Washes traducir turco
511 traducción paralela
No man or woman in Spain washes twice in a lifetime. "
İspanya'daki hiçbir erkek ya da kadın ömründe 2 kez yıkanmaz. "
In his dressing room, he washes his hands.
Soyunma odasında, ellerini yıkıyor.
Funny how blood stains clothes but washes off hands so easily.
Ne garip, elbisedeki kan lekesi çıkmazken ellerdeki kan kolayca çıkıyor.
Linoleum washes easier, just in case.
Yıkaması daha kolay, her ihtimale karşı.
And washes his undershirts!
Adamın elbiselerini yıkıyor!
Be careful, he washes you with soap.
Dikkat et, sabun kullanma.
If he washes everything before he eats he must be a pretty clean animal, eh, Pa?
Eğer yediği herşeyi öncesinde yıkıyorsa oldukça temiz bir hayvan olmalı, değil mi baba?
It opens the lungs, washes the countenance, exercises the eyes and softens down the temper.
Ciğerleri açar. Gözlerini çalıştırır ve öfkeni dindirir.
He grew up on the dirt roads in the gully washes of a farm.
Bir çiftliğin toprak yollarında büyümüştü.
All that cool salt water washes over him all his life.
soğuk tuzlu su onun tüm yaşamını yıkar
- Well, I guess that washes the robot up.
- Bu robotu temize çıkarıyor sanırım.
Been up and down those washes.
Kimse duymadı.
And when the colonel washes, who's gonna wipe the colonel's...
Albay yıkanacağı zaman, kim yıkayacak albay'ın...
IS THE FEAR THAT WASHES OVER A DECK LIKE FOG AND OCEAN SPRAY.
... güverteye sis ve okyanusun kokusu gibi dolmakta olan korkuydu.
She cooks and washes for us, and is the first person to greet me when I come home from work.
Yemek yapar ve evi temizler, işten eve döndüğümde beni ilk karşılayan o olur.
It washes out with soap and water.
Su ve sabunla yıkayınca çıkar. Bakın.
Then another wave of Time washes over him.
Ardından, başka bir zaman dalgasına kapılır.
Who washes your pants?
Pantolonları kim yıkıyor?
Soap washes, cologne refreshes, perfume perfumes.
Sabunla yıkanır, kolonyayla tazelenir, parfüm ile de güzel kokarsın.
- He always washes up.
- Hep yüzünü yıkardı.
Here, I no sooner take a pair of socks off than it washes'em.
Çoraplarımı çıkarır çıkarmaz yıkıyor.
Lets his intestines down and washes them by hand.
Barsaklarının aşağı inmesini bekler ve elleriyle yıkar.
Water washes away a man's protection lets miseries into his body, and I'm too old to take chances.
Su, adamı korunmasız bırakır vücuduna sefalet sokar. Risk almak için fazla yaşlıyım.
No, from the mews... he washes the cars.
Hayır, arabaları yıkıyordu.
Peter said he never washes.
Peter, hiç yıkanmadığını söyledi.
A gentleman cries too, but he always washes his face.
Beyefendiler de ağlar ama her zaman yüzlerini yıkarlar.
He says "goodbye" for "hello", "yes" for "no", walks through bushes instead of on trails, and washes with dirt and dries with water.
"Merhaba" yerine "hosça kal", "evet" yerine "hayir" der, Yol yerine çaliliklardan yürür, pislikle yikanir ve suyla kurulanir,
The sound of water is nice. As if it washes my feelings clean.
- Suyun sesi ne hoş, insanı düşüncelerden arındırıyor.
Who the hell washes up?
Kim yıkıyor bunları?
Find out who washes up and give them their cards immediately.
Kimin yıkadığını bul ve derhal tazminatını verip gönder.
One hand washes the other.
Eğer bana yardım edersen.
It washes memories off the sidewalk of life.
Hayatın kaldırımlarındaki hatıraları siler.
Walk in that kind of rain, that never washes the perfume away.
Parfümü yok etmeyen bir yağmurun altında yürümek istiyorum.
he gets up, washes, shaves, dresses, goes out.
Uyanıyor, yüzünü yıkıyor, tıraş oluyor, giyiniyor, dışarı çıkıyor.
When she washes your underwear, I have to do it again when she isn't looking.
Senin iç çamaşırlarını yıkarken, o görmeden tekrar yıkamak zorunda kalıyorum.
I hope he washes his hands before he opens the door.
Umarım kapıyı açmadan önce ellerini yıkar.
This woman cooks, sews, makes the bed, washes the bathroom.
Bu kadın yemek pişirir, dikiş diker, yatakları yapar, banyoyu yıkar.
One hand washes the other...
Bir elin nesi var...
Much whiter, the gods do their washing with Olympus which washes whiter... and leaves your hands much softer.
Çok daha beyaz, Tanrılar en beyaz yapan ve ellerinizi yumuşacık bırakan... Olympus ile çamaşırlarını yıkarlar.
How come all the other car washes got fancy brushes and you still wash cars by hand?
Diğerlerin süper aletleri var, siz neden halen elle yıkıyorsunuz?
- It washes out with water.
- Su ile yıkayınca çıkıyor.
And ink washes easily out of linen, leaving a pale pink stain.
Mürekkep, ketende solgun pembe bir iz bırakarak çıkar.
Finally he decided to go into investment consulting, a kind of poor man's stockbroker selling shares in car washes and so on.
En sonunda bir yatırım danışmanına gitmeye karar verdi, bir tarz fakir insanların borsacısı, oto yıkamalarda hisse satmak ve buna benzer şeyler işte.
When I wash, he washes.
Ben yıkanınca, o yıkanır.
Ordinarily, it's hard to see the planet because it's so close that the star washes out the planet.
Gezegeni görmekte zorlanıyoruz çünkü ampulün parlak ışığı gezegeni ayırt etmemizi engelliyor.
And then the rain turns to blood and the blood washes away in little rivers and then the sound stops.
Ve sonra yağmur kana dönüşüyor ve kan ufak nehirlerin arasında karışıp akıyor ve sonra ses kesiliyor.
When Rick washes Jiro's clothes have patience.
Rick, Jiro'nun çamaşırlarını yıkamak için sabretmeli.
Well, I hope he washes dishes better than he runs a motel.
Umarım tabakları, motel yönetmekten daha iyi yıkamasını beceriyor.
An old lady visits me three hours a day, she cleans up, cooks, washes the dishes and leaves.
Yaşlı bir bayan her gün üç saat uğrayıp ortalığı temizler, yemek yapar, bulaşıkları yıkar ve gider.
The sea washes them up.
Denizden gelen hediyeler.
The sea washes up lots of things.
Deniz pek çok şey getirir.