We can't let that happen traducir turco
140 traducción paralela
In one day, this town will be sat back five years, and I don't think we can let that happen.
Bir gün gelecek bu kasaba beş yıl geri kalacak. Ve ben bunun olmasına izin vereceğimizi sanmıyorum.
We can't let that happen, Grandpa.
Buna izin veremeyiz, büyükbaba.
It's a risk we can't afford, John. We can't let that happen.
Bu riski alamayız John.
We can't let that happen.
Buna izin veremeyiz.
- We can't let that happen.
- Buna izin veremeyiz.
Well, we can't let that happen, can we?
Bunun olmasını izin veremeyiz, öyle değil mi?
A couple of our friends are about to get squeezed and we can't let that happen.
Arkadaşlarımızdan bir kaçının canına okunmak üzere ve buna izin veremeyiz.
We can't let that happen.
Bunun olmasına izin veremeyiz.
We can't let that happen.
Araştırmasına izin veremeyiz.
All I know is, this place was built to create some kind of a Wraith army, and we can't let that happen.
Tek bildiğim, bu yerin bir çeşit Wraith ordusu üretmek için yapılmış olması.Ve biz buna izin veremeyiz.
Which means, if we warn these people about what's coming if we try to help them in any way we risk altering a pivotal moment in history and we can't let that happen.
- Bu da demek oluyor ki,... bu insanları olacaklar konusunda uyarırsak, onlara yardım etmeyi denersek,... tarihteki çok önemli bir anı değiştirme riski oluşturacağız. Böyle bir şeyin olmasına da izin veremeyiz.
'cause they say the cult is gonna come try and get more of us, and... We can't let that happen.
Çünkü tarikat gelip bizlerden daha fazlasını almak isteyecek ve bunun olmasına izin veremeyiz.
But we can't just let that happen.
Ama buna izin veremeyiz.
We can't let that happen.
Bunlara izin veremeyiz.
We know what you're about to attempt and we can't let that happen, so the Federation Council is willing to make you an offer- - hand over the Borg transmitter, stand down your vessel and the charges of conspiracy will be dropped.
Denemek istediğin şeyin ne olduğunu biliyoruz ve buna izin veremeyiz, bundan dolayı Federasyon Konsey'i sana bir teklif yapmak istiyor- - Borg vericisini verirsen senin ve gemin üzerindeki tüm suçlamalar düşecek.
Then I guess we got a problem'cause I just can't let that happen.
O zaman sanırım bir problemimiz var... çünkü ben bunun olmasına izin veremem.
We can't let that happen, especially since my job's hanging by a thread as it is.
Bunun olmasına izin veremem, özellikle de benim işim de sallantıdayken.
No, we can't let that happen.
Hayır, bunun olmasına izin veremeyiz.
We can't let that happen.
Bunun olmasına izin veremeyiz, değil mi?
- We can't let that happen, sir.
- Bunun olmasına izin veremeyiz, efendim.
... we can't let that happen.
Buna izin veremeyiz.
And I think you see why we can't let that happen.
Bunun olmasına neden izin veremeyeceğimizi anlıyorsundur.
You know, we can't let that happen again, you know?
Bilirsin, bunun tekrar olmasına izin veremeyiz, değil mi?
We... You know, we can't let that happen again, you know?
Biz... bilirsin, tekrar olmasına izin veremeyiz.
We can't let that happen. I have an idea.
Buna izin veremeyiz. Bir fikrim var.
Obviously we can't let that happen.
Belli ki bunun olmasına izin veremeyiz.
We can't let that meeting happen.
Bu toplantının olmasına izin veremeyiz.
- We can't let that happen.
- Buna izin vermeyeceğiz.
Okay, I don't know what I thought was gonna happen, but I think we can all agree that this isn't working out, it's costing me a tremendous amount of time and effort, so let's just call it a draw.
Ne olacağını düşündüğümü bilmiyorum ama hepimiz hemfikiriz ki bu işe yaramıyor, çok fazla çaba ve zaman gerektiriyor. O yüzden berabere diyelim.
You both were too sheltered to learn how to protect yourselves... and we can't let that happen to George Michael.
O da mağdur. İkiniz de fazla korunduğunuzdan kendinizi korumayı öğrenemediniz ve aynısının George Michael'a olmasına izin veremeyiz.
Not just for Rachel... but for the future. We can't let that happen.
Böyle olmasına izin veremeyiz.
Well, we can't let that happen.
Bunun olmasına izin veremeyiz.
- We can't let that happen.
Bunun olmasına izin veremeyiz.
Your wife and child are the ones hurting, we can't let that happen.
Olan şimdi karın ile çocuğuna oluyor. Onlara bunu yapmaya hakkımız yok.
We can't let that happen, his army's still out there.
Bunun olmasına izin veremeyiz, ordusu hala dışarıda bir yerlerde. Onu içeri almama izin ver.
Joe Eagleton's gonna die, and we can't let that happen.
Joe Eagleton ölecek ve buna izin veremeyiz.
We lost a big account, and I can't let something like that happen again around here. Not now.
Büyük bir meblağ kaybettik ve böyle birşeyin bir daha olmasına müsade edemem.
All I know is, this place was built to create some kind of a wraith army, and we can't let that happen.
Tek bildiğim, bu yerin bir çeşit Wraith ordusu üretmek için yapılmış olması.Ve biz buna izin veremeyiz.
We can't let that happen!
Buna müsade edemeyiz!
We may never recover, I can't let that happen.
Asla toparlanamayız. Bunun olmasına izin veremem.
We can't let that shit happen, I set the rules here.
Öyle bişey yok burda kuralları ben koyarım
We can't let that happen!
Buna izin veremeyiz!
- We can't let that happen. - No, we can't.
Buna izin veremeyiz.
We can't let that happen!
Bunu olmasına izin veremeyiz!
Hope, we can't let that happen.
Hope, buna izin veremeyiz.
I mean, we can't let that happen, you know?
Evet, tabii. Bunun olmasına izin veremeyiz.
We can't let that happen.
- Bunun olmasına izin veremeyiz.
Yeah, we can't let that happen.
İzin vermediklerinden bir şey yapamıyoruz.
- Sorry, we can't let that happen.
- Üzgünüm. Buna izin veremeyiz.
We can't let that happen.
Buna müsaade etmemeliyiz.
And the thought of him losing the girl he loves, we can't let that happen.
Bir de sevdiği kadını kaybettiğini düşünürse... Bunun olmasına izin veremeyiz.