We don't have a warrant traducir turco
83 traducción paralela
Say, Al, don't we have a warrant from the Kimble case?
Al, Kimble olayında tutuklamamız yok muydu?
We don't have a warrant. We don't need a warrant.
Arama belgesine ihtiyacımız yok.
We don't have a warrant. - This is breaking and entering, you know.
- Arama iznimiz yok.
Sir, we have a warrant for your arrest... if you don't cooperate.
- Efendim, eğer bizimle işbirliği yapmazsanız sizi tutuklamak zorunda kalacağız.
- We don't technically have a warrant.
- Teknik olarak arama iznimiz yok.
We don't have enough for a warrant.
- Arama emri çıkartacak bir şey yok.
We don't have enough for a warrant.
Emir çıkartacak kadar kanıt yok.
We don't have a warrant.
- Arama iznimiz yok.
We don't have a warrant and besides, there's nothing here.
Yetkimiz yok ayrıca, kanıtımız da yok.
I know we don't have enough for a warrant...
Biliyorum mahkeme kararı için elimizdekiler yeterli değil...
We don't have time for a warrant.
Mahkeme izni için vaktimiz yok.
Which translates into, "we don't have a search warrant, and this is the easiest way in."
Kısacası arama emrimiz yok ve içeri girmenin en kolay yolu bu.
- Vic, we don't have a warrant.
- Vic, izin almadık.
Until California's statehood becomes official we don't have jurisdiction to serve Armand with a search warrant.
Kaliforniya'nın eyaletleşmesi resmiyet kazanana kadar Armand'a arama emri çıkarmaya yetkimiz yok.
Mrs. Collins, we don't have a warrant to search your house, but if you have any information regarding your son...
Bayan Collins evinizi aramak için yetkimiz yok, fakat oğlunuz ile ilgili bir bilginiz varsa...
Well, just so we're clear, if I don't have answers by 3 : 00 p.m., I'm putting out a warrant.
- Bir şeyi açıklığa kavuşturalım. Saat üçe kadar bir yanıt alamazsam arama emri çıkarttırırım.
We don't even have a warrant.
- Hiç bir gerekçemiz yok.
We don't even have a warrant yet.
Henüz arama emrimiz yok.
We don't have a warrant.
Arama belgemiz yok.
We don't have a warrant.
Arama yetkimiz yok.
If Sara is not home, we don't have a search warrant.
Sara evde değilse, arama iznimiz yok.
- We don't even have a warrant.
- Hiç bir gerekçemiz yok.
And I'm afraid we don't have a warrant.
Maalesef izin belgemiz yok.
If he's hiding something, we don't have a warrant, we don't have supplies, you want to intimidate him.
Eğer bir şey saklıyorsa arama iznimiz yok, malzememiz de yok. Onu korkutmak istiyorsun.
Well, we don't have a warrant, you know.
Arama iznimiz yok, biliyorsun.
We don't have time to wait for a warrant.
İzni bekleyecek vaktimiz yok.
You and I both know we don't have enough to get a warrant.
İkimiz de arama emri çıkartacak gücümüzün olmadığını biliyoruz.
But we still don't have enough for a warrant.
Ama tutuklama için yeterince delilimiz yok.
We don't have a warrant.
İznimiz yok.
But we don't have a warrant.
- Ama elimizde izin yok.
But we don't have enough for a search warrant, so to get a closer look, I went and knocked on the door and asked the ex-wife if I could do some yard work, she could pay if she
Ama arama emri çıkartacak kadar ipucumuz yok. O yüzden gidip kapılarını çaldım ve bahçıvanlık yapabileceğimi ve isterse ödeme yapabileceğini söyledim.
We don't have a warrant.
Arama emrimiz yok.
- We don't have a search warrant.
- Henüz soruşturma iznimiz yok.
We don't even have enough for a search warrant.
Arama emrine yetecek nedenimiz bile yok.
Hey, hey. What? We don't have a warrant.
- Hayır, dur, mahkeme emrimiz yok benim sabıkam var ve telle kapı açmak eski moda oldu.
Uh, Chief, we don't have an address, a work history, or a social yet, but the warrant on the dating site got us a name and a picture.
Şef, henüz bir adres, iş geçmişi, ve sosyal güvenlik no bulamadık, ama randevu sitesindeki aramada, bir isim ve resme ulaştık.
So we have to figure out how Ben is involved, but I don't think they're going to be cooperative seeing that we don't have a warrant.
Ben'in bu işe nasıl karıştığını öğrenmeliyiz. İznimiz olmadığına göre bize yardımcı olacaklarını sanmıyorum.
'Cause not only do we not have a warrant, we don't have badges.
Çünkü arama iznimiz olmadan hiç bir şey yapamayız. Rozetlerimiz yok.
We don't have 3 hours to wait for a warrant.
3 saat arama izni almak için bekleyecek vaktimiz yok.
All of it. I don't even think we have enough for a search warrant.
Arama izni almamıza yeteceğini hiç sanmıyorum.
They didn't buy your theory, and we don't have a warrant.
Senin teorini dikkate almadılar ve bize arama iznini vermediler.
We don't want to mess up and have them issue a retake warrant.
İşleri berbat edip yakalama emri çıkarmalarını istemeyiz.
Sir, getting a warrant could take days. We don't have that kind of time, and...
Bayım, izin belgesi çıkarmak günler sürebilir ve bizim bu kadar vaktimiz yok.
We don't have a warrant.
Yetkimiz yok.
We can't go there. We--we don't have a warrant. We don't have probable cause.
Ne iznimiz var, ne de müdahale için bir sebep.
Mike had done what I had asked him from the start and got a warrant for that basement flat, we'd have got a result a lot sooner and - Don't, Anna.
Eğer Mike ondan istediğimi baştan yapmış olsaydı ve o daireye arama izni çıkartsaydı,... sonuca çok daha çabuk ulaşırdık ve...
Hey, look, we don't have a warrant for her arrest, so it's this or nothing.
Bak, onu tutuklamaya iznimiz olmadığına göre başka şansımız yok.
Since we don't have his computer, should I get a warrant for the victim's e-mail?
Bilgisayarı olmadığına göre, kurbanın e-postaları için arama emri çıkartayım mı?
We don't have a warrant.
- Bekleyin. - Yetkimiz yok.
If I don't have it by this afternoon, we'll come back with a search warrant.
Eğer o vakte kadar elimizde olmazsa, arama emriyle gelip her yeri ararız.
I don't think we have a warrant.
Sanırım yok.