Vicarage traducir turco
78 traducción paralela
Vicarage here.
Alo?
- Percival Williams Madison... the Vicarage, Hartcourt, St. Anthony.
- Adın ne senin? - Percival Williams Madison... Rahibin evi, Hartcourt, St. Anthony, telefon :
Percival Williams Madison, the Vicarage...
Percival Williams Madison, Rahibin evi,
At the vicarage you can play tennis, read a book, play chess and watch TV.
Mutlaka bizi ziyaret et. Papazın evinde tenis oynayabilir, kitap okuyabilir, satranç oynayıp televizyon izleyebilirsin.
Come to the vicarage, the church can solve everything.
Evime gel, kilise her şeyi halledebilir.
How do you find the vicarage? I like tits!
- Papaz evini nasıl buldunuz?
As I was saying How do you find the new vicarage?
Diyordum ki, yeni papaz evini nasıl buldunuz?
An ancient escape route under the graveyard, past the manor house and up to the vicarage.
Eski bir kaçış yolu, mezarlığın altından geçip malikaneyi geride bırakıp papazın evine gidiyor.
Now you may take me to the vicarage.
Şimdi beni papaz lojmanına götürebilirsin.
Perhaps you'd care to come and have dinner with me one evening at the vicarage.
Belki de bu akşam yemeğini papaz evinde yiyerek bana eşlik edersiniz.
Do you know dinner at the vicarage is a splendid idea.
Aslında, akşam yemeğini papaz evinde yemek muhteşem bir fikir olur.
It's rather late and I do have to get back to the vicarage.
Çok geç oldu ben papaz evine dönüyorum.
For the length of his stride he returns swiftly to the vicarage.
Uzun adımlardan sonra hızla papaz evine dönüyor.
Then you departed but you didn't go home, oh no Doctor Sterndale, you went to the vicarage and you waited there for some time.
Sonra oradan ayrıldınız,... ama eve gitmediniz,... hayır, Doktor Sterndale, Papaz evine gittiniz ve bir süre orada beklediniz.
You returned to the vicarage.
Papaz evine döndünüz.
More news from the vicarage.
Rahiplikten yeni haberler var.
The hasty dessert of the vicarage.
Papaz evinin meyvesi.
Get back to the vicarage, Violet.
Papaz evine geri dön, Violet.
But he has been here a year, and has fitted out the vicarage so comfortably, it would be a shame to have him single any longer.
Ama bir yıldır burada ve papaz evine rahat bir şekilde yerleşti, onu daha uzun süre yanlız görmek yazık olur.
On the vicarage wall
Yüzüne baktığınızda
♪ On the vicarage wall
Yüzüne baktığınızda
At the vicarage.
Kilisede görüşüyoruz.
We'll both visit the vicarage, for a word with Mrs Wentworth.
İkimiz de gidip Bayan Wentworth ile biraz konuşalım.
Better than the shit you grew at the vicarage.
Senin papazın bahçesindeki boktan daha iyi.
I can't give you the keys to the vicarage.
Sana lojmanın anahtarlarını veremiyorum.
Andreas is staying at the Scandic until the vicarage is vacant.
Andreas lojman boşalıncaya kadar... Scandic'te kalıyor.
So he'll be vacating the vicarage?
Yani lojmanı artık boşaltacak mı?
- You haven't got the train fare. I'm going to the vicarage to borrow from the poor box.
O zaman Wessex'e giderim ben de, fortoğraf çektirmeye.
- At the vicarage.
- Çarsamba günü Papazin evinde.
Vicarage, 6 : 15 sharp.
- Salı günü, kilisede. Saat tam 6.15'de.
St Mary Mead vicarage.
St Mary Mead Papaz Evi.
- I'm... wanted at the vicarage.
Papaz evine çağırdılar.
Did you see anyone enter the vicarage around 20 past six?
Saat 6.20 gibi, Papaz evine kimsenin girdiğini gördünüz mü?
So you would have heard a gun fired from the vicarage?
O zaman Papaz evinde silah atılsa duyardınız.
What? At the vicarage?
Papaz evinde mi?
I'm on my way to the vicarage.
Ben de Papaz evine gidiyorum.
It just said to come straight over to the vicarage if I didn't want Lucius to find out about us.
Sadece, Lucius'un ilişkimizi öğrenmesini istemiyorsam hemen Papaz evine gelmemi söyledi. Hayır. - Erkek miydi kadın mı?
No one at the vicarage smokes.
Papaz evinde kimse sigara içmez.
I got my pistol, I went to the woods, up to the vicarage, through the French windows and into the study.
Oradan da Papaz evine, bahçeye açılan kapıdan da çalışma odasına girdim.
She's at the vicarage now, I believe.
Sanırım şu anda Papaz evinde.
When the colonel kept his appointment at the vicarage, he had just learnt that Mr Hawes left his last parish under a cloud.
Albay, Papaz evindeki randevuya geldiğinde, Bay Hawes'in son kilisesinden şaibeli bir şekilde ayrıldığını öğrenmişti.
She knew I'd see she couldn't possibly have a gun with her when she went into the vicarage at 20 past six
6.20'de Papaz'ın evine giderken, üstünde silah taşıyamayacağını benim de göreceğimi biliyordu.
Then you return to the vicarage on the pretext of seeing Mr Clement again knowing he wouldn't be back from his wild-goose chase.
Sonra da Bay Clement'le yine görüşme bahanesiyle Papaz evine döndün. Boşuna gittiği o yoldan hemen dönemeyeceğini biliyordun.
Different handwriting in different inks on vicarage notepaper you'd taken previously.
Daha önce aldığın bir Papaz evi kağıdının üzerine, değişik bir el yazısı ve değişik bir mürekkeple bir şeyler yazdın.
You couldn't get through to the vicarage.
Papaza ulaşamadın.
This is St Luke's Vicarage.
Burası St. Luke Papaz Evi.
Inverness Gardens, Vicarage Gate, Kensington High Street.
Inverness Gardens, Vicarage Gate, Kensington High Street.
It's nothing to Northanger, of course, just a country vicarage.
Northanger'in yanında bir şey değil elbette, sadece küçük bir papaz evi.
His sister, Rebecka, a computer consultant in Stockholm, and theirparents, Sten and Elsa, who live at the vicarage next door.
Kız kardeşi, Rebecka, Stockholm'de bilgisayar uzmanı. Ve papaz evinin bitişiğinde yaşayan ailesi Sten ve Elsa.
If you take the church, I'll go to the vicarage.
Eğer kiliseyi alırsan, papaz evine gideceğim.
I found airline tickets, some maps and a drawing showing the layout of the vicarage.
Uçak biletleri, birkaç harita ve papaz evinin plânını buldum.