Vials traducir turco
411 traducción paralela
"... several vials of strange liquors, pots of ointment... "
"Tuhaf likör şişeleri, içinde merhem olan çömlekler..."
About 200 vials.
200 flakon kadar.
Two vials of morphine.
İki şişe morfin.
And you need two vials of morphine.
Sizin de iki şişe morfine ihtiyacınız var.
'That box of glass vials we found outside TARDIS.
TARDIS'in yanında bulduğumuz şu cam şişe kutusu.
Catwoman, will you get a dustpan and put every one of them very carefully into separate vials?
Kedi Kız, bir faraş getirip onları dikkatlice ayrı şişelere koyar mısın?
"And the third Angel poured out his vials on the river and the fountains of water...."
"Üçüncü melek kendi iksirini nehre dökmüş ve iksir suyun kaynağına kadar..."
The vials are almost empty.
Şişecikler bitmek üzere.
I use hardwood quarrels, with vials of cyanide attached.
Oklara siyanürlü uç takacağım.
How many vials did he take with him?
Kaç tane Valium aldı? İki.
I had two vials of antidote, one for Whistler one for me.
İki tane anti-serum vardı. Biri Whistler biri de benim içindi.
Ordering me to drink potions and swallow vials!
Zehir içmeye, ampul yutmaya zorlarla.
Vials!
Ampuller!
You gave me eight vials of tap water.
Bana 8 tüp çeşme suyu vermişsin.
I said, you gave me eight vials of tap water!
Dedim ki, bana 8 tüp çeşme suyu vermişsin!
You got your pills, your vials of coke, snorters, pipes, and grinders.
Haplar, koko ekipmanı, hortumlar, kamışlar ve öğütücüler.
Look down and from your sacred vials pour... " your graces upon my daughter's head!
Aşağılara bakın da kutsal taslarınızdan boşaltın bağışlarınızı kızımın başına!
Prepare the vials for shipment to our agents.
Virüsleri ajanlarımıza göndermek üzere hazırlayın.
I can't help but notice the lethargy, the nausea the vials you keep leaving in the wastepaper basket.
Ama günlerdir süren uyuşukluğunuz, mide bulantınız ve kağıt sepetine attığınız küçük ilaç şişeleri gözümden kaçmadı.
She won't trust strangers with her make-up case, ever since a porter dropped it and broke three vials of rare Swiss lamb placenta.
Ama kocaman elleri olan bir hamal Maris'in makyaj çantasını düşürüp nadir bulunan üç şişe İsviçre koyun plasentasını parçaladığından.. ... beri Maris onlara güvenmiyor.
Where the vials at, man?
Haplar, nerede?
- Get on your fuckin'belly, Jim, before I send the boys out with 30 vials of rock and your quim's address.
- Karnının üzerine yat Jimmy. Sürtüğünün adresine ellerinde bir kasa içkiyle adamlarımı yollamadan önce yap.
And one of the four beasts gave unto the seven angels... seven golden vials full of the wrath of God... who liveth forever and ever. "
- Bu Gece " Ve dört yaratıktan biri yedi meleğe... sonsuzluklar boyunca yaşayan Tanrı" nın... öfkesiyle dolu yedi altın tas verdi. "
One of the four beasts gave unto the seven angels... seven golden vials full of the wrath of God... who liveth forever and ever. "
Ve dört yaratıktan biri yedi meleğe... sonsuzluklar boyunca yaşayan Tanrı "nın... öfkesiyle dolu yedi altın tas verdi."
We'll call the numbers on the vials, to see which drug is causing your reaction.
Bu reaksiyona sebep olan ilacı bulmak için bu numaraları arayacağız.
Aviana gave me all these vials of potions to experiment with.
Aviano, denemem için bütün bu yağları ve kremleri verdi.
Prepare six vials.
Altı şişe hazırla.
She's been a vocal proponent..... of eliminating the last remaining stores of the smallpox virus,..... destroying the only remaining vials here in Atlanta and in the former Soviet Union.
- Çiçek hastalığı. Buradaki, Atlanta'daki tesislerde ve Sovyetler Birliği'ndeki çiçek hastalığı virüsünden arda kalanların yok edilmesine ön ayak olmuştur.
I got four vials of crack here and a pipe.
Biraz uyuşturucu ve bir pipo.
Customized urine pouches for the frequent substance tests... fingertip blood sachets for security checks... vials filled with other traces.
Sık yapılan sidik testleri için hazır çiş poşetleri güvenlikten geçmek için parmak ucu kan poşetleri ve diğer vücut atıkları.
So tell me... what happened to those vials that were stolen from his safe?
Söylesene kasasından çaldığın şişelere ne oldu?
- Cops found pill vials in her car.
- Arabada boş ilaç şişeleri bulunmuş.
You know, Captain, if I'd had just two more vials of white... you never would've had a chance.
Aslında Kaptan, iki şişe daha beyaz olsaydı hiçbir şansınız olmayacaktı.
One of the vials busted?
- Şişe mi kırıldı? - Evet.
I need only smash these vials together to create a poisonous gas in this room.
Odaya zehirli gaz yaymak için tek yapmam gereken bu tüpleri birbirine çarpmak.
- Give me the vials.
- Bana tüpleri ver.
First, the incubation room where the growth vials are kept.
Önce yetiştirme şişelerinin olduğu kuluçka odasında.
We're not getting anywhere with you picking the vials.
Şişeleri senin seçmenle bir yere varamayacağız.
After she's with your friend, I'll return and together we can help transport all the vials onto your ship.
Zhaan arkadaşınızın yanına vardığında, ben de döneceğim ve hep beraber bütün bu örnekleri sizin geminize taşıyabiliriz.
The two marked vials.
İki işaretli şişe.
Two drops from these little vials... and we can tell if our... if our DNA is compatible for children.
Şu küçük şişelerden ikişer damla... ve böylece çocuk yapmaya uygun bir DNA'n olup olmadığını söyleyebiliriz.
Two drops from these little vials... and we can tell if our DNA is compatible for children.
Şu küçük şişelerden ikişer damla... ve böylece çocuk yapmaya uygun bir DNA'n olup olmadığını söyleyebiliriz.
Two drops from these little vials and we can tell if our DNA is compatible.
Şu küçük şişelerden ikişer damla ve böylece uygun bir DNA'n olup olmadığını söyleyebiliriz.
You wantyour precious little vials with your name on'em? .
Üüzerinde ismin olan değerli küçük şişeleri istiyorsun değil mi?
Bringing 14 vials pickles I ate 3 yesterday, another one today And 1 and half an appetizer, and now only 6 and a half left in the bottle.
Bunların içinde 14 turşu oluyor. Dün 3 tane yedim. 2 bugün öğlen yedim... 1 buçuk tane de atıştırmalık olarak yedim. Ama şu anda 6 buçuk turşu kalmış durumda.
The vials are filled with an anti-coagulant called EDTA.
Bölmelerde EDTA denilen anti-pıhtılaştırıcı madde var.
That's a small Uzi and two vials of crack.
Küçük bir Uzi ve 2 tüp uyuşturucu.
- Vials.
- İlaç şişeleri.
These are the vials from our decedents, right?
Bunlar kurbanlara ait kan örnekleri değil mi?
These vials are solid crimson.
Bu kan örnekleri tamamen kırmızı.
She's got the vials.
Şişeleri almış.