Vetted traducir turco
304 traducción paralela
Your photo was vetted even by the farthest-flung relative
Fotoğraflarınız en uzak arabalara bile gönderildi.
Not everyone round this table has been vetted.
Bu masadaki herkes eski kurt değil sonuçta.
I would've vetted your choice.
seçtiğin kızı şöyle bir inceleyip onaylardım.
You said they'd be vetted this weekend.
Hani bu hafta sonu karar verilecekti.
From a D.E.A. standpoint, we need a vetted task force and matching funds.
DEA'nın eğitimli bir müdahale ekibine ve yeteri kadar büyük bir bütçe.
- I vetted Nick myself, Robert.
- Nick'i de ben aradım, Robert.
- You vetted me?
- Beni mi araştırdın?
Is it not true that you're carrying on a malicious campaign to undermine the legitimacy of a rigorously planned and vetted business enterprise, to wit :
Maçı kurnazca kazanabilmek için bu titizlikle planlanmış girişimin meşruiyetini baltalamaya yönelik bir çalışma içinde olduğunuz doğru değil mi?
Gibbs... everyone on board has been vetted by us for years except you.
Gibbs uçaktaki herkesi yıllardır tanıyoruz. Sen hariç.
They copied the movie. They've vetted a reporter.
Bir gazeteciyi içeri soktular.
Have Miss Bradshaw vetted for information she may have on Diamond's whereabouts.
Bayan Bradshaw'u Lucy Diamond'ın nerede olduğu hakkında sorguya alın.
And for this mission, they were further vetted by the CIA.
Bu görev için, CIA tarafından ayrıca araştırıldılar.
Fast food workers are vetted by their employers.
Fast food getiren elemanlara, şirketler kefil oluyor.
The Petty Officer and I, we... vetted civilian job applicants back...
Astsubay ve ben... işe başvuran sivil adayları...
What, have you had me vetted?
Yani ben onay aldım, öyle mi?
- So are you going to get him vetted?
- Onu soruşturacak mısın?
They've all been fully vetted.
Onların hataları tamamen geçmişte kaldı.
The red report in front of you has been vetted by several demolition specialists.
Önünüzdeki kırmızı rapor, birkaç yıkım uzmanı tarafından onaylanmıştır.
- Why? Marwan's vetted his inner circle carefully.
Marwan kendisine yakın olan kişileri iyi seçti.
They've all had polygraphs. Everybody's been vetted.
Yalan makinesine girdiler, hepsi geçti.
The contracts have been vetted twice, so I just need you to sign.
Kontratlar iki kez araştırıldı, Sadece imzalaman gerek.
You sure you vetted everyone on staff properly?
Personelin sağlam olduğuna emin misin?
I've triple-vetted all of our agents, and I'll vet them again.
Tüm ajanlarımızı üç kere araştırdım. Hatta tekrar araştıracağım.
Yeah, I just got off the phone with Dr. Griffin, and he told me that the board has vetted the Brea proposal, and they're ready to put a hole in the ground.
Evet, az önce Dr. Griffin ile görüştüm, ve bana kurulun Brea'nın teklifini dikkatle incelediğini, ve temel atmaya hazır olduklarını söyledi.
Step one is get your source vetted.
İlk adım, kaynağını araştırmak.
Which has yet to be fully vetted and peer-approved.
Ama doğruluğu tam olarak kanıtlanmadı ve desteklenmiyor.
Galib's documents are vetted to get him on any crew in the world.
Galip elindeki belgelerle dünyadaki her gemiye binebilir.
I didn't realize I had to have the conversation vetted.
Bu konuyu açmamam gerektiğini fark etmemişim.
Well, we cleared the course, we vetted everyone as they left, but we don't have any record of this'99 toyota leaving.
- Sahayı temizledik. Orduevindeki herkesle konuştuk. Bir tek bu 99 model Toyota'nın oradan çıktığına dair kayıt yok.
We vetted every journalist and photographer, but I still want this to be the quickest photo call.
Bütün gazeteci ve fotoğrafçıları kontrol ettik,... fakat yine de seri bir fotoğraf çekimi olmasını istiyorum.
Have you vetted and debriefed the rest of the passengers?
Diğer yolcularla da konuştunuz mu?
Believe me, I've been vetted every which way.
İnanın her türlü yolla daha Önce denendim.
Boss, I vetted Dr. Fleming.
Patron, Dr. Fleming'i araştırdım.
I thought since Dana Arnett was married to a guy with top-secret clearance, she would have been vetted.
Dana Arnett gizli bilgilere ulaşan biriyle evli olduğuna göre mutlaka araştırılmıştır diye düşündüm.
This is the BBC's list of audience, we've vetted all of them.
BBC'nin seyirci listesi. Hepsini inceledik.
He's been vetted a dozen times, and you know that, harvey.
O defalarca incelendi, bunu sende biliyorsun, harvey.
And we're all carefully vetted.
Olanlar da son derece dikkatli seçiliyor.
Everything is vetted.
Her şey dikkatle inceleniyor.
no script, no vetted questions.
Hazır yazı yok, önceden bilinen sorular yok.
Well, I vetted every boy that came into Katie's life,
Hayır. Katie'nin hayatına giren her çocuğu kontrol ettim.
And your National Security advisers should've got into this, gotten the details and vetted them for you.
Ve sizin Ulusal Güvenlik danışmanlarınız bunu detaylı olarak incelemeli ve size sunmalıydı.
Why not go with someone who's pre-vetted, shares the same values?
Niçin aynı değerleri paylaşıyorsa görücü usulü tanıştığı biriyle evlenmesin?
We've given him double team protection, sealed off all the areas around the negotiations and staff and media personnel have been vetted. You will be talking within a...
Ona iki timli koruma sağladık, görüşmelerin yapılacağı alanın etrafını kapattık ve katılacak medya personelini detaylı bir incelemeden geçirdik.
Did you really think I needed to be vetted?
Gerçekten patronun beni araştırmalı mı?
As the investigation proceeds, Other teams will be vetted and cleared for service.
Araştırma süresince, bütün örgütler detaylı bir şekilde incelenecek.
Anyone who joins the Cabinet Office gets heavily vetted first.
Kabine ofisine katılan herkes önce didik didik incelenir.
Son, these matters have been fully vetted.
Evlat, bu olaylar çoktan incelendi.
- I understand they arrived here after you sent a message into space, an open invitation to come to Earth, vetted by no one at the White House.
Anladığım kadarıyla siz uzaya bir mesaj yolladıktan sonra geldiler. Onları dünyaya davet ettiniz fakat Beyaz Saray'dan kimse onaylamadı.
It was vetted right here.
Her şey burada onaylandı.
I thought you already vetted him.
Onu zaten araştırdığını sanıyordum.
I can't allow you to enter a hotel room I haven't vetted.
İyice incelemediğim bir otel odasında sizi tek başınıza bırakamam.