Wasting traducir turco
6,322 traducción paralela
And by the way, you're wasting your money sending a goat over there.
Bu arada, oraya keçi göndererek paranı boşa harcamış oluyorsun.
And he is wasting our time.
Ve o da vaktimizi boşa harcıyor.
I-I just keep thinking about every second that I am wasting.
Geçen her saniyenin boşa gittiğini düşünüyorum.
I'm done wasting my time hating you.
Senden nefret etmekten vazgeçiyorum.
You're wasting your time.
Zamanınızı harcıyorsunuz.
And I want you to know that nothing offends me more than cranks wasting police time.
Bende, beni en çok kızdıran şeyin vaktimi boşa harcayan hıyarlar olduğunu bilmeni istiyorum.
And while her body was wasting away from the cancer...
Ve bedeni kanserden zayıflarken...
I'm sorry. You're wasting your time and mine.
Üzgünüm, zamanınızı boşa harcıyorsunuz, tabii benimkini de.
You're wasting yourself with Finch.
Kendini Finch ile harcıyorsun.
We're just wasting our time.
Vaktimizi boşa harcıyoruz.
You know, don't show up with your people and your signs and your "stop wasting your breath" bullshit.
Adamların ve tabelalarınla "Nefesinizi boşa harcamayın." saçmalığını yapmayın.
Okay, I'm really sorry for wasting your time.
Zamanınızı boşa harcadığım için kusura bakmayın.
Then you might be wasting your time on Philipe Nardeen.
- Evet, çok. O zaman Philipe Nardeen ile zaman kaybediyor olabilirsin.
Come on, Mick, you're wasting my time.
- Hadi Mick, vaktimi harcıyorsun.
Curtis is of the opinion I'm wasting my time with you.
Curtis'e göre seninle vaktimi boşa harcıyormuşum.
Stop wasting time.
Vakit harcamayı bırak.
I am telling you that you are wasting your money. - Bah!
Sana paranı heba ediyorsun diyorum.
Look, there's only one kind of Wesen that can make those kind of marks, and if that's not him, we are wasting our time.
O yaraları yapabilecek tek bir Wesen türü var ve bu adam o Wesen değilse, vaktimizi harcıyoruz demektir.
Wanda, we are wasting valuable time here, when Shelby could be sleeping.
Wanda, Shelby'nin uyuyabileceği çok değerli zamanı harcıyoruz.
Lost time is never found again and you are wasting mine.
Kaybedilen zaman asla geri kazanılamaz ve siz benim zamanımı harcıyorsunuz.
You're wasting my time.
Vaktimi harcıyorsunuz.
I'm not wasting your time.
Hayır, vaktini harcamıyorum.
I really don't care if I'm wasting your time.
Harcıyorsam da umurumda değil.
I'm sure the director will be happy to hear how you're wasting the taxpayer's money.
Eminim müdürünüz vergi mükelleflerinin parasını nasıl harcadığınızı duymaktan memnun olacaktır.
Ladies, you're wasting your time.
Bayanlar, vaktinizi boşa harcıyorsunuz.
You look like you're wasting away.
Çabuk yakacak birine benziyorsun.
I've been watching you watch me, and I think you're wasting your talents with the government.
Beni izlerken sizi izliyordum ve bence yeteneklerinizi devletle harcıyorsunuz.
I know you have a job to do, but please tell patti She's wasting your time sending you here. I've made it this far.
Yapmanız gereken bir iş olduğunu biliyorum ama lütfen Patti'ye söyleyin bu kadarını yapabildim.
You're wasting your time.
Vaktini boşa harcıyorsun.
He... he... he... can you imagine wasting your entire life on a relationship that isn't even real?
O... o... tüm hayatını gerçekte olmayan bir ilişkiyle boşa... geçirmenin nasıl bir şey olduğunu düşünebiliyor musun?
You're wasting your time on this old dog.
Bu ihtiyar için zamanını boşa harcıyorsun.
Unfortunately, you're wasting your time.
Ne yazık ki, zamanınızı boşa harcıyorsunuz.
They actually tried to diagnose me with a wasting disease because of my slender frame.
İnce bedenim yüzünden doktor bana aşırı zayıflık teşhisi koymuştur aslında.
Why can't you just be regular stupid instead of this time-wasting stupid?
Vakit kaybettiren salaklardan olacağına sıradan salaklardan olsana!
Stop wasting time...
Boşa zaman geçirmeyi kes.
Stop wasting time, Rakesh.
Zamanını boşa harcama, Rakesh.
So why bother wasting what little capital he has with the Republicans on the Hill trying to get an up or down vote on his pick to run a toothless agency?
Elindeki azıcık sermayeyi de Hill'deki Cumhuriyetçilerden boş bir ajansı yönetecek kişi için oy isteyerek harcamaz.
Peter, you're wasting tons of water!
Peter, tonlarca suyu boşa harcıyorsun!
Well, if I knew that, I wouldn't be wasting my time with you.
Eğer bilseydim, sizinle vakit kaybetmezdim.
You're wasting your life grieving over me.
Benim yasımı tutarken hayatını harcıyorsun.
She has spent the last two years wasting her life, jet-setting across Europe with a group of international trust fund brats, partying in every capitol on the continent.
Bir grup uluslararası vakıf fonu şımarıklarıyla karadaki her parlamento binasında parti yapıp Avrupa boyunca jetle yolculuk ederek hayatının son iki yılını boşa harcadı.
We're wasting time.
Boşa vakit harcıyoruz.
Stop wasting time chasing her.
Onun peşinde vaktini boşa harcama.
We're sorry for wasting your time.
Vaktinizi aldığımız için kusura bakmayın.
If we're going to his building just to borrow his wifi then you're wasting my time.
Şirketine sadece interneti kullanmak için gidiyorsak vaktimi boşa harcıyorsun demektir.
I wouldn't dream of wasting your time.
Vaktini boşa harcamayı düşünemem bile.
You said you didn't want me wasting resources.
Kaynakları boşa harcamamı istemediğini söylemiştin.
Are we really gonna keep wasting valuable resources on this lay?
Değerli kaynaklarımızı bu kadın için harcamaya devam mı edeceğiz?
You're wasting your time staying alive.
Hayatta kalarak zamanını boşa harcıyorsun.
So rather than me tell you the answer to what you just asked, let me just say that the time you are wasting worrying about Frank is time you should be using getting Annalise to actually learn your name.
Bana sorduğun sorunun cevabı yerine şunu söylememe izin ver. Zamanını Frank için endişelenmek yerine, Annalise'in adını öğrenmesine çalışabilirsin.
Why are we wasting our valuable time taking a photo for a Christmas card that we all know will never be sent?
Neden asla kimseye göndermeyeceğimiz Noel kartı için fotoğraf çekilerek değerli zamanımızı harcıyoruz?