Vigilant traducir turco
462 traducción paralela
Only strict discipline, a vigilant attitude, an unwavering sense of responsibility, and a respectful, silent workplace will yield increases in production.
Yalnızca katı disiplin, dikkatli tavır sarsılmaz bir sorumluluk duygusu ve saygılı, sessiz atölye üretimde artış getirecektir.
Vigilant, tireless, implacable.
Uyanìk, yorulmaz, amansìz.
" We must remain vigilant.
- Tetikte olmalıyız.
This voice of mine falls silent, this voice that reaffirms once more our vigilant and unwavering position on every aspect of our life as a nation -
Millet olarak hayatımızın her anında ihtiyatlı ve değişmez durumumuzu bir kez daha doğrulayan sesim sessizliğe karışır.
Still vigilant about cleaning?
Temizlik bekçisi misin?
" At peace, yet ever vigilant.
"Barışta bile, her daim tetikte."
We have to be vigilant and firm in our faith. And therefore we have to be strong and firm... in guiding the erring sheep back to the flock... because we are God's soldiers.
Düşüncelerimizde karalı ve uyanık olmalıyız ve bu nedenle şiddet hiç bir Zaman çare değildir Yoksa sürünün içinde ki kayıp koyuna dönersiniz Biz Tanrının kullarıyız.
The police are vigilant.
Polis, görevinin başında.
He came to our studio to tell you the police are vigilant.
Kendisi, stüdyomuza kadar gelip polisin görev başında olduğunu söyleyip, güvence verdi.
'The police are vigilant.
Bize polisin uyanık olduğunu söylüyorsunuz.
But Comrade Fiedler, on whose ambitions the British so accurately counted... accepted the evidence as true... and thus became party to a monstrous plot to destroy - to murder, in fact... for Mundt now stands to lose his life... one of the most vigilant defenders of our democratic republic.
Fakat kendisi çok güvenilen ve hırslı bir İngiliz olan Yoldaş Fiedler, delilleri doğru olarak kabul etti. Aslında bu yüzden, korkunç bir planla katletmek, yok etmek için bir ekip kurdu. Bu adam Mundt için kendi hayatını heba etmiş demokratik cumhuriyetimizin en ihtiyatlı savunucularından biridir.
I said vigilant... comrades.
"İhtiyatlı" dedim, yoldaşlar.
We are part of the Citizens Vigilant Committe neighbor.
- Vatandaşı koruma komitesindeniz komşu.
Vigilant.
Tetikte.
We must be vigilant and remember to get your ration of the potion.
Tetikte olmalıyız ve iksirden payımızı almayı unutmamalıyız.
Your government, ever vigilant, determined to stamp out, to crush the current crime wave, has restored the death penalty.
Her daim müteyakkız olan ve mevcut suç dalgasının kökünü kazımakta kararlı olan hükümetiniz, idam cezasını yeniden yürürlüğe koydu.
But we are the people, and I know that if the people are vigilant, we are invincible, because we are the motherland itself.
Ama biz halkız ve biliyorum ki, eğer halk açık gözlü davranırsa bizler yenilmeyiz çünkü bizler ana vatanın kendisiyiz.
.. constant and vigilant attention, present and loving under all circumstances.
Sevgi dolu varlığınla bizi her koşulda yüksek gözetleme kulenden gözet.
But our forces are vigilant!
Ama biz her zaman tetikteyiz.
Tonight, Gangbusters presents the case of the bandit brothers, who rode a crooked trail of death and robbery over the plains until vigilant, fast-shooting, Western peace officers straightened them out.
Radyo Spikeri : Bu gece, Çete Dağıtanlar sunar. Düzlüklerde bir soygun ve ölüm yolu izleyen haydut kardeşleri, zinde ve hızlı tetik çeken Batılı barış kuvvetlerinin dize getirişinin enfes hikâyesi.
With one vigilant eye cocked on the doings of willing helpers who run unnecessary risks without the protection of safety footwear.
Bu iş için uygun ayakkabılar giymeyerek gereksiz riskler alan gönüllü yardımcıların yaptıklarını izleyen tetikte bir göz...
We must be ever vigilant.
Hepimiz tetikte olmalıyız.
I am the faithful warden at the foot of his Lord, so faithful, so vigilant, so near him that he gave me his face for my own.
Ben efendimin ayaklarının dibindeki sadık nöbetçiyim, * * öyle sadık, öyle tetikte, ve ona öylesine yakınım ki bana kendi yüzünü verdi.
Stay vigilant!
Uyanık kalın!
You must be forever vigilant, Zorn.
Daima uyanık olmalısın, Zorn.
So we must be vigilant.
Sürekli tetikte olmalıyız.
You're ever vigilant, I see.
Demek kulağınız tetikte.
From this time on, though they never voiced their suspicions to me, they kept a vigilant eye on Claus.
Bu komanın ardından, onlar bu şüphelerini asla benimle paylaşmadılar. Ama gözleri hep Claus'un üstündeydi.
" Your letter, oh noble vigilant heart,
" Mektubunuz, Ey soylu uyanık kalp
Hello, vigilant viewer.
Merhaba sevgili uyanık izleyici.
A rested employee is a vigilant employee.
Dinlenmiş işçi tetikte işçidir.
And with Taurus Bulba at large again, I'll have to be extra vigilant.
Taurus Bulba dışarıda elini kolunu sallarken, daha da dikkatli olmam gerekiyor.
This reporter promises... to be less vigilant in the future.
Bir gazeteci olarak size söz veriyorum gelecekte böyle bir olay tekrar yaşanırsa daha müteyakkız olacağım.
Be vigilant!
ve seni çok kıskanıyorlar! Çok ihtiyatlı olmalısın!
We'll all have to be pretty vigilant.
Nöbette beklememiz lazım.
Sleek, vigilant puma- - principal of the mountains.
Zarif ve saldırmaya hazır puma- -... dağların müdürü.
The ever-vigilant eyes and ears of the Cardassian empire.
Onlar, Kardasya İmparatorluğunun sürekli tetikte olan gözü ve kulağı.
Fortunately not, but we must remain vigilant and pray that there'll never be any trouble in Paradise.
Şanslıyız ki olmamış. Ancak tetikte olmalıyız ve Cennet'te hiç sorun olmaması için dua etmeliyiz.
It's then your duty to remind us... to keep us vigilant, to keep us honest... to keep us fair.
Uyanik kalmamiz, dürüst olmamiz ve... adil olmamiz gerektigini bize hatirlatmak... sizin göreviniz.
We're expected to be vigilant.
Bizden ihtiyatlı olmamız bekleniyor.
We ask all citizens to be vigilant and to report any such acts of brutal violence complicitly perpetrated in this country.
Tüm vatandaşlardan tetikte olmalarını ve bu tür canileri açıklamalarını istiyoruz. Bu yapılanlar gizli kalmasın.
And we'll just curl up like trusting children under your vigilant gaze.
Biz de senin ihtiyatlı bakışların altında güven dolu çocuklar gibi kıvrılıp uyuyacağız demek.
While I deny any involvement in these actions, patriotic human beings everywhere support vigilant efforts to remove the mutant blight!
Bu olaylarla bir ilgim olmadığını söylerken,... vatansever insanlar, mutant soyunu kurutmak için var güçleriyle çalışıyorlar!
I will be ever-vigilant.
Ben daima tetikte olacağım.
firm, fair and vigilant.
Sağlam, dürüst ve tetikte olmak.
You should have been more vigilant.
Daha uyanık olmalısın.
You simply need to be vigilant.
Bu da trajik değildir, tedbirli olmanız gerek.
You gotta be vigilant.
Her zaman tetikte olmak zorundasın.
He had to stay vigilant.
Tedbirli olmalıydı.
Be vigilant
Güzel...
Be very vigilant.
Dikkatli olun!