We don't have any traducir turco
2,579 traducción paralela
We don't have any friends.
- Bizim hiç arkadaşımız yok.
No, we don't have any ice.
Buzumuz yok.
Just like we don't have any shelter.
Tıpkı başımızı sokacak bir yerimiz olmadığı gibi.
We don't have to lose any sleep.
Endişelenmemize gerek yok.
We don't have any idea where to start looking.
Aramaya nereden başlayacağımızı dahi bilmiyoruz.
We don't have any evidence.
Hiçbir kanıtımız yok.
How can we encourage our kids to have intellectual curiosity when we don't have any?
Bizim entelektüel meraklarımız olmadıktan sonra çocuklarımızın nasıl olsun?
We don't have any proof that his has anything to do with the steroids.
Bu işin steroitlerle alakası olduğuna dair bir kanıtımız yok.
We don't have any dope.
Bizde mal yok ki.
The problem is we don't have any money for any kind of loan.
Aramızda paranın lafı olmaz, Juan.
And we don't even have any place to put'em.
Çocuğu koyacak yerimiz bile yok.
And we don't have any control over them.
Onlar üzerinde hiçbir kontrolümüz yok.
- This woman's trying to tell me that we don't have to pay for any of this.
Bu kadın bana bunların hiçbiri için ödeme yapmamız gerekmediğini söylüyor.
We don't have any dishes, okay?
Yıkayacak bulaşık yok ki.
Yeah, we don't have any loose ends.
Bizim yarım kalmış bir şeyimiz yok.
The only reason we did this was for you and your stupid ideals, and it turns out you don't even have any.
Bunu yapmamızın tek nedeni sen ve senin aptal ideallerindi, ama görünüşe göre idealin yokmuş.
We don't have any maintenance people up here doing work.
Burada çalışan tamirciler falan yok.
We don't have any livestock left.
Hayvanımız kalmadı.
We don't have any manufacturing relationships, We don't have investors. We don't even have time.
Üretici tanıdıklarımız yok yatırımcılarımız yok hatta zamanımız bile yok.
We don't have any witnesses.
Onu terletirsek ötecektir.
He said he didn't do it, and we don't have any physical evidence to prove that he did.
Adam bir şey yapmadığını söyledi ve aksini gösterecek fiziksel delil yok.
- We don't have any choice.
- Başka şansımız yok.
We don't have any rare birds.
Bizim nadir kuşlarımız yok.
I don't think we'll have any problem.
Bir sorun yaşayacağımızı düşünmüyorum.
Well, uh, we don't have to decide any of this tonight.
Hemen karar vermemiz şart değil nasılsa.
We don't have any time.
- Biraz daha zaman lazım!
The kaprosuchus anomaly must have closed a long time ago. We don't have any anomaly data from that era.
Caprisucus'a ait anomali uzun süre önce kapanmış olmalı.
Listen, sir, we don't have any problems with the Espada Ardiente, okay? Un segundo.
Bizim Espada Ardiente ile bir sorunuz falan yok.
You know what? I don't think we have any other choice.
Aslına bakarsan seçme şansımız olduğunu sanmıyorum.
- We don't have any...
- Aramızda hiç...
I don't think we could have cut it any closer than that.
Bundan daha ucuz atlamazdık herhalde.
We don't have any other choice, all right?
Başka seçeneğimi yok, anladın mı?
We don't have any new information.
Herhangi bir yeni bilgimiz yok.
Then we did. Ever since you and mom got together, we don't have any fun.
Annemle biraraya geldiğinizden beri ikimiz hiç eğlenemiyoruz.
No, I know, but I- - I don't think we he have any choice but to deal with it now.
Biliyorum ama bu işi çözmekten başka bir çaremiz yok.
We don't have any time.
Fazla zamanımız yok.
I hope we don't have to use any bullets.
Sanırım ummalı kullanmak zorunda Herhangi bir mermi.
We don't want to stay here any longer than we have to.
Burada gereğinden uzun kalmak işimize gelmez.
We don't have any time.
Vaktimiz yok.
I can't confirm any of this yet. We don't have time to choose wrong.
Şuan hiçbirini doğrulayamam ve yanlış seçimle kaybedecek vaktimiz yok.
In any case, we don't have to worry about complaints from the heirs.
Komadan kurtulsa bile, hiçbir şekilde bizi şikayet edemeyecektir.
Since, sister Nihal won't be with us, I think we don't have any other alternative.
Artık Nihal yengem de olmadığına göre bence başka çaremiz yok.
We don't have any enmity with you.
Seninle hiç bir sorunumuz yok.
We don't have any.
başka yok.
Several, but they leave radiation signatures in the atmosphere, and we don't have any spikes in that area.
Birkaç tane, ama atmosferde radyasyon izi bırakırlar ve bölgede tek hiç dalgalanma olmamış.
We don't have any positive confirmation of the identities of the soldiers or how many might have survived the mission.
Saldırıyı düzenleyen askerlerin ne gerçek kimliklerini ne de kaç kişinin kurtulduğunu bilmiyoruz.
I know, Jacob, but the things that we have with each other, I don't have with any other person.
Biliyorum Jacob, ama aramızda olan şeyleri başka kimseyle yaşamıyorum.
We don't have any time to go back into town, Sarah.
Kasabaya gitmek için vaktimiz yok Sarah.
And that's why we don't have any friends, because as soon as you start getting close to people, you want to tell'em your secrets, and the powells can't do that.
- Ve işte arkadaşımızın olmamasının nedeni, çünkü eninde sonunda insanlarla yakınlaşmaya başlıyorsun, onlara sırrımızı söylemek istiyorsun, ve Powell'lar böyle yapmazlar.
We don't have any hard proof, and now it's cost me a friend, and I don't have many of those either.
Güçlü bir kanıtımız yok, ve bu arkadaşıma mal oldu, ki çok arkadaşım yok. - Buna alışsan iyi olur.
Oh, we don't have any meds.
Hiç ilacımız yok.
we don't have anything 45
we don't have any time 22
we don't have any money 53
we don't have any choice 22
we don't know each other 51
we don't have much time 440
we don't have one 55
we don't have 70
we don't 1406
we don't know 1067
we don't have any time 22
we don't have any money 53
we don't have any choice 22
we don't know each other 51
we don't have much time 440
we don't have one 55
we don't have 70
we don't 1406
we don't know 1067