı.
Are you receiving atmospheric data?
Atmosferik veri alıyor musunuz?
Data transmission looks good.
Veri transferi iyi görünüyor.
There are global databases now, CCTV's, smartphones and geotracking.
Günümüzde evrensel veri tabanları var. Güvenlik kameraları, yerini bulan akıllı telefonlar.
I've got the FBI database online.
İnternetten FBI'ın veri tabanına girdim.
You cannot be copied because you're not data.
Kopyalanamazsın çünkü veri değilsin.
Sometimes freezing the drives helps the data recovery.
Bazen sürücüleri dondurmak, veri kurtarılmasına yardımcı olabiliyor.
And we'll try to defragment the data files and see if we can recovery anything but... 6 drives, 2 terabytes full of raw data could take sometime.
Bir şey toparlayabilir miyiz diye de veri dosyalarını birleştireceğiz ama 6 sürücü, 2 terabayt ham veri, biraz zaman alır.
It was an unmanned satellite NASA sent up in the early'70s on a data gathering mission.
NASA'nın 70'lerden önce veri toplasın diye gönderdiği insansız bir uyduydu.
"Long term memory data selection via channel subgrouping"?
"Alt gruplama yoluyla uzun süreli anılarda veri elemesi"?
How about you go suck a turd?
Tenk yu veri maç teperim geri kaç.
How about you go suck a turd?
Tenk yu veri maç, teperim geri kaç.
Lt needs to be checked in the database.
Veri tabanında kontrol edilmesi gerek.
Now you've got your database for when you arrange my funeral.
Şimsi cenazemi hazırlaman için veri tabanın var.
Well, this is the missing persons database.
Kayıp şahıslar veri tabanı bu.
More data, more analysis, less likelihood of a terrorist attack.
Daha fazla veri, daha fazla analiz. Daha az terörist saldırı olasılığı.
When it goes online, this building will be the most sophisticated data gathering system in history.
Çalışmaya başladığında bu bina tarihteki en kapsamlı veri toplama sistemi olacak.
6 months, I have been here. Sifting through mountains of metadata and exabytes of encoded excrement.
- 6 aydan beri burada veri dağlarını ve ExB'larca şifrelenmiş dosyaları elden geçirip duruyorum.
- It's a SCIF. Secure Computer Facility offline, ultra-contained.
Aşırı güvenlikli çevrimdışı Veri Koruma Tesisi.
He kept it in a secure computer facility for safe keeping.
Emaneten, veri koruma tesislerinden birine saklamıştı.
I want to apply this to the Ultron program. But Jarvis can't download a data schematic this dense.
Bu şeyi Ultron programına uygulamak istiyorum ama Jarvis böylesine yoğun bir veri şematiğini indiremez.
Your secure database... And inside your head.
Veri tabanında ve zihninin içinde.
Can you have someone jump on the NCIC database?
Birisini NCIC veri tabanında taratabilir misin?
I got a job as a data analyst.
Bugün veri çözümleyici olarak işe başladım.
A guy inputting data could be enough.
Veri girmeyi biliyorsa yetecektir.
More data.
Daha fazla veri.