We'd like to talk to you traducir turco
216 traducción paralela
We'd like to talk to you at our office.
Sizinle ofisimizde görüşmek istiyoruz.
We'd like to talk to you.
Sizinle konuşmak istiyoruz.
- We'd like to talk to you.
- Seninle konuşmak istiyoruz.
Jack, we'd like to talk to you over at the saloon if you're not too busy.
Jack, çok meşgül değilsen seninle salonda konuşmak istiyoruz.
Before we talk, perhaps you'd like to read... the official record of the expedition.
Konuşmaya başlamadan, belkide keşif gezisinin resmi kayıtlarını okumak istersiniz.
I'd like to talk to you for a minute, if we can.
Mümkünse sizinle biraz konuşmak istiyorum.
Have a meal together sometimes... If you'd like to... we could talk.
Arada bir yemek yerdik, İsterseniz konuşurduk.
- We'd like to have a little talk with you.
- Sizinle biraz görüşmek istiyorduk.
- We'd like to talk to you about something.
- Sana bir şey söylemek istiyorduk?
- We'd like to talk to you for a minute.
- Sizinle bir dakika konuşmak istiyorum.
I'd like to talk to my wife. So maybe you'd go out on the beach for a bit and then we'll call you.
Birkaç dakika karımla görüşmek istiyorum, bu durumda belki bir süre plaja gidip dolaşman iyi olur ve sonra seni çağırırız, tamam mı?
If you'd like, I'll talk to your class later when we know more.
Bak, istersen biraz daha bilgi edindiğimizde sınıfınla konuşurum. - Tamam.
I'd like to talk to you, but we're running very late.
Sizinle konusmak isterdim ama cok gec kaliyoruz.
We'd like to talk to you.
Seninle konuşmak istiyoruz.
We ´ d like to talk to you, Mr. Bender.
Sizinle konuşmak istiyoruz Bay Bender.
I thought maybe you'd like to sit down and we could talk.
Oturup biraz konuşuruz diye düşündüm.
we'd like to talk to you for a minute.
Bir kaç dakika konuşmak istiyorum.
Okay, I'd like to talk to you about what we're here for... and that's for me to pitch the new C.O.P. program to you.
Pekala, şimdi size neden burada toplandığımızı anlatayım. Sizi yeni "Devriye" programına katılmaya ikna etmek için geldim.
We have a professional mediator who'd like to talk to you.
Sizinle konuşmak isteyen profesyonel bir arabulucumuz var.
This is KBBL, K-Babble, all talk, 24 hours a day. If you'd like to share your embarrassing problem with our audience, we invite you to call our therapist of the airwaves, Dr. Marvin Monroe. Our number is 555-PAI N.
Burası KBBL.24 saat konuşma kanalı.Utandığınız bir sorununuzu izleyicilerimizle paylaşmak isterseniz terapistimiz Dr. Marvin Monroe aramanızı bekliyor.555 - ACI.Korkmayın.Hemen arayın.
I'd like you to leave the room so we can talk about you behind your back.
Yüzbaşı, odadan çıkmanızı istiyorum, böylece arkanızdan konuşabiliriz.
- So if you had an idea for, like a TV show for yourself, well, we'd just love to talk about it.
- Yani eğer bir fikriniz varsa, kendinize ait bir TV dizisi gibi, bunun hakkında konuşmayı çok isterdik.
Homer, we'd like to talk to you.
Homer, konuşmamız gerekiyor.
But I wanted him to know that even without his patronage... we'd still be the talk of the town here in Beijing. You shouldn't exert yourself like that.
Ama onun patronluğu olmadan da, hâlâ Pekin'de kasabanın konusu olduğumuzu bilmesini istedim.
We could talk. You could talk to me. I'd like to talk!
Konuşabiliriz, benimle konuşabilirsin.
If you can spare a few seconds we'd like to talk about something else we found out.
Eğer birkaç saniye ayırabilirseniz bulduğumuz bir şey hakkında konuşmak istiyoruz.
Dad, if you'd like to talk about it, we're both here for you.
Konuşmak istersen ikimiz de buradayız baba.
We'd like to talk to you about an exciting employment opportunity in our nuclear division.
Sizinle nükleer departmanımızdaki heyecan verici bir iş imkanı... -... hakkında konuşmak istiyoruz.
Sir, we'd very much like to talk to you.
Sizinle konuşmayı çok arzu ediyoruz.
Well, Mr. Mercer and I, we have something we'd like talk to you about.
Bay Mercer'la birlikte, seninle konuşmak istediğimiz birşey var. Ne?
Now, if you'll excuse us, we'd like to talk to Robin alone for a second.
Şimdi izin verirsen Robin'le biraz yalnız konuşmak istiyoruz.
We'd just like to check a few dates with you... so you can tell us if there's anyone we should talk to.
Birkaç tarihi kontrol etmek istiyoruz, böylece bize konuşmamız gereken birileri olup olmadığını söyleyebilirsiniz.
When you're done playing we'd like to talk to you
Oyununuz bitince, sizinle konuşacaklarımız var.
Is that if you want to talk to somebody about this, I mean really talk even though I know we've never done that before I'd really like to be that person.
Eğer bu konu hakkında biriyle konuşmak istersen yani gerçekten konuşmak bunu daha önce yapmamış olsak bile o kişinin ben olmasını çok isterim.
If you'd be interested in talkin'to us, we'd certainly like to talk to you.
Eğer bizimle konuşmayla ilgilenirseniz, sizinle konuşmaktan kesinlikle memnun olacağız.
Mr. Bresler, we'd like to talk to you.
Bay Bresler, Sizinle konuşmamız gerekiyor.
Mrs Hayes? We'd like to talk to you.
Bayan Hayes, sizinle konuşmak istiyoruz.
We'd like to talk to you about your relationship with Seth Davis... and about your mother's health.
Sizinle Seth Davis'le olan ilişkiniz hakkında konuşmak istiyoruz. Bir de annenizin sağlığı hakkında.
So we'd like to talk with you.
Bizde seninle konuşmak istiyoruz.
We'd like to talk to you about your car.
Arabanız hakkında konuşmak istiyoruz.
We'd, uh, both like to talk to you.
Biz, oh, ikimizde seninle konuşmak istiyoruz.
We'd like to talk to you about something.
Seninle bir konu hakkında konuşmak isteriz.
OK, so I got a fare in the back, I got a job to do... but if we don't talk, I feel like I'm only doing half the job. You know, if we don't talk, if I don't talk to him. - Yeah, right...
Dışarıda bir yarış var, ama ben burada olduğum için işimi yarım yapıyorum.
We'd like to talk to you again about your hill walking. Did you see anyone on the morning Dave Cutler died?
Şu tepe yürüyüşlerinizi tekrar konuşalım bence.
And then I was hoping maybe we'd talk a little and I'd find out you're the girl who doesn't usually come to parties like these.
Belki biraz konuşuruz diye umuyordum. Normalde bu tür partilere gelmeyen bir kızı olduğunu öğrenecektim.
Adam is the school's counselor, and we thought we'd like to have this little talk today to see if maybe we can help you people.
Adam, okulun danışmanıdır. Ve bugün size yardım edebilmek için burada.
I'd like to talk to you about this mission upon which we're about to embark.
Az sonra gönderileceğimiz görevle ilgili konuşmak istemiştim.
Before we get started, there's a few things I'd like to talk over with you.
Başlamadan önce konuşmak istediğim birkaç şey var.
We don't know each other right now, but I'd like to maybe... invite you out for a soda sometime so that we could talk.
Daha birbirimizi tanımıyoruz, ama bir ara sana gazoz ısmarlayıp... oturup konuşmak isterim.
- Shin... we'd like to talk to you.
O-Shin... seninle konuşmak istiyoruz.
We'd like to talk to you about Logan.
Seninle Logan hakkında konuşmak istiyoruz.