English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ W ] / Wallet

Wallet traducir turco

6,118 traducción paralela
Remove the wallet.
Cüzdanını çıkar.
No wallet, no ID.
Cüzdan ve kimlik yok.
Wallet?
Cüzdan?
I don't have my wallet right now with me.
Cüzdanım şu an yanımda değil.
- I found the wallet of Mr. Rajinder Singh.
- Bay Rajinder Singh'in cüzdanını buldum.
'I've got your wallet.'
-'Cüzdanınız bende.'
'I think I've got your wallet.
-'Sanırım cüzdanınız bende. Dışarıda buldum.'
Migg. I found your wallet.
Az önce cüzdanını bulmuştum.
He found my wallet.
Cüzdanımı bulmuş.
She took my wallet. I don't know where it is, but she has it.
- Cüzdanımı aldı nerede bilmiyorum ama cüzdan onda.
You like the one in the Autopsy hoodie, and I'll like the one with the wallet chain.
Sen Autopsy kapüşonlu olandan hoşlan ben de zincirli cüzdanı olandan hoşlanayım.
Can you give me your wallet, please?
Bana cüzdanını verir misin, lütfen?
There's a picture in my wallet.
Cüzdanımda bir fotoğrafı var.
Break out the wallet.
Cüzdanı unutmuşum dostum.
Let's look in our wallet, shall we?
Hadi cüzdanına bakalım, olur mu?
No wallet. No phone.
Ne cüzdan var ne de telefon.
And if you wanna hurt him real bad, you hit his wallet.
Ve onu çok kötü incitmek istiyorsan cüzdanından vuracaksın.
I forgot my wallet..
- Cüzdanımı unuttum. - Sınıfta mı?
In your wallet.
Cüzdanındaki şey.
My wallet.
- Cüzdanım.
- You got a wallet?
- Cüzdanın var mı?
♫ I've hidden yöur photo in my wallet. ♪
Cüzdanıma koydum senin resmini.
I've never seen him use a wallet. What about his phone?
- Cüzdan kullandığını hiç görmedim.
- Did you bring your wallet?
- Yanında para var mı?
Has about two dozen different business cards in his wallet.
Yirmi tane farklı isimle kartviziti var.
His wallet's been cleaned out.
Cüzdanı boşaltılmış.
There's more to this than the theft of a wallet, sir.
Bu işin içinde cüzdan hırsızlığından fazlası var efendim.
Roni ´ s wallet was stolen last night and he didn ´ t even realize it.
Roni'nin dün gece cüzdanı çalındı. Fark etmedi bile.
Yes... and always walk on the well-lit side of the street and hold onto my wallet and don't jump out of the back of buses.
Evet, ve her zaman sokağın aydınlık kısmından yürüyüp, cüzdanımı sıkıca tutup otobüslerin arkasından atlamamam gerektiğini de.
- Uh, take the wallet out. - Okay.
Cüzdanı çıkar.
- I'm putting the wallet back. - Thank you.
Cüzdanı yerine koyuyorum.
I saw john ross this morning reading that letter And putting it in his wallet.
Bu sabah John Ross'ı bu mektubu okuyup cüzdanına koyarken gördüm.
I saw John Ross this morning reading a handwritten letter from J.R. and putting it in his wallet.
Bu sabah John Ross'ı J.R.'ın yazdığı mektubu okuyup cüzdanına koyarken gördüm.
I stole it from his wallet at work.
İşteyken cüzdanından çaldım.
You can't find your own wallet.
Kendi cüzdanını bulamıyorsun.
He says, uh... they want to know how much you have in your wallet.
Diyor ki... Cüzdanında ne kadar para olduğunu bilmek istiyor.
How much I have in my wallet?
Cüzdanımda ne kadar mı var?
Do you have your wallet on you?
Cüzdanın üstünde mi?
Give me your wallet, Coop.
Cüzdanını ver, Coop.
My wallet?
Cüzdanım mı?
What do you want with my wallet?
Cüzdanımı ne için istiyorsun?
Just give him your fucking wallet!
Ver şu cüzdanı sen!
What's in this wallet of yours, huh?
- Cüzdanında ne var?
So, old Sukhomlinov, who is famously uxorious, finds that to love his wife is to empty his wallet.
- Bilmiyorum. Yani, eşine çok düşkün yaşlı Sukhomlinov sevmeyi cüzdanını boşaltmakta buluyor.
no sign of a wallet or cellphone.
Telefon ya da cüzdana ait bir iz yok.
All right, what about her stolen wallet,
Peki, çalınan cüzdanden ne haber,
I'm guessing it happened when you took Natasha Osmanski's wallet.
Tahminim, Natasha Osmanski'nin cüzdanını çalarken oldu.
Maybe because you took her wallet.
Belki de cüzdanını aldığın içindir.
All right, the wallet was on the floor, so, yeah, I kept it.
Pekala, cüzdan yerdeydi ve aldım, evet.
I've been going through her wallet.
Cüzdanıyla ilgili araştırma yapıyorum.
My wallet's on the dresser. There's no pills in the house.
Cüzdanım masanın üstünde.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]