Way ticket traducir turco
458 traducción paralela
One-way ticket.
Gidiş bileti.
One-way ticket.
- Dönüşü yok.
That's a nice place, and I'd treat you to a nice one-way ticket.
- Güzel bir yer, gidiş biletin de benden.
Run up here and get your one-way ticket to the happy hunting grounds!
Gelin de, cennete tek yön biletinizi alın!
I'm going to win that money and buy a one-way ticket back to New York.
O parayı kazanacağım ve New York'a tek gidiş bileti alacağım.
A one-way ticket to Palookaville!
Kifayetsiz boksörler çöplüğünü boyladım!
I'd like a one-way ticket to Rome on the 10 : 00 train tonight.
Roma için bir bilet istiyorum, bu geceki 10.00 treni için.
It's a one-way ticket, stateside.
Bu bir bilet, Amerika'ya.
- That's a one-way ticket, idiot!
O tek gidişlik bir bilet gerzek!
The invaders who found out that a one-way ticket to the stars beyond has the ultimate price tag, and we have just seen it entered in a ledger that covers all the transactions of the universe - a bill stamped "paid in full" -
Dünya adı verilen küçücük bir yerden gelen küçücük ve sadece hayal edilebilen bir evrenin sonsuzluğundan ışıldayarak onları çağıran soru işaretlerine doğru devasa bir adım atmış olan yaratıklar. İstilacılar uzaklardaki yıldızlara alınan tek yönlü bir biletin çok yüksek bir fiyatı olduğunu öğrendiler. Biz de az önce, bu bedelin evrendeki tüm benzer işlemlerin kaydedildiği kasa defterine yazıldığını gördük.
Von Ryan's got us all a one-way ticket to the fatherland.
Von Ryan hepimize Almanya için tek gidişlik bilet aldı.
You've got a one-way ticket out of this crap anytime you wanna use it.
Ne zaman kullanmak istersen bu pislikten çıkman için tek yönlü biletin var.
I'd like a one-way ticket to Sydney, Australia... a man and a dog.
Sidney, Avustralya'ya tek gidiş bilet istiyorum. - Bir adam ve bir köpek.
One way ticket to Caracas. - " For passengers on flight 255 toward Caracas...
Caracas'a da sadece gidiş bileti alalım. - " 255 sefer sayılı Caracas uçağının yolcularının....
For me, a one-way ticket to the death block in Pretoria Central.
Benim içinse Pretoria zindanlarına tek yön bileti.
He gets a title shot. I get a one-way ticket to Palookaville.
O ünvan maçı aldı, bende boksörler mezarlığına bir bilet.
I'd like a one-way ticket to Paris, please.
Paris'e tek gidiş bir bilet lütfen.
Being on this team is a one-way ticket out of here, right?
Takımda olmak buradan çıkış bileti, değil mi?
A one-way ticket to the funny farm!
Tımarhaneye tek gidiş bileti!
A one-way ticket to the funny farm.
Tımarhaneye tek gidiş bileti.
I have a one-way ticket anyway
Benim biletim zaten, sadece gidiş.
This is a one-way ticket to oblivion.
Bu sona tek yön gidiş bileti.
A punch in the face, a kick in the gut, a one-way ticket to Heartbreak City.
Surata inen bir yumruk, mideye bir tekme ve Kırık Kalpler Şehri'ne tek yönlü bir bilet.
I'll give you a one-way ticket to Harp Land!
Sana harp diyarı için gidiş bileti vereceğim! Artık şaka yok.
- On a one-way ticket.
- Sadece gidiş.
One-way ticket to San Francisco, Mr. Cody.
San Francisco'ya tek yön gidiş, Bay Cody.
you didn't just buy a one-way ticket to lonely-ville.
Yalnızlar şehrinde giderken, dönüş bileti olmayan sen değilsin.
I'm thinking what if I kept my mouth shut and gave you a one-way ticket out of town?
Düşünüyorum da çenemi kapalı tutup sana şehirden bir gidiş bileti versem nasıl olur?
This is a one-way ticket.
Bu tek gidiş bileti.
Buy a one-way ticket out of here, anywhere.
Buradan tek gidiş bilet al bununla.
- Yes, that's a one-way ticket to Mexico City.
Evet, Meksiko şehrine tek gidişlik bir bilet.
Your one-way ticket to Mexico City?
Meksiko Şehrine tek gidişlik bilet, ha?
Yesterday The Fat Man buys a one-way ticket on the Long Island railroad.
Şişman adam dün Long Island trenine sadece gidiş bileti alır.
- Give me a one - way ticket to LA.
- Los Angeles'a bir gidiş bileti ver.
One-way ticket to Los Angeles.
Los Angeles'a bir gidiş bileti.
As her reward, she got a new fur coat... and a one-way ticket back to her native Romania.
Ödülüne gelecek olursak, yeni bir kürk manto ve asıl memleketi olan Romanya'ya tek gidiş bileti kazanmış.
By the way, Macy, what was the total ticket sale?
Macy, hasılat ne kadardı?
Niles bought a plane ticket for Mexico City - one way.
Niles Mexico City için bir uçak bileti almış - tek gidiş.
Here's your bus ticket and you're on your way back to St. Anne's.
Bu da otobüs biletin. St. Annee geri dönüyorsun.
- Here's your ticket, one way!
- İşte biletin, tek yön!
By the way, Brad, where is the ticket for that ring?
Bu arada, Brad, o yüzüğün makbuzu nerede?
Got your ticket bought all the way to Washington!
Hepinizin Washington biletlerini aldık.
If it was a one-way, you'd still have the ticket stub and folder.
Eğer sadece gidişse o zaman da kontrol kuponunuz olmalı.
Our aunt had given each of us a bus ticket - one way.
Teyzemiz tek yönlü otobüs bileti vermişti bize.
He can ride all the way to Holden on that. Write him up a ticket.
O parayla Holden'a kadar gidebilir.
What I have here... is a one-way train ticket to Miami.
Elimde görmüş olduğunuz şey... Miami'ye gidiş tren bileti.
Jorgenson! The film comes back. Casey's ticket is one-way!
Jorgenson filmi getir, Casey'in bileti sadece gidiş.
And, by the way, I have a ticket too.
Belki bilmiyorsun ama benim de biletim var.
She should've known her way to the ticket office even if she doesn't know the alphabet.
Alfabeyi bilmesen bile bilet gişesine giden yolu biliyor olman gerekirdi.
"... or the ticket to the ball game found their way into the child's pocket. "
"ya da beyzbol maçı biletlerini çocukların cebine sokuştururdu."
Attaboy, Dorn. Way to get in front of that ball. That's the ticket.
Bravo Dorn. bu gerçekten iyiydi Harika yakaliyorsun.
ticket 122
tickets 252
tickets please 18
way to go 1028
way too much 31
way too long 22
way trip 38
way tie 16
tickets 252
tickets please 18
way to go 1028
way too much 31
way too long 22
way trip 38
way tie 16