We danced traducir turco
379 traducción paralela
We danced a farandole once but it's old fashioned.
Bir keresinde "farandole" dansı yapmıştık, ama modası geçmiş bir şeydi.
We danced.
Biz dans ettik.
From the very first moment we danced together,
Dans etmeye başladığımız ilk dakikadan beri,
It was the last time we danced together.
Son defa dans etmiştik.
- We danced 80 consecutive hours.
- Hiç aralıksız 80 saat dans etmiştik.
We sang and then we danced and then we had some lemonade and then... it's almost as if somebody slugged me or something.
Şarkı söyledik, dans ettik, limonata içtik ve sonra da sanki birileri beni çok fena hırpalamış gibi hissediyorum.
We danced and danced and Charlie just couldn't get me home.
Dans edip durduk. Charlie beni eve getiremedi.
- Remember how we danced?
- Bizim dansımızı hatırlıyor musun?
We danced only two times.
Sadece iki kere dans ettik. Haydi.
" We danced together last year.
" Geçen sene seninle dans ettik.
The way we danced till three
Sabahlara dek dans edişimizin
And he was so handsome, and when we danced...
O da çok yakışıklıydı ve dans ettiğimizde...
We danced the Varsouviana.
Polonya'ya özgü bir müzik eşliğinde dans ediyorduk.
We danced together
Beraber dans etmiştik.
First barrel misfired, and we danced around a bit.
Önce biraz zorladım, sonra da biraz dans ettik.
- We danced.
- Dans ettik.
We danced to that once.
Bir keresinde bununla dans etmiştik.
Remember we danced in Acapulco?
Acapulco'da dans etmiştik hatırladınız mı?
We hunted, we danced, the house was full of life.
Avlandık, dans ettik, evimiz hayat doluydu.
We danced.
Dans ettik...
How we danced before you were confined in here.
Buraya hapsolmandan önce nasıl da dans ederdik.
At the Christmas party, we met, we danced.
Noel partisinde tanıştık, dans ettik.
We danced by the weeping willows
Yaş söğüt dalında dans ettik
How madly we danced through the night.
Gece boyunca ne çılgın danslar ederdik.
So I "pitched her a little woo," as you would've said in your day, and we danced cheek to cheek to those cornball, big-band oldies of yours.
Ben de ona senin de yaptığın gibi biraz kur yaptım. ... yanak yanağa dans ettik. Sizin şu eski plaklar eşliğinde.
Well, we sang, we danced.
Eh, şarkı söyledik, dans ettik.
white sun, brown stomachs the wind howled and we danced and we loved... ecstasy!
beyaz güneş, karanlık mideler... Rüzgarın uğuldar durur, biz dans eder ve ekstaziye bayılırdık!
We danced.
Dans ederdik.
We laughed, we talked, we danced.
Güldük, konuştuk, dans ettik.
Because it's not, somehow, like all the other times we've danced together.
Çünkü nedense dans ettiğimiz diğer zamanlar gibi değilsiniz.
We haven't danced yet.
Daha dans etmedik bile.
They've played it every time we've danced.
Biz dans ettiğimizde hep bu çalardı.
You see, we can hold each other, and no one can object... because that's the way it's danced.
Görüyorsunuz, birbirimize dokunabiliriz ve kimse itiraz etmez, çünkü bu dans böyle yapılıyor.
- Well, we've danced enough anyway.
- Olsun. İyi dansettik.
Now I'm sure, How else could we dance this way Unless we've danced together before.
Artık buna eminim, yoksa daha önce dans etmememize rağmen nasıl böyle dans ederdik?
It's been a long time since we've danced together.
Birlikte dans etmeyeli uzun zaman oldu.
The way we cling When we've danced a while
Dans ederken sarıldığımız zamanı
We haven't danced.
Biz dans etmedik.
And we haven't danced together once.
Sadece bir kez dans ettik.
It's been a year since we last danced together.
Son kez dans ettiğimizden bu yana bir yıl geçmiş.
We haven't even danced once.
Bir kere bile dans etmedik.
Do you know that we haven't danced once?
- Bütün gece bir kez bile dans etmediğimizin farkında mısın?
- We've danced...
- Biz dans ettik...
Actually what we did is we sort of danced around a little.
Aslında yaptığımız şey biraz bu konu etrafında dans etmekti.
But last night, you danced and you sang and you just let it all go and didn't we have a good time?
Ama dün gece dans ettin, şarkı söyledin ve her şeyi bıraktın. İyi vakit geçirmedik mi?
And we danced and I dueled.
Eskrim yaptım.
Young and lovely, hard and strong For fifteen thousand years we've danced her praises
güçlü, kuvvetli ve sevimli genç adamlar on beş bin yıldır onun şerefine dans ettik.
But we haven't danced yet.
Ama daha dans etmedik.
We was met with gifts and bevies of maidens who danced and threw flowers.
Bize bir sürü hediye ve dans edip, çiçekler saçan genç kızlar sundular.
And we sang Polish songs and Greek songs... and everybody danced for the rest of the night. - Hmm.
Lehçe ve Yunanca şarkılar söyledik ve gece boyunca herkes dans etti.
And we came to a great circle of fire, with music and hot wine... and everyone danced until dawn.
Müzik ve sıcak şarapla ateşin başında oturan bir insan çemberine vardık ve gün doğumuna kadar herkes dans etti.