Violin traducir turco
1,388 traducción paralela
This beautiful concert that you just heard... could be the very last concert... of the East Harlem Violin Program.
Biraz önce duyduğunuz bu güzel konser Doğu Harlem Keman Programı'nın son konseri olabilir.
I just can't imagine walking down those hallways and not hearing that... off-key, nails-on-blackboard violin music.
Koridorlarda kara tahtaya tırnak sürtüyormuşçasına çıkan keman seslerini duymadan yürüyebileceğimi sanmıyorum.
Put that violin up. Higher, higher.
Daha yüksek, daha yüksek.
I'm not gonna take your violin.
Ne? Hayır, kemanını almayacağım.
I'm gonna play the violin.
Keman çalıyor olacağım.
- What? - And the violin was in the car.
- Keman da arabanın içindeydi.
Lexi! - I need an extra violin!
- Fazladan bir keman gerek!
Ladies and gentlemen, the children of the East Harlem Violin Program, led by their teacher Roberta Guaspari.
Bayanlar ve baylar öğretmenleri Roberta Guaspari yönetiminde Doğu Harlem Keman Programı öğrencileri.
Ladies and gentlemen, as a conclusion to this evening's wonderful concert, we present to you a group of international artists... who have united in support of the East Harlem Violin Program.
Bayanlar ve baylar bu geceki harika konserimizin sonunda Doğu Harlem Keman Programı'nı destekleyen uluslararası tanınmış kemancılardan oluşan bir grup sunuyoruz. Onları size tanıtmaktan gurur duyuyoruz.
When we play the violin, we play right across those holes because... that's where it resonates, that's where the sound is nice.
Keman çaldığımızda hemen deliklerin üzerinden çalarız çünkü en güzel sesi oradan alırsınız.
I was going to study the violin
Ben keman çalacaktım ama dedem...
Melodious note of a crying violin.
Derbeder olmuş keman, nağmesi ağlıyor kan
How did Paris respond to the Dvorák Violin Concerto?
Paris, Dvorak'ın Keman Konçerto'suna nasıl tepki verdi?
- Angelika, will you look after my violin?
- Angelika, kemanıma sonra bakacağız?
So this is how you play the violin.
Keman çalışman ne oldu?
My parents forbade me to sing... but he has all he needs, a good violin... a teacher, to nurture his talent.
Ailem beni şarkı söylemekten korudu... ama onun yeteneklerini geliştirmesi için.. iyi bir keman, bir öğretmen hepsine ihtiyacı var.
Not just the violin, I hope.
Sadece keman değil, umarım!
Daddy, I'll practice the violin as often as you like.
Baba, istediğin sıklıkta keman prova yapacağım.
- I sold my violin.
- Kemanımı sattım.
Should I take my violin, too?
Kemanımı da almalıyım!
A gift from a violin player.
Bir kemancının hediyesi.
She's wound so tight, she's like a violin string.
Çok gergin, keman teli gibi.
She acts like I'll never play the violin again.
Bir daha keman çalamayacakmışım gibi davranıyor.
I'm playing the world's smallest violin, Scott.
Dünyanın en küçük violinini çalıyorum, Scott.
I could if you dropped the stupid gold violin.
- Edebilirim şu aptal altın kemanı atarsan.
- To play a violin?
- Keman çalması için mi?
After it wears off, there's just a guy with a violin in my house.
Her şey bittikten sonra evimde sadece kemanlı bir adam kalıyor.
I could play the violin and wipe my own ass at the same time.
Aynı anda hem keman çalıp, hem de kıçımı silebiliyordum.
That night Markus rang, He talked about a rehearsal of Brahms'Violin Concerto with Isaac Stern,
O gece Markus aradı. Isaac Stern'le yaptıkları "Brahms'ın Viyolin Konçertosu" nun provasından bahsetti.
And then, I'll learn to play the violin.
Sonra da keman çalmayı öğreneceğim.
It's just that the I ittle girl saw the violin in my hand..
Küçük kız elimdeki kemanı görmüş...
The foundation of this structure is so strong that no Ra ] Aryan, with a violin in his hand and a smile on his face... will ever dare to walk in here to change things around.
- Bu yapı öyle kuvvetlidir ki, Raj Aryan Yüzünde bir gülümseme ve elinde bir keman ile... Birşeyleri değiştirmek için burada dolaşmaya cesaret edemeyeceksin.
Annie's not much of a violin player, but she tries real hard.
Annie çok neşeli bir kız değil ama çok çabalıyor!
Afraid since the day I arrived with my three penny violin.
Üç kuruşluk kemanımla geldiğimden beri korkuyorum.
He said, " This young man here brought a violin...
" Buradaki genç adam...
"This is not an ordinary violin."
"Bu sıradan bir keman değil."
"... so he took his violin along. "
"... kemanını yanına almış. " dedim.
So, the boy got his violin into England.
Çocuk kemanını İngiltere'ye götürebildi.
A new violin?
Yeni bir keman mı?
I thought we had the violin prodigy up next.
Sırada genç keman dehaları var sanıyordum.
Huh? Sophie's violin.
Sophie'nin kemanı.
I lost your violin in a poker game.
Kemanını pokerde kaybettim.
- Yeah, the thinking man's violin. Check it out.
- Evet, düşünen adamın kemanı, bak.
- I want my violin.
- Kemanımı istiyorum.
- My daughter's violin!
- Kızımın kemanı hakkında.
The violin's gotta be around here somewhere.
Keman buralarda bir yerde olmalı.
The violin lessons she made me take.
Bana keman dersi aldırıyor.
Somehow I can't play the violin for you.
Nedense senin için üzülemiyorum.
You people are my very best... beginning and advanced violin students, and that's why you have been chosen to be in the Fiddlefest.
Bu yüzden Keman Festivalinde çalmak için seçildiniz.
Do you have a date with the violin teacher?
Evet var.
And, because she had a vision... that any child... could learn to play the violin, together we created the East Harlem Violin Program, through which more than a thousand students... have expanded their vision... of what is possible in their lives.
Ve bir inancı vardı. Her çocuk keman çalmasını öğrenebilir. Birlikte Doğu Harlem Keman Programı'nı oluşturduk.