Verin traducir turco
35,810 traducción paralela
When you see him, give him the money.
Onu gördüğünüzde, parayı verin.
Please give me one minute.
Lütfen bana bir dakika verin.
You give me a pair of 501s and a Sharpie, and I can make them sing like a Doobie Brother.
Birkaç parça 501 ve keskin bir şey verin ve onları Doobie Kardeşler gibi öttüreyim.
I'm so sorry.
Bir saniye verin bana.
Let me know when we get close to Raleigh.
Raleigh'e yaklaştığımızda haber verin.
" Report to General Bradley with California United Forces and turn over your prisoner.
" General Bradley ile California Birleşik Kuvvetlerine rapor verin ve tutsağınızı teslim edin.
Please, just let us go on our way.
Lütfen, yalnızca yolumuza devam etmemize izin verin.
Give me 10 seconds!
Bana 10 saniye verin.
Throttle engines.
Gaz verin.
Bridge, throttle engines and circle back over the wake.
Köprü, motorlara gaz verin ve rüzgar yönünde dönün.
Call us if you need us.
Yardım gerekirse haber verin.
Push Amiodarone, 125 milligrams.
125 miligram Amiodarone verin.
Let me have a look there.
Bakmama izin verin lütfen.
Dr. Robbins, excuse me.
Dr. Robbins, izin verin lütfen.
Or maybe... Give me a minute.
Belki de bana bir dakika verin.
Give peace a chance, brothers.
Barışa bir şans verin kardeşlerim.
Teach us.
Bize ders verin.
If you see an animal, pass that info up the line to those of us with weapons.
Eğer bir hayvan görürseniz, sıradan silahlı olanlara haber verin.
And you know what? Forget about the glaze.
Sır çekmeyi boş verin.
You promised me five minutes.
Bana beş dakika verin.
Listen to the mad words of a wise man.
Bilge bir adamın söylediği şu saçmalıklara kulak verin.
Give me the gun. I'll shoot him right now.
Silahı verin de onu hemen vurayım.
But whatever you have going on here, you need to deal with it.
Ama neye karar verirseniz verin bunun üstesinden gelmeniz gerekecek.
Reel him in and reward him with a bunch of money, honey.
Salıverin ve bir sürü parayla ödüllendirin onu.
Mr. Anderson, take that million dollars in cash as a non-refundable down payment and give me the opportunity to bring you the rest.
Bay Anderson, o çantadaki geri alınamaz milyon doları alın ve size gerisini getirme fırsatı verin bana.
- Mm-hmm. - When you decide it's time, you let me know first.
Almaya karar verdiğinizde haber verin yeter.
Please give generously.
Lütfen cömertçe verin.
Let me show you your new home.
Size yeni evinizi göstermeme izin verin.
Let them go!
Gitmelerine izin verin!
Break off your attack and allow them to escape with their meager reward.
Saldırıyı kesin ve küçük ödülleriyle gitmelerine izin verin.
Return what is rightfully mine.
Hakkım olanı verin.
I know you girls are just having a ladies'day in, but please keep Winnie up to date with anything that's noteworthy.
Kız kıza takılacaksınız bugün biliyorum ama kaydedeğer herhangi bir şey olursa lütfen Winnie'ye haber verin.
Stop fighting and let go.
Mücadele etmeyi bırakın, salıverin kendinizi.
Call the M.E.'s office, call her fiancé...
-... yani eminim. - Ofise ve nişanlısına haber verin, bulun onu.
Hello! Hello. Attention, please.
Dikkatinizi buraya verin!
Take the rest of her blood, then give her to the dogs.
Kanının kalanını alın sonra köpeklere verin.
God, Mom and Dad are always on our case about letting someone know if you're gonna be out late, and...
Annem ve babam bize hep geç kalacağınız zaman haber verin der.
Let me just leave you my name and my number.
Size adımı ve numaramı bırakmama izin verin.
And, yeah, I know he's a bit of a paperweight at the moment, but give me a few days, he'll be the new Anita.
Evet, şu an biraz kötü, ama bana birkaç gün verin, O yeni Anitamız olacak.
Let me talk to my client.
Müvekkilimle konuşmama izin verin.
Yeah, just give me $ 5,000 And, uh, we're good.
Evet, sadece bana 5,000 dolar verin ve anlaşalım.
Wolf, Cruz, come in, over.
Kurt, Cruz cevap verin, tamam.
Come in.
Cevap verin.
Get me fire targeting options, but do not go active.
Atış hedefleme imkanı verin bana ama atış yapmayın.
Give him the cure.
Tedaviyi verin.
Let me go out there... and try to emulate these men and women.
Benimde oraya gitmeme ve... bu insanlara benzememe izin verin.
Would you suggest we need the Cintamani jewel, bestow a little bit of immortality upon of us, so we could just walk out of here!
Cintamani mücevherine ihtiyacımız olduğunu, Ölümsüzlüğü biraz bize verin, Bu yüzden buradan çıkabiliriz!
I can't be more than ten paces from a WC, never mind my fibrositis.
Tuvaletten on adımdan fazla uzaklıkta olamıyorum. Boş verin adale romatizmamı.
Please, permit me to excavate and I can prove it.
Lütfen, kazı onayını verin ve kanıtlayayım.
Forget Anne...
Boş verin Anne'yi şimdi...
Attention in the pilot house.
Kaptan köşküne kulak verin.